Gündem

Kılıçdaroğlu: Eren Yıldırım, Erdoğan'ın talimatıyla hapse atıldı; tutuklanmasını isteyen savcı savcı değil, tutuklayan hakim hakim değil

''Biz üç beş kişinin bağırmasına pabuç bırakacak parti değiliz''

20 Mayıs 2020 22:30

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım'ın serbest bırakılmasının ardından yeniden tutuklanmasına ilişkin, "Erdoğan’ın talimatıyla hapse atıldı. Onun tutuklanmasını isteyen savcı savcı değil, tutuklayan hakim hakim değil" yorumunu yaparak, ''Biz üç beş kişinin bağırmasına pabuç bırakacak parti değiliz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Tele-1 TV'de “18 Dakika Özel” programı canlı yayınında, Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın sorularını yanıtladı. 

Kılıçdaroğlu, Vefa Sosyal Destek Grubu ekipleriyle yaşadığı tartışma sonrasında gözaltına alınıp serbest bırakılan Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım'ın AKP’lilerin hedef göstermesi ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep  Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının ardından tutuklanmasına ilişkin konuştu. 

"Bizi sokağa davet ediyorlar"

Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı'nın haksız yere tutuklanması kamuoyu vicdanını sızlatmıştır diyen Kılıçdaroğlu, ''Gerginlik yaratmak istiyorlar. CHP'nin bütün gençleri sokağa çıkacak hesabını soracak... Hayır Merdan Bey. Ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Bizi sokağa davet ediyorlar. Yok silahlar hazır, 50 kişi listede... Bizim dokumuzda Kuva-yi Milliye ruhu vardır. Biz üç beş kişinin bağırmasına pabuç bırakacak parti değiliz'' dedi.

"Erdoğan’ın talimatıyla hapse atıldı"

Kılıçdaroğlu, serbest bırakılmasının ardından tutuklanan Eren Yıldırım hakkında "Erdoğan’ın talimatıyla hapse atıldı. Onun tutuklanmasını isteyen savcı savcı değil, tutuklayan hakim hakim değil" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, Yıldırım’ın tutuklanmasına neden olan olayın güvenlik kamera kayıtlarının verilmediğine de dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'talimatıyla' Yıldırım’ın tutuklanmasından kaymakam, vali, hakim ve savcının sorumlu olduğunu" ekledi. Mustafa Kemal Atatürk’ün savcılara gönderdiği genelgeyi hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün savcıların demokrasinin ne olduğunu anlaması için o genelgeyi okuması gerektiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, ''Biz baskıcı devletten değil sosyal devletten yanayız. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum. Erdoğan şunu söylemiş bunu söylemiş. Vız gelir tırıs gider'' ifadelerini kullandı.

"Erdoğan tuzak kurmaya devam ediyor"

Kılıçdaroğlu, CHP’nin "terör örgütleriyle yan yana gösterilmek istenmesini" ise şöyle yorumladı:

“Terör sorununun çözülmemesi siyasetçilerden kaynaklı. Sorunu vatandaşın oy verip iktidar yaptığı siyasi otorite çözecek. Biz ne yapıyoruz, güvenlik güçlerimiz terörle mücadele ediyorsa destek veriyoruz. Şimdi Erdoğan CHP’yi bir anlamda nasıl suçlayabilirim diye özel arayış içinde. Artık Erdoğan’ın söylediklerine bu millet inanmıyor. Erdoğan’ın yerel seçimlerde Osman Öcalan’ı bulması ve devletin televizyonunda konuşturması, İmralı’dan gelen mesajı yayınlaması. Millet kimin ne olduğunu biliyor. Kişinin yaşam tarzı ne olursa olsun, ben onun kimliğiyle değil işsiz, özgür olup olmadığıyla ilgilenirim. Ben Allah’la kul arasına girecek değilim. Biz Erdoğan’ın kurduğu tuzaklara düşmüyoruz ama o tuzak kurmaya aklı sıra devam ediyor.” 

Ne olmuştu?

