DSP'li Ahmet Tan Zeki Sezer’in yaptıkları uyarıya rağmen Ahmet Vefik Alp’i İstanbul adayı göstermekle büyük bir risk aldığını, bunun faturasını yerel seçimlerde ödeyeceğini savundu.
DSP’nin İstanbul adayı Ahmet Vefik Alp
DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, 4 DSP Milletvekili ile birlikte önceki gün DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’e bir mektup yazarak İstanbul’dan DSP adına Ahmet VefiK Alp’i aday göstermemesi, bunun yerine ya kendisinin aday olmasını veya KIlıçdaroğlu’nu desteklemesini istemişti. Zeki Sezer ise, bu mektubu aldıktan hemen sonra aslında pazar günü gerçekleştireceği aday açıklama törenini öne aldı ve dün Ahmet Vefik Alp’i İstanbul adayı ilan etti. Gazeteport bu gelişmelerin hemen ardından DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’la konuştu.
'Faturasını ödeyecek'
Siz dün akşam mektubunuzu açıkladınız. Bugün Sezer tam tersini yaptı. Şimdi ne olacak?
Sezer büyük bir risk aldı bu kararıyla. Bu karar partinin küçülmesine yol açacak. Dün bir gazetede bizim mektupla ilgili yapılan haberin altında 300 tane okuyucu yorumu vardı ve tamamı bizim mektupta söylediklerimizi destekliyordu. SHP Genel Başkanı Ankara’dan aday oldu. Bir partinin iddiasını ortaya koyması için genel başkanın varlığını siyaset sahnesinde kanıtlaması şart. Sayın Sezer mütevazilik yapmaya çalışıyor ama siyasette tevazuu olmaz. Sayın Sezer bunun faturasını yerel seçimlerde ödeyecek.
-Ne şekilde ödeyecek?
DSP oy alamayacak. Bu şekilde ödeyecek. Sayın Sezer mütevazilik primi yapmaya çalışıyor ama tevazuu başka bir yere gider siyasette. Sayın Sezer, “Ben başbakan olmak istemiyorum” diyor. Bu tevazu değildir.
-Nedir? Beceriksizlik mi mesela?
Ben böyle bir şey söylemem. Okuyucu anlar benim ne demek istediğimi. Sayın Sezer 2004’de, “Ben genel başkan kalayım, Yılmaz Büyükerşen başbakan adayı olsun” demişti. Bir siyasi lider partisi küçük de olsa liderlik iddiası ile yükselip, liderliğini kurumsallaştırabilir. Bir siyasi liderin iddiasının büyük olması gerekir. Sezer’in tutumu partiyi küçültür. Sayın Sezer Meclis’e de girmedi halbuki siyasetin özü Meclis’te tecelli eder. Sayın Sezer sanırım çim sahada nefesinin yetmeyeceğini düşünüyor. Sporcuyum diyor ama herhalde 30 sene önce yaptı sporu. Sayın Sezer için şimdi yeni bir fırsat daha çıkmıştı. Madem başbakan olmak istemedin, milletvekili olmadın, şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olma fırsatı çıktı. Bunu değerlendir.
İstanbul Avrupa’nın çoğu ülkesinden daha büyük olan bir metropol. İstanbul’u yönetmek çok önemli ve büyük bir fırsat. Ayrıca, başbakanlığın yolu da İstanbul’dan geçiyor. Sayın Sezer bunu da reddetti. DSP’de Ecevit zamanından beri idari görevlerde bulunmuş olduğu için ufku burada kalıyor olmalı. Sayın Sezer 5 aydır Meclis’i de boykot ediyordu. Meclis’in dışında durarak vatandaşın içinde olmak gibi bir felsefesi var ve Sezer belki de siyasi literatüre bu felsefesini hediye etmeye çalışıyor ama siyasi literatürde böyle bir şey yok. İstanbul’a aday olsaydı parti için büyük bir PR çalışması yapabilecekti. Hep basında yer almamaktan yakınıyor. Aday olsaydı basının ilgisi de üzerinde olacaktı. Sayın Sezer’in halk içinde tanınması için bir sürü reklam harcaması yapılıyor. Aday olsaydı reklam harcamasına gerek kalmadan tanınacaktı. Kameralar üzerinde olacaktı.
