Politika

KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN VE BATUM'A ELEŞTİRİ TBMM (A.A)

08 Şubat 2011 17:03
-KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN VE BATUM'A ELEŞTİRİ TBMM (A.A) - 08.02.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''her kurum gibi ordunun da eleştirilebileceğini'' ifade ederek, ''Ama önceki genel başkanımızın söylediği çok güzel bir söz var: Orduyu eleştirmek CHP genel Başkanı katında ancak olur'' dedi.  Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısındaki sözlerine değinerek, şunları kaydetti:  ''Sayın Başbakan bugün konuşmasında orduya da değinmiş, ordumuzu övmüş. Ne kadar samimi olduğunu bilmiyoruz.  Bizi eleştirmiş... Önce şunu söyleyeyim, Sayın Başbakan eleştirebilir, eleştirisinde haksız olabilir ama ben Sayın Başbakandan şu samimiyeti beklerdim: Bizi eleştirdiğin gibi kendini de eleştirmeyi bileceksin. Eğer senin bir bakanın çıkıp da 'bu orduyla mı biz savaşa girecektik' der ve sen sesini çıkarmazsan sen orduya saygı göstermiyorsun demektir.  Biz sadece orduya değil, devletin tüm kurumlarına saygılıyız; devleti devlet yapan kurumlara saygılıyız. Ama devleti devlet yapan kurumlara saygılıysak o saygıyı da çok iyi bilmeliyiz. Herkes, her siyasetçi bunun gereğini yapmalıdır. 'Hiç kimse ordu üzerinden siyaset yapmaz.' Bu bize Mustafa Kemal'in verdiği mirastır. Bu mirası herkes özenle koruyacaktır.  Her kurum eleştirilebilir, ordu da eleştirilebilir ama önceki genel başkanımızın söylediği çok güzel bir söz var: Orduyu eleştirmek, ancak CHP Genel Başkanı katında olur. Biz güzel, geleceği parlak bir Türkiye özlemiyle gerçekten de yanıp tutuşuyoruz. Her yere gidiyoruz, her alana gidiyoruz, her alana girmeliyiz. beraber çalışmalıyız, ortak çalışmalıyız, tek ses çıkarmalıyız, ortak ses çıkarmalıyız. Eğer tek ve güçlü bir ses çıkarabilirsek halkın güvenini kazanmış oluruz. Biz halkımızın seviyoruz, onlara güveniyoruz.'' -''BAŞBAKAN'A AÇIK ÇAĞRI YAPIYORUM'' Konuşmasında, Ostim, İvedik ve Antalya'da meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara da şifa dileyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de iş kazalarının yaşanma sıklığına dikkati çekti.  Kazaların ardından yetkililerin birbirlerine suçladıklarını ifade eden ve ''Sorumlu kim'' diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Gelinen noktada herkes birbirini suçluyor. Oysa hukuk devleti dediğimiz bir kavram var. Hukuk devletinde hukuk normlarının egemen olması lazım. Hukuk devletinde her yurttaşın sorumluluğu var. Ama her yurttaşın sorumluluğu kadar her siyasetçinin de sorumluluğu vardır. Hukuk devletinde siyasetçinin sorumluluğu daha ağırdır. Eğer Japonya'da iki saat sular akmıyor diye belediye başkanı istifa etme erdemini yakalayabiliyorsa o siyasetçinin sorumluluğunun ne kadar ağır olduğunu gösterir. Bizde siyasetçilere bakıyoruz. Hiç ilgisi yok. Hükümetten bir yetkili çıkmış şunu söylüyor, 'hiç mi onların kabahati yok. Kayıt dışı çalışıyorlar. Bize niye ihbar etmiyorlar?' Senin görevin ne?'' Yetkililerin benzer açıklamalarda bulunduklarını ve sorumluluğu almaktan kaçındıklarını öne süren Kılıçdaroğlu, önlem almayanların sorumlu olduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Önlem almıyorsanız siz sorumlusunuz. Almıyorsanız gereğini yapın, ayrılın o koltuklardan. Sanki mübarekler iktidarda değil de muhalefetteler. Hiç iktidarda olduklarının farkında değiller sanki. Amaç, milletin kafasını karıştırmak'' diye konuştu. Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer aldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, iş kazaları konusunda sendikaları da eleştirdi. İş kazalarını dile getirmenin sendikaların da görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Onlar da iş kazalarına karşı önlem alınması gerektiğini söylemeli, koltuklarında oturmamalı. Neymiş, ölen işçiler için saygı duruşunda bulunacakmışız. Bulunalım da saygı duruşunda bulunmakla bu sorunlar çözülecekse ben de geleyim hep beraber, hatta 70 milyonu çağıralım, hep beraber saygı duruşunda bulunalım, bir daha bunlar olmasın. Ama bunlar böyle olmaz, hükümeti uyarmak gibi bir göreviniz var. İş kazaları, meslek hastalığı denilen bir alan var. Girin o alana, bir bakın; hangi önlemler alınmıyor ve niçin alınmıyor. Sizin bunları sorgulamanız lazım. Ama bunlar olmuyor. Yeteri kadar olmuyor. Ama her olmayanı halka ve işçilere şikayet edeceğiz.'' -''BAŞBAKAN'IN SAMİMİYETİNİ TEST EDECEĞİZ''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta Cumartesi Annelerini kabul ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunun güzel bir girişim olduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan'ı kutladığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Cumartesi Annelerinin 306 haftadır yakınlarını aradıklarını, kendilerine sahip çıkılmasını, faili meçhullerin aydınlatılmasını istediğini dile getirdi.  Başbakan Erdoğan'ın daha önce Cumartesi Anneleri için ''Ne iş yaptıklarını bilmiyorum. Cumartesi Anneleri birileri tarafından kullanılıyor'' dediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, hak arama birileri tarafından kullanılmak anlamına geliyorsa bu hak arama modelinin AK Parti'ye özgü bir model olduğunu iddia etti. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: ''Şimdi bizim önümüzde önemli bir şey var. Sayın Başbakan'ın samimiyetini test edeceğiz. Samimi mi, değil mi? Nasıl test edeceğiz? Orada Cumartesi Annelerinden biri demiş ki, 'faili meçhullerle ilgili mecliste bir araştırma komisyonu kurun.' Sayın Başbakan'ın yanıtı çok daha ilginç. Diyor ki, 'O işi yapmak sadece bizim partinin değil, diğer partilerin de bize destek vermesi lazım.' Şimdi merak ediyorum. Faili meçhullerle ilgili Sayın Başbakan bir önerge vermeye hazır mı? Hazırsa biz daha önce birkaç önerge verdik. Kim reddetti? AKP grubu. Şimdi diyor ki, sadece biz bunu beceremeyiz. Her şeyi beceriyorsun, faili meçhulü mü beceremiyorsun?  Sayın Başbakan'a açık çağrı yapıyorum; Cumartesi Annelerini kabul ettin, güzel. Ona saygı duyuyoruz, destekliyoruz, doğrudur diyoruz. Şimdi senin samimiyetini test ediyoruz. Sen eğer faili meçhullerin ortaya çıkmasını istiyorsan CHP'nin verdiği araştırma önergelerine 'evet' de. 'Yok biz ona evet demeyiz. Biz onu kabul etmeyiz' diyorsan önergeyi siz verin biz kabul edeceğiz. Biz ne kadar açık, saydam, yürekli, namuslu davranacağız. Sen de davran bakalım. Öyle çıkacaksın Cumartesi Annelerine bunu söyleyeceksin, arkası gelmeyecek. Siyasette samimiyet çok önemlidir. Bir şey söylüyorsan arkasında duracaksın. Ben biliyorum, 12 Eylül acılarını çekenlerin acılarını nasıl sömürdüyse Cumartesi Annelerinin dramını da öyle sömürmeye kalkıyor. Bunu sana sömürtmeyeceğiz.''