T24- Dünyanın en önemli kardiyologlarından Prof. Dr. Murat Tuzcu, kalp sağlığı ve hastalıkları konusundaki son gelişmeleri anlattı. Tuzcu, kadınlar üzerinde yapılan araştırmalara göre, kötümser, şüpheci ve kin tutma özelliği olanların kalp hastalıklarına davetiye çıkardığını belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) istatistiklerine göre, kalp - damar hastalıkları insanoğlunun bir numaralı ölümnedeni olarak kabul ediliyor. Habertürk'te yayımlanan habere göre, yaklaşık 4 milyon kişinin kalp hastası olduğu ve bu sayıya her yıl 250 binden fazla kişinin katıldığı ülkemizde yılda yaklaşık 200 bin kişinin kalp krizi ve benzer nedenlerle yaşamını yitirmesi gerçeği tüyler ürpertiyor.
ABD’deki ünlü Cleveland Clinic’in Kalp-Damar Hastalıkları Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Murat Tuzcu, bu dizide kalbimizin gerçekleri ışığında bilinen ve bilinmeyenleri anlatıyor, çarpıcı gerçeklere işaret ediyor. Kadınların kalpdamar hastalıklarında erkeklerden daha yüksek risk taşıdıklarına ve ülkemizde her 3 yetişkinden birinin yüksek tansiyonlu, 10 kişiden birinin ise diyabetli olduğuna dikkat çeken Tuzcu’ya göre; giderek artan şişmanlık oranı, karşı karşıya olduğumuz sorunun büyüklüğünü gösteriyor.
Tıp dünyası ise kalp-damar hastalıklarıylamücadele etmek için durmaksızın çalışıyor. Yakın geçmişte (özellikle son 20 yıl içinde) meydana gelen gelişmeler hastalara umut aşılıyor ve yaşamı tehdit eden riskleri azaltıyor. Ancak, “Bizler bu hastalığa kendi elimizle davetiye çıkarmaya devamettikçe yapılanlar hastalığın kökünü kazımaya yetecek mi?” sorusuna “Evet” yanıtını vermek zor görünüyor. Sözün özü; her şey insanın kendisinde bitiyor.
‘Tılsımlı çözüm aramak yerine iğneyle kuyu kaz'
Kalp-damar hastalıklarının kader olmayıp altta yatan nedenlerin tamamına yakınının insan yapımı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.Murat Tuzcu, “Kalp hastalığı risk faktörlerinin neler olduğunu sağır sultan bile binlerce kez duydu. Gerçekler ortadayken, bu hastalığın oluşmasına neden olan yaşam tarzından vazgeçilmemesi şaşırtıcı!” diyor. Bunun sadece kişisel önlemlerle ortadan kaldırılacak bir sorun olmadığını söyleyen Tuzcu; “Yaşam alanlarımızı, soluduğumuz havayı, şehirlerimizi ve ulaşımsistemlerimizi düzeltmeden bu azgın hastalığın önüne geçmemizmümkün değil” diyor. Toplu yerlerde uygulanan sigara yasağının bu açıdan çok önemli bir adımolduğunu kaydeden Tuzcu, kalp-damar sağlığının, tılsımlı bir değnek değmişçesine mucizevi tedavilerle değil, iğneyle kuyu kazmaya benzeyen önlemlerle korunabileceğini belirtiyor.
‘50 yaş üstünün yarıdan fazlası kilolu’
Toplum ve kalp sağlığının korunmasında öncelikle sigaradan uzak kalınması gerekiyor. “Genç ve orta yaş insanımızın yarısından fazlası sigara içiyor” diyen Tuzcu, kötü beslenmenin de başka bir tehlike olduğuna dikkat çekiyor. 50 yaş üstü Türk insanının yarısından fazlasının fazla kilolu olduğuna işaret eden Tuzcu, yüksek tansiyon ve diyabet (şeker hastalığı) sıklığının bu nedenle arttığını belirtiyor. Kalp-damar hastalıklarının yüzde 90’ının insan yapımı olduğunu kaydeden Tuzcu, azgelişmiş ve gelişmekte olan 43 ülkede yapılan bir çalışmanın da bu yönde sonuç verdiğine dikkat çekiyor.
