T24- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kanun Hükmünde Kararname çıkarma izni vermenin “parlamentoyu tasfiye anlayışının sonucu olduğunu'' savunarak “Meclis 1 Haziran’a kadar çalışsın, neyi getireceksen getir'' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada gündemdeki konuları değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu, seçimlere hazırlandıklarını, ülkenin geleceğinden kaygı duyduklarını, geleceğe güvenle bakan toplum yaratmak için çaba harcadıklarını; ancak birilerinin engel olduğunu söyledi.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonuna dün yaptığı ziyarete değinen Kılıçdaroğlu, esnaf ve sanatkarı önemsediklerini, esnafın ülkenin çimentosu olduğunu söyledi.
Esnafın, çalışıp, ürettiğini, alınteri döktüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, esnafa, verdikleri önemi ve değeri yeteri kadar anlatamadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, esnafı düşündüklerini ancak düşünmeyenin iktidar partisi olduğunu savundu.
Büyük alışveriş merkezlerine karşı çıkmadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu; ancak AB, ABD, Japonya'da standartlar nasılsa Türkiye'de de öyle olmasını, esnafın da yaşamasını istediklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, emekli aylıklarına ilişkin kesintiyle ilgili Anayasa Mahkemesine gittiklerini anımsatarak, ''Anayasa Mahkemesi artık kendi işine bakıyor, sosyal devleti unutmuş. Artık hülle yoluyla atanan yargıçların oluşturduğu bir Anayasa Mahkemesi kimliğinde, AKP'nin borazanlığını yapacak'' diye konuştu.
Toplumda da esnafta da adaleti sağlayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini, ''Bizim öngördüğümüz adalet, birilerinin cebini doldurma süreci içinde başladığı adalet değildir. Biz Hz. Ömer'in adaletini getireceğiz bu ülkeye, herkesin alın terinin karşılığını aldığı bir adaleti getireceğiz'' diye sürdürdü.
Demokrasilerde asıl olanın, parlamento olduğuna, parlamentonun yasa yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, yasa yapma sürecine değindi.
Kılıçdaroğlu, darbe sonrası, olağanüstü dönemlerde Kanun Hükmünde Kararname’ler (KHK) çıktığını ifade ederek, ''Olağanüstü dönemlerdir, parlamento hikayedir, bir kişi vardır başta, onun dediği yasadır, öyle geçer. İstedikleri zaman KHK çıkar, istedikleri zaman 5-6 kişi bir araya gelir, altına basarlar imzayı 'kanun budur'' derler'' görüşünü dile getirdi.
''Biz demokrasiyi içselleştirdiysek, parlamentoyu çalıştıracaksak KHK'ya ne gerek var?'' diye soran Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, demokrasinin olmazsa olmazının muhalefet olduğunu unutmamasını istedi.
Kılıçdaroğlu, toplumun, iktidarın söylemleri dışında başka söylemleri duymaya, düşünmeye ihtiyacının olduğunu kaydederek, muhalefetin, toplum adına düşündüğünü, ayrıntılara girdiğini, toplumu aydınlattığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Siz muhalefetin görevini KHK ile elinden alıyorsunuz. Gerekçesinde, 'yeni hükümet kurulacakmış, bu uzun sürecekmiş, ülkenin beklemeye tahammülü yokmuş' deniliyor. 9 yıldır neredeydin sen, armut mu topluyordun? 9 yıldır bu milletin ensesinde boza pişirdin sen. Parlamento kapanacak, beyefendiye KHK izni verecekmişiz. Niçin? Bakanlıkları birleştirecekmiş. Birleştir, getir parlamentoya, belki biz de destek vereceğiz sana. Lüzumsuz bir sürü bakanlık var, adam gibi bakanlık kurarsın, belki sana değil de bu ülkeye hizmet ederler. KHK'nın anayasaya girdiği dönemlerde, temel kanun diye bir kavram yoktu, şimdi var. Biz her önümüze gelene de muhalefet etmiyoruz, ülkenin lehine olan her şeye evet diyoruz, Türk Ticaret, Borçlar Kanunlarında olduğu gibi.
Yasama organının yerini yürütme organı alacak, kendisini parlamento yerine koyacak yasa çıkaracak, muhalefetsiz. Bir sabah uyanacağız yeni kanun çıkmış. Bu çağdışı anlayış değilse hangi anlayış? Parlamentoda senin anayasayı değiştirecek çoğunlukta milletvekilin var, kendi milletvekilinden mi korkuyorsun, onlar da gelsinler, parlamentoyu tatil etmeyelim, Haziran'ın 1'ine kadar çalışalım, neyi getireceksen getir. KHK istemek, parlamentoyu tasfiye anlayışının sonucudur, muhalefete tahammül edememenin sonucudur. Bu anlayışı kabul etmiyoruz, bu parlamentoyu by pass etmek demektir. Böyle bir şey demokrasilerde, hele hele 9 yıllık iktidarda olmaz.''
