CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'deki politikacı hesap vermekten çekiniyor. Hesap vermekten korkuyor'' dedi.
Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi'nde, CHP Artvin İl Başkanlığı tarafından, ''Yolsuzluk ve Yoksulluk Sarmalında Türkiye'' konulu panel düzenlendi.
Panelde konuşan Kılıçdaroğlu, yolsuzluklardan yakınıldığını hatırlatarak, ''Fakat yolsuzluklardan şikayet etmenin gereğini yerine getiriyor muyuz? Birileri bu ülkeyi soyarken, hiç acaba 'yine onlar başımızda kalsın' diye gidip sandıkta onlara oy veriyor muyuz? İşte Türkiye'nin temel sorunu bu. Bu sorunu önce aşmak zorundayız. Bu sorun nasıl aşılır. Bu sorunu aşmanın yolu aklımızı, beynimizi kullanmaktır. Aklımızı birilerine kiraya vermek değildir. 'Birileri benim yerine düşünür, benim yerime düşünen kişi en iyi düşünür' dediğimiz zaman da olmaz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de kaç yurttaşın ''ödediği vergiler nereye gidiyor'' diye sorduğunu belirterek, ''bu soru sorulduğu an ülkeye artık demokrasinin gelmiş olacağını'' söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu soruyu sorduğumuz an artık Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidarda haramiler yoktur demektir. Haramileri yıktığımız zaman bu ülkeye demokrasi geliyor demektir. Neden bu ülkeyi haramiler yönetiyor? Bizim ödediğimiz vergileri çalıyorlar, ceplerini dolduruyorlar. Onun adına neden yolsuzluk diyoruz? Yolsuzluğun olmadığı bir ülkede acaba ne olur? Adalet mi olur, demokrasi mi gelir, insan hakları mı gelir, özgürlükler mi gelir, insanlar daha mı rahat konuşur? Bunlar olur yolsuzluğun olmadığı ülkelerde.
Yolsuzluğun olduğu ülkelerde, bizim dinimize göre derler ya 'kul hakkı yemeyeceksin' diye. Hem dindar geçinip hem kul hakkı yiyenler bir sınıf olarak belirlenir. O sınıf işte iktidardadır. Bunu unutmayın. Şu örneği vermek isterim size, sayın Başbakan yaptığı bir konuşmada 'Ben o küçük Recep Tayip Erdoğan'ı düşündüm. Okula giderken annemin elini tutmazdım. Ayaklarım delik deşikti. Yara bere içindeydi. Sonra bu küçük Recep Tayip Erdoğan İstanbul'a geldi. İstanbul'da futbol oynadı ama futbol oynarken krampon alacak parası yoktu. Arkadaşları para toplayıp ona alıyorlardı' diyor. Peki nasıl oluyor da aynı Recep Tayip Erdoğan şimdi dünyanın en sayılı zengin başbakanlarından birisidir.''
Türkiye'deki politikacının hesap vermekten çekindiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hesap vermekten korkuyor. Oysa çağdaş bir ülkede hesap vermek bir politikacı için onurlu bir görevdir. Oturacak yurttaşına hesabını verecek. Hesap vereceksiniz ki yurttaşta siyaset kurumu güven tazelemiş olacak. Yolsuzluklar her dönemde var mıydı, vardı. Mustafa Kemal'in döneminde de oldu. 4 yolsuzluk davası oldu. 4'ünü de Yüce Divan'a gönderdiler ve 4'ünü de mahkum ettiler. Asla yolsuzluk yapana göz yummadılar. Göz yummadıkları içindir ki o genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman, yani bir toplu iğne üretmeyen Türkiye Cumhuriyeti çok kısa süre içinde ülkesini demir ağlarla ördü. Her tarafa okulu, yurdu, imkanı olduğu kadar fabrikalar kurdu.''
Halka önderlik yapılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Kan değişimi olması, siyasal partilerin gençleşmesi, yeni güçlerin gelmesi lazım. Türkiye'de toplumun yüzde 50'den fazlası gençtir. Siyasete gençlerin ve kadınların daha fazla yer bulmasına imkan sağlayacak çalışmalar yapmamız lazım. Gençleşen, yenilenen partiler güçlenirler. Bunu yapacağız, yapmak zorundayız. Bunu yaptığımız zaman geniş kitleleri heyecanlandırabiliriz. Gençlik dinamizmini kullanabiliriz. Bunu yapmak zorundayız'' diye konuştu.
''AK Parti'nin gitmemek üzere kendisini programlamış bir parti olduğunu'' savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''AK Parti diyor ki 'Ben iktidara geldim hiçbir güç beni indiremez. Beni indirecek olan bütün güçleri sindireceğim. Sendika mı sindireceğim, üniversiteler mi sindireceğim, sivil toplum kuruluşlarını sindireceğim. Siyasal partiler mi sindireceğim, yargı mı sindireceğim' diyor. 'Hiçbir gücü önümde tutmayacağım' diyor. Ve biz buna demokrasi diyoruz. Özgürlük, hak arama alanlarını genişletmeniz lazım. Çiftçi şikayet ediyor, Başbakan'dan fırça yiyor. Memur şikayet ediyor Başbakan'dan fırça yiyor. Köşe yazarı yazı yazıyor Başbakan'dan fırça yiyor. Türkiye'de demokrasi Batılı anlamda yoktur. Türkiye'de varolan demokrasi AK Parti demokrasisidir. Tek parti devletinden AK Parti'nin bir farkı yoktur. Bana söyler misiniz bu ülkede valiler kimin valisidir. Devletin değil AK Parti'nin valisidir.''
CHP'nin, askeri darbelerden en büyük zarar gören parti olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Solun iktidara en yakın olduğu dönemlerde askeri darbe olmuştur. Şimdi bir darbe paranoyası var. 'Darbe geliyor, darbe yapıyorlar'. Kim darbe yapıyor kardeşim? Emekli paşaların darbe yaptığı bir ülke var mı? Bakın solu ezmek için, bu ülkenin aydınlarını ezmek için, bu ülkenin yurtseverlerini ezmek için onları susturmak için darbe paranoyası yaratıp insanları baskı altında tutuyorlar. Bana söyler misiniz, bu ülkede Türkan Saylan darbe mi yapacaktı, Mehmet Haberal darbe mi yapacaktı? Kitap yazdı diye Ergün Poyraz içeride. Darbe mi yapacaktı? Bunları unutmayacağız. Her eyleme 'Vay efendim bunlar darbeci'. AK Parti'ye karşıysanız darbeci oluyorsunuz, oysa unutmayın AK Parti sivil bir darbenin yüzde 80'ini tamamladı. Toplumun her kesimini sindirdi.''