İyi kolestrol oranı düşük
Kalp-damar hastalıkları konusundaki veriler Batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında ülkemizde bazı farklılıklar göze çarpıyor. Prof. Dr. Altan Onat ve diğer araştırmacıların önderliğinde yapılan çalışmalar, Türkiye’de iyi kolesterol oranının Batı’ya göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Tuzcu, bu durumun nedeni kesin olarak bilinmese de şişmanlık, hareketsizlik ve sigara tiryakiliği gibi faktörlerin önemli rol oynadığını söylüyor. 10 yıldan uzun süredir iyi kolesterolü (HDL) yükseltecek bir ilaç için yoğun çaba harcadıklarını dile getiren Tuzcu, bu konuda hayal kırıklığı yaratan çalışmalar olmasına karşın çok önemli başarıların da elde edildiğini ve yakın gelecekte kalp-damar hastalıklarının tedavisinde daha başarılı buluşların gerçekleşeceğine inandığını ifade ediyor. Son zamanlarda hızlı bir artış gösteren kalp yetmezliği nedeniyle çok sayıda kişinin yaşamını kaybetmesinin önüne geçilmesi ve hastaların yaşama döndürülmesi ise bu alandaki en önemli gelişmelerden biri olarak dikkat çekiyor.
‘Tuz tüketimimiz dehşet verici’
HAYVANİ besin ve yağların bol ve yoğun olarak tüketildiği bölgelerde kalp-damar hastalıklarına daha sık rastlanıyor. Prof. Dr. Tuzcu, en büyük tehlikelerden birinin, ülke çapındaki tuz kullanım oranımızın yüksekliği olduğuna dikkat çekiyor. Günde 7-16 gram arasında değişen tuz tüketimimiz normalin 2 katından fazla olduğu için bu durum, yüksek tansiyon oluşumu ve ilerlemesinin en önemli etkenlerinden olarak görülüyor. Tuzcu, “Biz ‘Az tuzlu yiyin’ demiyoruz, ‘Normal tuzlu yiyin’ diyoruz” diyor.
‘Erkeklere 2, kadınlara 1 kadeh’
Alkol birçok hastalığın ana nedeni olarak görülüyor. Buna karşın az miktarda alınmasının kalp hastalıklarına ve hatta diyabete karşı koruyucu etkisi olduğunu gösteren veriler bulunuyor. Birçok ülkede yüz binlerce insan üzerinde yapılan gözlemlerin hep aynı sonucu verdiğini belirten Prof. Dr. Tuzcu, “Kalp hastalığı riski taşıyan bir kişinin az miktarda içki içmesi kalpdamar sağlığı açısından bırakmasını gerektirmez. Erkeklerde günde 1-2, kadınlarda ise 1 kadeh içkinin zararı değil muhtemelen yararı vardır” diyor ve uyarıyor: “Verdiğim bu bilgi, içki içmeyene tedavi veya koruma amacıyla içki içme tavsiyesi olarak yorumlanmamalıdır. İçmeyene içmesi yönünde tavsiyede bulunmak yanlıştır.”
‘Yağı kalçada birikenlerin kalp krizi geçirme riski az’
İÇ organlarımızın çevresinde biriken yağlar, kalp damarlarında hasara yol açan maddeler salarak hastalığın oluşumunda önemli rol oynuyor. “İç organ çevresindeki yağlanmanın dışarı yansıması göbek çevresindeki şişmanlıktır” diyen Prof. Dr. Tuzcu, aynı derecede şişman olup yağları daha çok kalçalarında biriken insanlarda kalp hastalığı görülme sıklığının daha az olduğunu belirtiyor. Bu nedenle kalp-damar hastalığı riskini öngörmede tek başına kiloya veya kilo boy oranına bakmak yeterli bulunmuyor. Bel çevresi ölçümleri veya bel kalça oran hesapları, kalp-damar hastalıkları riskini öngörmede daha güvenilir yanıtlar veriyor.
‘Kin gütmek kalp hastalığına davetiye’
YÜZ binlerce kadın üzerinde yapılan 2 araştırma, kötümser, şüpheci ve kin tutma özelliği olanların kalp hastalıklarına davetiye çıkardığını gösteriyor. Endişe, evham ve korku, belli durumlarda ve belli dereceye kadar normal bulunsa da ortada bir tehdit olmaması ya da tepkinin tehlikeye göre orantısız ölçüde büyük olması kişide anksiyete olduğu anlamına geliyor. Bu ruh halinin kalp krizini kolaylaştırdığını belirten Prof. Dr. Tuzcu, kalp hastalığına zemin hazırlayan bir diğer ruh hastalığının ise depresyon olduğunu söylüyor. Kısacası kalp damar hastalıklarının ilerlemesinde, bilinen risk faktörlerinin yanı sıra ruh halimiz ve hayata bakışımız da önemli rol oynuyor.
Kalp- damar hastalıklarının nedenleri
* Sigara
* Yüksek kolesterol
* Yüksek tansiyon
* Diyabet ve diyabet eğilimi
* Fazla kilo
* Hareketsizlik
* Stres
* Kalıtım