Olağanüstü dönemlerde KHK'lar çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Şimdi olağanüstü bir olay var mı?'' sorusunu yöneltti.
En son olağanüstü olayın Libya'da çıktığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Sen Türkiye'yi, AB'de, uluslararası ligde devre dışı bırakan bir Başbakansın. Hala görmedin mi bu gerçeği?'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Hem milli irade diyeceksiniz, parlamentoyu bay pass edeceksiniz, onun yerine oturup kendiniz kanun çıkaracaksınız. Bunun için yetki isteyeceksiniz. Baskıcı yönetimin, baskıcı anlayışın, demokrasiyi içine sindirememiş anlayışın sonucu bu. Eğer bir kişide baskıcı anlayış egemense, parlamentoyu kendi yan kuruluşu gibi görüyorsa, parlamento olsa ne olur olmasa ne olur'' diye konuştu.
Bu anlayışı egemen kılan, geçmişteki olaylar olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Telefon dinlemeleri, ortam dinlemeleri bunların zamanında olağanlaştı. Medyaya baskı, manşetlerin değiştirilmesi, yazarların işine son verilmesi, işadamlarını tehdit...Bunların demokrasi anlayışı bu. Hakkını arayanlara biber gazlı, coplu saldırıları unutmadık, sabaha karşı ev ve işyerlerinin basıldığını unutmayacağız'' görüşünü savundu.
Hitler'in aklına gelmeyen yöntemler
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, henüz eser niteliğine bile kavuşmamış nüshaları imha etmenin, yine bu hükümetin demokrasi kültüründe olduğunu öne sürdü. Kılıçdaroğlu, basılmamış eserin, suç unsuru olduğunu dile getirerek, ''12 Eylül döneminden sonra, terör örgütü mensupları diye televizyonlara insanlar çıkarılır, suç unsurları arasında kitaplar da yer alırdı. O kitapların çoğu, şimdi piyasaya satılıyor. Bunların yaptığı ile 12 Eylül döneminin yaptığı arasında ne fark var; aynı, hiçbir fark yok. Orada olağanüstü hal vardı, şimdi de var. Buyurun erkekseniz konuşun, erkekseniz, bir işadamı olarak hükümeti eleştirin, başınıza ne geleceğini görün. İmha ediyorsunuz, suç deliliyse dosyasına konulur, niye imha ediyorsunuz, imha etmek, delili karartmak değil mi, delili karartmak suç değil mi?'' diye sordu.
Kılıçdaroğlu, demokrasinin önündeki bütün engellerin kaldırılmasına talip olduklarını, dördüncü büyük devrimi yapacaklarını söyledi.
Kitapların toplatılmasıyla ilgili batının da şaşkın olduğunu, anlayamadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Hitler deseler, Mussolini deseler geçmişte kalmış... Onlara çağrıda bulunuyorum, Hitler ve Mussoli'nin aklına gelmeyen baskıcı yöntemler, 21. yüzyılın AKP iktidarında Türkiye'de var, gözününüz görmüyor mu?'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kitap toplanmasının yarattığı infial konusunda ''Bunlar benim konum değil, bunların tamamı yargının konusudur'' yönündeki açıklamasına işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Mussolini ve Hitler de mahkeme kararıyla insanları tutuklarken, kimse, o yargıçlara değil Mussolini ve Hitler'e bakıyor, sen yönetiyorsun ülkeyi, siyasal sorumluluk sana ait diyorlar'' şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, yargının bazı konularda aldığı kararlara ilişkin Erdoğan'ın açıklamalarından örnekler verdi.
Erdoğan'ın, ''Yargı kararlarına saygı duymak gibi bir görevim yok'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bu adam ülkeyi yönetiyor. Yargı kararlarına saygı duymayan bir insanın kafasında toplu iğne ucu kadar demokrasi kültürü var mı?'' diye konuştu.
'Düşünceye kelepçe takıldı'
Kılıçdaroğlu, eyleme geçmemiş düşünceyi cezalandıran tek ülkenin Türkiye olduğunu iifade etti.
Başbakan'ın ''insanların düşüncelerine saygı göstermek gibi görevim yoktur'' diyeceğini öne süren Kılıçdaroğlu, ''Çünkü, düşünce düşmanı'' dedi.
AB'den bir yetkilinin ''kitap toplatma gibi olaylar devam ederse Türkiye ile müzakereleri kesebiliriz'' dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Günaydın, demek ki uyandılar. Türkiye'de demokrasinin ne halde olduğunu nihayet gördüler. Siz değil miydiniz, anayasa değişikliğine reformdur diyen. İşte buyurun reform geldi. Reformun geçtiği gün pek çok gazetecinin işine son verildi. Aydınların evleri basıldı. Basılmamış kitaplar imha edildi. Siz reformdur dediniz, o gücü oradan aldılar. Düşünceye kelepçe takan bir iktidarla karşı karşıyasınız. Düşünceye kelepçe takıldı'' diye konuştu.
