-KILIÇDAROĞLU: HİÇ ENDİŞE ETMEYİN ESKİŞEHİR (A.A) - 23.01.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bundan sonra hep beraber ıslık çalacağız arkadaşlar. Hiç endişe etmeyin. Korkmayacağız. Halkın yürüyüşüne başladık. Halk için halkla beraber yürüyoruz. Her türlü baskıya rağmen yürüyoruz'' dedi. Kılıçdaroğlu, ADD ve ÇGD Eskişehir Şubeleri tarafından Anemon Otel'de düzenlenen Uğur Mumcu'yu anma etkinliğinde yaptığı konuşmada, medya patronlarının korkudan bir şey yapamadıklarını, yaptıklarında başlarına gelecekleri bildiklerini söyledi. Bugün bazı medya patronlarının binalarında devletin denetim elemanlarının olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Ellerinde sopa bekliyorlar. Bir şey yayınlarsa sopayı indirecekler. Şimdi siz buna basın özgürlüğü mü diyorsunuz? Brüksel'e gittiğimde bize AKP'nin ne kadar demokrat olduğunu anlatıyorlardı. Onlara şunu söyledim. Madem ki siz AKP'nin yaptığı anayasayı çok iyi buluyorsunuz, beğeniyorsunuz o zaman sizden bir isteğim var. Kendi ülkenizde uygulayın. Yasa tasarısı olarak hazırlayın, kendi parlamentonuza gönderin. Yazmaya ve göndermeye cesaret edin ben de Türkiye'de 'evet' diyeceğim. Yapabilirler mi? Yapamazlar. Ve onlara söyledim. AKP'nin demokrasisinden bahsediyorsunuz. Sizin ülkenizde hapiste 51 gazeteci var mı? Şimdi 59'a çıkmış. 'Basın özgürlüğü' diyoruz. Basının sesi de biziz arkadaşlar. Basın mensupları kusura bakmasınlar. Onlar konuşamıyorlar, yazamıyorlar, yazanları atıyorlar, üstünü çiziyorlar. Telefon ediyorlar. 'Bu haber niye çıktı burada?' Bir televizyon kanalına canlı yayına çıktığım zaman, arkadan 3-4 tane AKP'li bakanı, milletvekili, hepsini sıraya arka arkaya ip gibi diziyorlar. Neymiş, ben konuştum ya. Benden sonra AKP'nin tatmin edilmesi lazım. Başka türlü olmaz bu iş. Onun için halkın iktidarında söz veriyorum medya özgürlüğünü gerçekten getireceğim ve bütün medya çalışanlarının tamamına sendikal hak getireceğiz.'' -''AKP NE SÖYLÜYORSA BİLİN Kİ AKSİNİ YAPACAKTIR''- Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında hiç bir medya patronunun doğrudan ya da dolaylı yoldan kamu ihalesine giremeyeceğini belirterek, şöyle devam etti: ''Ama medya patronlarının bu ülkede özgürce haber yapmalarının, özgürce çalışmalarının önünü sonuna kadar açacağız, çünkü biz demokrasiye inanıyoruz. Çünkü biz insan haklarına inanıyoruz, çünkü biz ülkemizi seviyoruz, çünkü biz baskıyı değil, demokrasiyi getirmek için yola çıktık. Biz bir halk yürüyüşü başlattık, halk için yürüyoruz, halka gideceğiz. Her birimiz tek tek halk için halkın arasına gireceğiz. Tarlada oturup çalışacağız, yeraltında maden işçileriyle çalışacağız, yer üstündeki işçilerle de çalışacağız. Sanayicilerle, esnaf ve sanatkarlarla bir araya geleceğiz, bu toplumun bütün katmanlarını kucaklayacağız ve onlara diyeceğiz ki 'senin özgürlüğün için, senin para kazanman için, senin alın terinin değerini verebilmek için senin halkın iktidarına ihtiyacın var'. Halkı bunun için önemsiyoruz biz.'' Referandum sırasında Erzurum'a gittiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Otobüs kentin içinden geçerken çok az sayıda yurttaş el kaldırdı, bazıları