BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, partilerine yönelik saldırıların kesintisiz devam ettiğini söyledi.
Son olarak aralarında Eruh Belediye Başkanı'nın da bulunduğu çok sayıda partilinin gözaltına alındığını belirten Kışanak, ''Bu operasyonlar; siyasi iktidar tarafından yönetilen, yönlendirilen siyasi katliam operasyonlarıdır'' dedi.
Tutuklu Van Milletvekili Kemal Aktaş'ın cezasının infazıyla ilgili işlemlerin durdurulmasını isteyen Kışanak, ''Anayasa'nın 83. maddesini göre verilmiş ceza varsa bile dönem sonuna bırakılması gerekir. Cezaevinde tutulan tüm milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır. Tutuklu bulundukları her an Türkiye için kara lekedir'' diye konuştu.
Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''terörle mücadele, siyasetle müzakere'' sözünün arkasında olduğunu söylediğini aktararak, ''Kürt sorunuyla ilgili konuşanları, çözüm üretenleri terörist ilan ediyorsanız, bu sözün anlamı kalmaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ''Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste'' sözünü kendilerinin de tekrarladıklarını ifade eden Kışanak, ''Bu mazlum halkın hakkını yiyenler, zulüm edenler, abat olamayacaklar. Bu sözü kendin için de söylüyorsan bir kıymeti vardır'' diye konuştu.
‘ASIL AKP’NİN İRADESİ YOK’
Farklı kimlik, kültür ve inançlardan oluşan toplulukların hepsinin anayasanın güvencesi altında olmasını, ana dili sınırsız kullanmak ve ''özyönetim hakkı'' istediklerini belirten Gültan Kışanak, ''Sen bu talepleri yok sayacaksın, 'iradeniz yok' diye demagoji yapacaksın. Bence aslında bu hükümetin iradesi yok. Muhtemelen bir yerlerde'' dedi.
''Bir siyasi ahlaksızlıktan'' bahsedildiğini belirten Kışanak, şunları söyledi:
''Halka yalan söylemek en büyük siyasi ahlaksızlıktır. Kürt sorununu terör olarak nitelemek de cahilliğin daniskasıdır. Kürk sorununu terör sorunu olarak görüp 'şiddet ve baskıyla çözeceğim' diyorsan, cahillik budur. Ortada cehalet, samimiyetsizlik varsa, bunlardır. Bir halkın taleplerini görmemek, demokrasinin ne olduğunu anlamamak, siyasi sorunu tankla, copla bastıracağını, bitireceğini zannetmek cahilliktir.
‘HALKI GÜTMEYE DEĞİL, EMRİNDE OLMAYA ADAYIZ’
Başbakan, 'beş, on koyunu güdemezler' diyor. Biz halkı koyun gibi gütmeyi değil onların emrinde olmaya, taleplerini gerçekleştirmeye adayız.''
İçtüzük değişikliğiyle muhalefetin sesinin kısılmaya çalışıldığını öne süren Kışanak, Mecliste tüm siyasal görüşlerin sınırsız şekilde kendini ifade etmesi gerektiğini kaydetti.
Yasama faaliyetinin çoğunluğun emrine terk edildiğini, denetleme faaliyetinin muhalefetin elinden alınmaya çalışıldığını savunan Kışanak, ''Alın bari Meclisi, toptan AKP Meclisi olsun'' dedi.
‘KÜRDİSTAN TARİHİ GERÇEK’
''Kürdistan'' ifadesinin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi belgelerinde de yer aldığını belirten Kışanak, ''Bu coğrafi tanım, tarihsel gerçektir. Bir coğrafyanın ismini doğru söylemek de doğru siyasetin gereğidir'' diye konuştu.
'ÖCALAN'SIZ YOL YOK'
Demokratik Toplum Kongresinin toplantısında alınan kararları anımsatan Kışanak, şöyle konuştu:
''AKP, Kürt sorununu çözebilmek için demokratik yolları, müzakereyi gündemine almak zorundadır. Diyalog ve müzakerede İmralı kritik bir rol oynamaktadır. Diyalog ve müzakerenin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve barışın ortaya çıkması için Öcalan'ın bu rolünü oynayabileceği koşullara sahip olması gerekiyor. Biz devletin geçmişte yaptığı görüşmelerin doğru olduğunu ama eksik olduğunu söylüyoruz. Bundan sonra bu doğru yola yeniden dönülmeli ve eksiklikler giderilmelidir. Dünyadaki benzer sorunlar, diyalog ve müzakere yoluyla çözülmüştür. Başka da yol yoktur.''
‘HERON GÖRÜNTÜLERİ YAYINLANSIN’
Kışanak, Uludere olayıyla ilgili ortada ''AKP senaryosu, kirli bilgi dışında hiç bir şey olmadığını'' savundu.
''Bir ülkede meşru bir yönetim kendi halkını bombalamışsa meşruiyetini yitirir'' diyen Kışanak, soruşturma üzerinde gizlilik kararının kaldırılmasını istedi. Kışanak, şunları ifade etti:
''AKP milletvekilinin izlediği Heron görüntülerini tüm Türkiye'nin izlemeye hakkı var. Bu görüntüler
TRT'den yayınlanmalı ve halk bu görüntüleri izlemelidir. Bu katliam için istihbarat verenler varsa, kim onları kandırdıysa çıkıp açıklasınlar. 'ABD kandırdı, İsrail kandırdı' desinler. Kimin peşinde gidiyorlar, kimin küreğini çekiyorlar, çıksın açıklasınlar. Uydurarak, kaydırarak bu işin içinden çıkamazlar.
‘ÜÇ PAŞAYI GÜDEMİYORSUN’
ABD 'bizim istihbaratımız yok' dedi, MİT de 'yok' dedi. O zaman ortada belki bir istihbarat da yok. Genelkurmay Başkanı bu yalanı söylediyse, Başbakan da bu yalanın peşine takıldıysa çıksın onu söylesin. 'Ben de bunu cezalandırıyorum' desin. Demokratik yönetim budur, askeri vesayetten sıyrılmak budur. Üç paşayı güdemiyorsun, halkı kandırarak güdeceğini zannediyorsun.
Başbakan bunun talimatını vermediyse, kararı verenleri açıklasın. Başbakan'ın kendisini temizleyebileceği tek şey var; tüm sorumluları, bilgileri, belgeleri kamuoyuna açıklamak.
Soruşturmanın selameti için bu mekanizmanın içinde yer alanların görevden el çektirilmesi lazım. Bir ay sonra savcılığa giden Heron görüntüleriyle oynanmadığını kim garanti edebilir?''
‘KÜRTÇE EĞİTİM İÇİN KİMSEDEN İZİN ALMAYIZ’
Diyarbakır İçkale'nin ''Jitem merkezi bulunduğunu'' ilk haykıran kişinin kendisi olduğunu ifade eden Kışanak, ''Toplu mezarlar, faili meçhuller Türkiye'nin büyük bir kanayan yarasıdır. Jitem devlet örgütüdür. Devlet çıkıp 'yanlış yaptım' diyerek özür dilemelidir'' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Diyarbakır'da ''bizim ana dilde eğitim projemiz yok'' dediğini aktaran Kışanak, ''O zaman 'asimilasyondan vazgeçtik' diyemezsiniz. Bu halk kendi dilini, kimliğini özgür, sınırsızca kullanacak. Bunun için de kimseden izin almayacak'' dedi.