İktidar yetkililerinin Avrupa'da ''biz reformcuyuz ama bu CHP statükocu, değişimi engelliyor'' dediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Brüksel'den dinlesinler'' diyerek yaptıkları önerilerden söz ederek, iktidarın bunları yönelik tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Referandumdan sonra Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası'nın değiştirilmesi, seçim barajının düşürülmesi, dokunulmazlıkların kaldırılması, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını istediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Demokrasiye, özgürlüklere karşı özel yetkili mahkemeler bunlar. İktidarın hık deyicisi özel yetkili mahkemeler bunlar. Gelin kaldıralım bunları, (Hayır, kalsın)...'' şeklinde konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, darbelerin TSK İç Hizmet Kanunu'na dayandırıldığının söylendiğini belirterek, ilgili maddenin kaldırılmasını teklif ettiklerini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, ''(Kanun teklifini siz verin)... Hay, hay. Kanun teklifini verdik. Sesleri çıktı mı? Çıkmadı. Bunlar iki yüzlü. Milleti kandırıyorlar. Değişimse, teklifi verdik. Beyler darbelere karşıymış. Darbelere karşıysan bizim gibi yürekli olacaksın, demokrat olacaksın, özgürlükçü olacaksın. O zaman gel kaldıralım'' dedi.
Referandumda ''12 Eylülcülerin yargılanacağının'' söylediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Yargılandı mı, hayır. Yargılansın diye önerge verdik, reddettiler. Sonra milletin önüne çıkıp dediler ki 12 Eylül darbecilerini yargılayacağız. Kuyruklu yalan. Milleti kandırdılar. Milleti kandıran bir siyasetçiye milletin güven duymaması lazım. Yalan bunların kültüründe var'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''faili meçhuller''in de istismar edildiğini belirterek, 6 tane araştırma önergelerinin iktidar partisi tarafından reddedildiğini ifade etti.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kaldırılmasını da istediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Kaldırdılar mı, hayır. Etrafında bile gezemediler'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 1 milyondan fazla asker kaçağının olduğunu, bunların eritilmesi için teklif verdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
'Yanaştılar mı, yanaşmadılar. Başbakan, milleti bir daha kandırdı. Efendim, CHP, parası olandan alıyormuş da bu ne kadar adaletliymiş... Benim söylediğimi niye duymamazlıktan geliyorsun. Verdiğimiz kanun teklifini niye görmemezlikten geliyorsun? Durumu iyi olandan bedel alınacak, durumu iyi olmayandan alınmayacak, dedik. Alınacak bedelle de silah alınmayacak, üniversite öğrencilerine yurt yapılacak, dedik.
YÖK'ten şikayet ediyorlardı, kaldıralım diyorlardı. Buyurun gelin kaldıralım, dedik. Artık yok. Ele geçirdiler ya, çok memnunlar. YÖK aracılığıyla baskı kuruyorlar. Öyle rektörler atadılar ki adamların bilimden de dünyadan da özgürlükten de demokrasiden de haberleri yok. Merak ediyorum, o rektörler gençliklerini nasıl yaşadılar? Üniversite gençliğine (sakın ülke sorunlarını düşünme) diyen bir rektör olabilir mi? O rektör AKP'nin rektörüdür, ülkenin rektörü değil.''
Medyaya baskı uygulandığını ve medyanın artık ''halkın gözü, kulağı, sesi olmadığını'' belirten Kılıçdaroğlu, ''suya tirit haberler'' yapıldığını kaydetti.
CHP'de eleştirilecek bir şey olması durumunda manşet yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''CHP'de bir şey yoksa, nerede bir ölüm, damdan düşme haberi varsa onun haber yapıldığını'' söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Medya artık bu. Bu medya ile de bizim sorunumuz var. Medya ya adam gibi bir medya olacak, ülkenin sorunlarına eğilecek, bunları taşıyacak ya da kusura bakmasınlar bu medya ile bizim sorunumuz olur'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi ahlak yasa teklifi de verdiklerini, bunun da kabul görmediğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, yurttaşlardan umutsuz olmamalarını isteyerek, ''Biz bu ülke işgal altındayken bile umutsuz olmadık. Her yerde sesimizi çıkarmayı, mücadele etmeyi bileceğiz, tuttuğumuzu koparacağız, güçlü olmasını bileceğiz. Haklıysak, sonuna kadar direneceğiz. Bu ülkenin başında ister Recep Tayyip Erdoğan, ister onun bir başka versiyonu olsun, farketmez. Doğru bildiğimizi söyleyeceğiz, yetim hakkı yiyenlerinden hesap soracağız'' diye konuştu.
Grup toplantısında oturumu yöneten CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Kılıçdaroğlu'na kayınpederinin vefatı nedeniyle başsağlığı diledi.