ise kafalarıyla 'hoş geldin' dediler. Bu kez gittiğim de Erzurum'da da tablonun değiştiğini gördüm. Koca caddede insanlar yüreklice ve büyük bir çoğunlukta (Hoşgeldin CHP) diye ellerini kaldırdılar. Mutluyum. Neden mutluyum? Erzurumlular da artık biliyorlar ki AKP hükümetinden bunlara bir fayda yok. Bir bereket getirmedi. Esnaf yine perişan, Erzurum'da koca bir mahalleyi düşünün o mahallede otobüs durağı yok, çünkü o mahalleden AKP'ye oy çıkmıyor ve bunlar demokrasiden, insan haklarından söz ediyorlar. Bunlar kaynakların adil dağılımından söz ediyorlar. Bilin ve şundan kesin emin olun; AKP ne söylüyorsa bilin ki aksini yapacaktır. Demokrasi diyorsa demokrasiyi katledecektir. Halk diyorsa bilin ki halkın başına çorap örecektir. Özgürlükler diyorsa bilin ki özgürlükleri sınırlayacaktır. Hukuk diyor, hangi hukuk? Bilbordlarda okuyordunuz; üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü yazıyordu. Buyurun geldik üstünlerin hukukuna. Hangi hukukun üstünlüğü? Karar veriyorlar, 'şu yargıçlar tarafsızlığını yitirdi' diye. Yargı karar veriyor. O tarafsızlığını yitiren yargıçlar bulundukları yerlerden ayrılmıyorlar. Sanki mübarekler oraya zamkla yapıştırılmışlar. Onurlu bir yargıç, onurlu bir insan, tarafsızlığı tartışıldığı zaman o kürsüyü terk eder. Eğer o kürsüyü terk etmiyorsa, o yargıcın yargısı da tartışılır. Bunu ben değil, yargı söylüyor, yargı söylüyorsa o yargı kararına o yargıçların da uyması lazım. Aksi taktirde o yargıç tarafsızlığını kaybetmiştir. O yargıcın oradan ayrılması lazım. Yargıya saygı duyuyorsa kendi onuruna saygı duyuyorsa, o koltukta oturmaması lazım. '' -''BUNDAN SONRA HEP BERABER ISLIK ÇALACAĞIZ ARKADAŞLAR''- Kılıçdaroğlu, AK Parti demokrasisinde ıslık çalmanın suç olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Malı götürmek serbest, bu AKP demokrasisi. Yolsuzluk yapabilirsiniz. Arkanızda kapı gibi iktidar var hiçbir şey olmaz size ama siz ıslık mı çaldınız gel bakayım buraya. Nasıl ıslık çalarsın?. Bundan sonra hep beraber ıslık çalacağız arkadaşlar. Hiç endişe etmeyin. Korkmayacağız. Halkın yürüyüşüne başladık. Halk için halkla beraber yürüyoruz. Her türlü baskıya rağmen yürüyoruz. Telefonlarımız dinleniyor yürüyoruz, yürüyeceğiz. Her türlü baskı yapılıyor, direneceğiz ve yürüyeceğiz. Halkın iktidarını sağlamak için yürüyeceğiz. İkinci ulusal kurtuluş savaşını başlattık. İkinci ulusal kurtuluş savaşı hareketini halkla başlattık. Esnafıyla, işçisiyle, köylüsüyle, memuruyla, emekçisiyle sanayicisiyle yürüyeceğiz. Devletin bütün olanaklarını kullanıyorlar, kullansınlar. Ama halkımız gerçeği görecek. Halkımızın gerçeği görmesi için bu ülkenin bütün aydınlarına, yurtseverlerine görev düşüyor. Medya yazacak diye beklemeyim böyle bir lüksümüz yok. Her gittiğimiz yerde, halkın iktidarını halkın gücünü aktaracağız. Onlara yaşatılan bu zulmü anlatacağız. Bunu söyleyeceğiz.'' -''BİZ YOKSULU TEŞHİR ETMEYECEĞİZ''- Yoksulun derdine de CHP'nin çare olacağını anlatan Kılıçdaroğlu, ''İnançların nasıl sömürüldüğünü onlara anlatacağız. Biz yoksulluk sigortası ve aile sigortası getireceğiz. 