Adana'da, Yüreğir Kaymakamlığı'na bağlı Vefa Sosyal Destek Grubu ekiplerine kimlik sorduğu için yaşanan tartışma sonucu ailesiyle gözaltına alınıp, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım, Erdoğan'ın "PKK" benzetmesi üzerine tutuklandı.

Adana 2. Sulh Ceza Mahkemesi çıkarılan Yıldırım, savunmasında olay sırasında kendisinin darp edildiğini ve tartıştığı kişinin kaymakam olduğunu bilmediğini söyleyerek, "Darp öncesinde silahını çekti, mermiyi silahının ağzına verdi. Silahı kardeşimin karnına doğrulttu. Daha sonra ben ne yapıyorsun diye sorduğumda silahı havaya kaldırdı. Ben kaymakamım dedi. O olay yaşandıktan sonra ben kendim 155'i aradım. Polisler geldi" dedi.

Mahkeme "Görevi yaptırmamak için direnme" suçundan Yıldırım hakkında tutuklama kararı verirken, Yıldırım'ın "Aramızda itiş kakış oldu" ifadesini ise tevili ikrar olarak değerlendirdi. Mahkeme kararında Yıldırım'ın koronavirüs salgını sırasında yardımları engellemeye çalıştığını ileri sürerek, "Şüphelinin Yüreğir Kaymakamı ve Kaymakam korumasının üzerine yürüdüğüne dair tanık beyanı dikkate alındığında şüpheli hakkında kuvvetli suç şüphesini varlığını gösteren somut delillerin bulunması…" ifadelerine yer verdi ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağına hükmetti.

TIKLAYIN - Erdoğan: PKK’nın uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıyı, CHP’liler hakaret ve yumrukla yaptı

TIKLAYIN - Erdoğan'ın hedef gösterdiği CHP Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım tutuklandı

"Deva ya da Gelecek Partisi için kumpas kurulursa biz kurulan kumpası bozacağız"

Bütün siyasi partilerin TBMM'de temsil edilmesini istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, yüzde 1 oy alan parti genel başkanının bile TBMM'de olması gerektiğine vurgu yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu, bunun için gerekirse TBMM'de "Türkiye milletvekilliği" diye ayrı bir bölüm açılabileceğini, yüzde 1 oy alana 1, yüzde 2 oy alana 2 milletvekili verilebileceği önerisinde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Erdoğan darbe hukukunun arkasına sığındığı için ve darbecilerin getirdiği yasaları ek yasalarla tahkim ettiği için yeni bir siyasi partinin Parlamento'ya gelmesini istemiyor. İYİ Parti için de kumpas kurdular, seçimlere girmemesi için altyapı oluşturdular ama biz onu kırdık. Şimdi büyük bir ihtimalle Deva ya da Gelecek Partisi için böyle bir kumpas kurulursa biz demokrasiye kurulan kumpası bozmakla görevliyiz. Bunu vicdani, ahlaki ve bir demokrasi görevi olarak kabul ediyoruz. O partilerin tamamı bizim rakibimiz ama demokrasilerde rekabet ahlaki kurallar içinde, eşit kurallar olmalı. Bir iktidar partisi, muhalefet partilerine, seçime girecek bir partiye kumpas kurup, 'Onu acaba demokrasinin, siyasetin dışına nasıl atabilirim.' arayışına giriyorsa korkudan giriyordur. Biz 'Milletvekili vereceğiz, şunu yapacağız, bunu yapacağız' diye bir taahhütte bulunmadık. Böyle bir şey doğru da değil zaten. Ben Gelecek Partisinin Genel Başkanıyla da Deva Partisinin Genel Başkanıyla da bu konuları hiç konuşmadım. Sadece sorular üzerine yanıt verdim. Eğer demokrasiye karşı böyle bir kumpas kurulursa bu kumpası çözmek bizim görevimizdir. Bu aynı şekilde İYİ Parti'nin de Saadet Partisinin de Demokrat Partinin de görevidir. Eğer bir siyasal parti halkın oyuna başvurmak istiyorsa en büyük hakem halksa seçmense bırakın seçmen kimi tercih ediyorsa etsin. Bundan niye korkuyorsunuz? Çünkü iktidardan gideceklerini biliyorlar. Millet İttifakı olarak bunları göndereceğiz."