CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı kast ederek, "Edirne'deki en büyük hesabı İmralı'dakine verecek" demesine ilişkin olarak, "Şimdi İmralı'nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor" yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu, "Gidip İmralı’da masaya oturan kimdi? Şimdi İmralı’nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor. Posta memuru mu kendisi? Gidip tezgahı kuran, konuşan, medet uman o. Yerel seçimlerde ne yaptı? Yerel seçimlerde de ona bir akademisyen gönderdi. ‘Acaba bize oy verebilirler mi?’ diye. Selamlarını getirdi. Devletin televizyonunda bunu canlı yayınladılar. Şimdi dönüp bizi suçluyor. Ne yaparsa yapsın, beyefendi gidici artık. Millet tahammül edemiyor. Yalana, zamma, haksızlığa tahammül edemiyor. Gidecek. Beni suçluyor. Çıksın karşıma.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Zonguldak’ta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun “Cumhurbaşkanı adaylarını açıklayamıyorlar” eleştirisine, “Seçim tarihini belirlesin biz adayımızı belirleyeceğiz. Seçim tarihini belirlemiyor. Adayımızı açıklamamız için senin ‘Ben erken seçim istiyorum, sandığı getiriyorum. Bay Kemal gel sen de oy kullan’ demesini bekliyoruz. Söylemiyor” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, “Benden uzak beni eleştiriyorsun. Çıkarsın karşıma iki uygar insan gibi tartışırız. Senin taraftarların da izlerler, beni de bütün vatandaşlar izlerler. Yani hem benden çekiniyor, arkaya dolanıyor, arkadan bir sürü laf ediyor. Ya sen çık karşıma kardeşim. Otur, beraber tartışalım. Türkiye de izlesin yani. Kaybedeceğimiz bir şey yok ki zaten. İki uygar insan gibi oturur tartışırız” dedi.
Kılıçdaroğlu, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in öldürülen PKK’lıyla çıkan fotoğraflarına sessiz kalındığı iddialar içinse şunları söyledi:
“Bu fotoğrafı gördüğümde sordum, ‘Ne zaman çekilmiş’ diye. Bunların İmralı’ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin, bu ülkeyi yönetmiyor muydun, aklın başında mıydı? bunların sorulması lazım.”
Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
"Enes'in videosunu izlediğimde benim de yüreğimde bir şeyler koptu"
“Enes’in videosunu izlediğimde her vatandaşın olduğu gibi benim de yüreğimde bir şeylerin koptuğunu gördüm. Yurt yapmak devletin görevidir. Kız, erkek öğrenciye devlet yurtlarında imkan sağlamak devletin görevidir. Bu yapılmadı, yapılmıyor. Halen yapılmadı. Bizim bir taahhüdümüz var. İki yıl içinde yurt sorunu çözülecek Türkiye’de. Biz bunu yeni söylemiyoruz zaten. Defalarca dile getirdim. Bu tür yurtlarda kalan öğrenciler bir sorun, sıkıntı ile karşılaşıyor, ‘Bu yurttan memnun değiliz ama gidecek yurdumuz yok’ diye düşünüyorlarsa bütün belediye başkanı arkadaşlarıma Ankara’ya dönünce talimat vereceğim. Diyeceğim ki ‘Size gelen herhangi bir öğrenci yurtta barınamadığını, huzur içinde çalışamadığını, özgürlük alanın sınırlandırıldığını, rahat olamadığını, karnını doymadığını ifade ediyorsa özel bir telefon hattı vereceğiz.’ Bu telefon hattını kamuoyuyla paylaşacağız. Diyeceğiz ki belediye başkanlarıma bu öğrencilerin varsa sorununu mutlaka çözün. Bizim belediyelerimizin olmadığı yerde bizim milletvekillerimize mutlaka ulaşın. Bizim milletvekillerimiz size yardımcı olacaktır, diyeceğiz. Yaşanan şey dram, hepimizi derinden sarsan dram. Bu dramları yaşamak istiyoruz. Güzel Türkiye’de gençlerimiz özgür olmalı.”
“Esnaf zamdan şikâyetçi. Sattığı ürünü gidip yeniden alamıyor. Zamlı fiyattan alıyor. Büyük sıkıntısı var. Elektrik fiyatlarının yükselmesinden şikayet edenler oldu. Sıkıntıyı biz de görüyoruz. Sadece burada değil. Dönerci mesela eskisi kadar döner satamadığını, tavuk fiyatlarına büyük zamların geldiğini ifade etti. Sonuçta baktığınız zaman Zonguldak’ta karşılaştığınız olay Trabzon’da, Hakkari, Elazığ, İzmir’de de var. Büyük sıkıntısı var esnafın. Kolaylık sağlamak lazım. Aldıkları kredinin faizlerini sağlamak lazım.”
“Deniz aldı. Denize karşı durulmaz. Doğanın kendi kuralları vardır. Doğanın kurallarını göz ardı edip de ben buraya bunu yapacağım derseniz. Olmaz. O denizin aldığı yol yeni bir yol değil. Üçüncü kez oluyor. Üç kez. İnsan aklını başına alır ya. Liyakati bitirir, mimar ve mühendisi oraya görevlendirmezseniz, ‘Bu yolu yapıyoruz, geçen sefer yaptık deniz aldı. Bir daha yaptık deniz aldı. Bir daha yaptık’. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek mümkün değil. Allah akıl ve fikir versin.” (ANKA)