'Yoksulluğu tarihe gömeceğiz' deyince AKP, 'vay efendim siz o kadar parayı nereden bulacaksınız' diyor. Nereden bu kaynak? '200 katrilyondan bahsediyor' diyorlar'' dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''200 katrilyon lafını duyunca ben anladım ki bu Başbakan ne ekonomiden ne rakamdan ne maliyeden hiç bir şeyden anlamıyor. Onun görevi milletin gözünü korkutmak. Halkın iktidarında yoksulluğu tarihe gömeceğiz ve bu ülkenin yoksul kadınlarına hane başına en az 600 lira aile sigortasından para ödeyeceğiz. Hiç endişe etmesin Recep Bey, milletin yoksulluğunu arttırdın sen. Artan yoksul sayısı TÜİK'in rakamı bir yılda 818 bin kişi, toplam yoksul sayımız 12 milyon 715 bin kişiye çıktı. Şu AKP'ye bakın, çağ atlattığı Türkiye'ye bakın. Gelişen Türkiye'ye bakın, yoksul sayısı artmış, adamın söylediği türküye bakın. Çünkü bunlar yoksulluktan geldiler, yoksulları ezerek zenginleştiler. Bunların özelliği o. Bunlarda insan hakları kavramı gelişmemiş, bunlarda insan sevgisi yok. Bunlarda insan saygısı yok. Bunlarda inançlara da saygı yok. Çünkü bizim inancımıza göre, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Biz yoksulu teşhir etmeyeceğiz, biz bunu söylüyoruz. Bir de bunlar Müslüman geçiniyorlar. Halk için çalışmak kutsal bir görevdir. Halkı aydınlatmak kutsal bir görevdir. Çünkü biz topluma hizmet ediyoruz kendimize değil. Biz halkın rantına değil, sorunlarına talibiz. Biz zenginleşmek için siyaset yapmıyoruz. Yeri gelirse yaşamımızı feda edip, halkın zenginleşmesi için çaba harcayacağız. İdealimiz budur. Söylemimiz de budur. Onun için yola çıktık. Gelin hep birlikte halkın yürüyüşünde bize destek verin. Güç verin, sevgi verin, güzellik verin, Türkiye'yi aydınlığa çıkartalım. Uğur Mumcu'nun kalemi yerde o kalemi kaldırmak, almak doğruları yazmak her yurtseverin görevidir. O göreve bütün yurttaşlarımızı bütün halkımızı davet ediyoruz. Gelin kalemi yerden alalım ulusal kurtuluş tarihini yeniden yazalım, yeni bir sayfa açalım. Özgürlük için, barış için, kardeşlik için, devrim için yapalım.'' -ÇGD ÖDÜLLERİ- Etkinlikte, ÇGD'nin ödül töreni de düzenlendi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yılın siyasetçisi ödülünü aldı. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na yılın hukukçusu ödülü, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal'a demokrasi ödülü, Gazeteci Mustafa Balbay'a jüri özel ödülü, milli voleybolcu Neslihan Darnel'e yılın sporcusu, Eskişehirspor Kaptanı Sezgin Coşkun'a yılın centilmen sporcu ödülü, gazeteci Şaban Bağcı'ya yılın kültür ödülü, Özlem Boyacı ve Arif Pişkin'e yılın tiyatrocusu, Gürleyik köylülerine yılın çevre ödülü, Güler Aykal'a yılın sanatçısı ödülü verildi. Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası'nın da konser verdiği etkinliğe CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Süheyil Batum, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay ile çok sayıda davetli katıldı. Juri özel ödülüne layık görülen gazeteci Mustafa Balbay'ın ödülünü Eskişehir merkez Tepebaşı ilçe Belediye Başkanı Ahmet Ataç aldı. ÇGD Genel Başkanı Abakay, Balbay'ın gönderdiği mektubu okudu. Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası 'da konser verdi.