-Mektubu yazmanızın ağırlıklı nedeni Kılıçdaroğlu’na İstanbul’da destek mi, Sezer’in aday olmasını istemek miydi?
Biz çok şeyden rahatsız olduk. Aylardır bir birikim var. Sezer her demecinde her imkana sahip olan DSP örgütünden ve kadrolarından bahsediyor ama sadece kendine yakın küçük dar gruplarla çalışıyor. Herşey kendi kontrolünde olsun istiyor. Eski bakan ve milletvekillerini dikkate almıyor. Şimdi de parti dışından ve DSP ile hiç ilgisi olmayan bir ismi aday yapmak istedi. Biz bir mektup yazarak bunu engellemeye çalıştık. Madem aday çıkararak oyları böleceksin bari attığın taş ürküttüğün kurbağaya değsin dedik. Ahmet Vefik Alp için şimdi eski parayla 10 Trilyon harcanacak. Ecevit’in mirası böyle avantür yaklaşımlarla harcanamaz. Hem de, hele de böyle bir dönemde, Kılıçdaroğlu’nun oylarını bölmek millete ihanettir.
-Mektubunuzdaki ağırlıklı duygu Ahmet Vefik Alp yerine Sezer’in aday olması mı, Kılıçdaroğlu’nun oylarının bölünmemesi miydi?
İki duygu da ağırlıklı. “Mixed feeling”, yani karışık duygu.
-Şimdi ne yapacaksınız?
Sayın Sezer şimdi aldığı kararın faturasını yerel seçimlerde ödeyecek. DSP oy alamayacak. Biz onu iş işten geçmeden uyardık. Ben 1968’de Mülkiye’deyken Ortanın Solu Derneği’ndeydim, Sayın Sezer o zaman ilkokula gidiyordu herhalde. Ecevit’in son genel sekreteriyim ben. Yasaklı olduğu yıllarda yanında kalan tek gazeteciydim. Ailece de görüşürdük Ecevitlerle.
'Sezer bizimle küs, 5 aydır Meclis'e uğramıyor'
-Yani?
Bu mektubu partinin sorumluluğunu hissederek yazdım. Aslında bu mektubu ilan etmeyecektik ama Sayın Sezer’in mektubu aldıktan hemen sonra aday açıklamasını öne aldığını duyunca mektubu kamuoyuyla paylaşmaya karar verdik. Sayın Sezer bizimle aylardır küstü zaten. Meclis’te yaptığımız tatlı sert eleştirilere alındığı için Meclis’te yaptığımız toplantıları iptal etti ve 5 aydır Meclis’e uğramıyordu.
-Şimdi ne yapacaksınız? Mesela DSP’den ayrılacak mısınız?
Hayır. DSP’den ayrılmayacağım. Zeki Sezer’in makul bir çizgiye gelmesini bekleyeceğiz.
-Ama insanlar değişmez. Zeki Sezer bundan sonra neden değişsin?
Hadiseler onu o noktaya getirecek veya biz değil, partiyi dışarıdan aday ile küçültenler ayrılacak. Biz değil. Sayın Sezer, basından okudum, bizim için bölücü demiş. Sayın Sezer siyasi literatürü pek bilmediği için Ecevit’e de zamanında bölücü dendiğini bilmiyor. Biz gerçek partili olanlarla, olmayanları ayırıyoruz. Bu anlamda bölücüyüz. Evet, kastedilen buysa, biz bölücüyüz.
-İlerde Sezer ayrılırsa DSP’den, DSP ve CHP birleşir mi?
Bunu konuşmak için çok erken daha. Zamanı gelince konuşuruz bunu ama şunu söyleyeyim, CHP de büyüsün, DSP de. Türkiye büyük bir ülke. İkisi de büyüsün.
-Büyüsün de ne olsun? Birleşsinler mi?
Bunu o zaman konuşuruz.