CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kendisi hakkında söylediği "Bölücü terör örgütü üyelerini ziyaret ediyor" sözleriyle ilgili tazminat davası açtığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "DHPC'lileri hastanede biz ziyaret etmişiz. Ben hayatımda yalan duydum da bu kadar kuyruklusunu ilk defa duyuyorum. Pes yani, bir de "Ben dinledim" diyor, hakkında tazminat davası açtım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz" diye konuştu.
İşte Kılıçdaroğlu'nun makaslanan tartışma yaratan sözleri
"Hiçbir ayrım yapmadık"
Kılıçdaroğlu'nun makaslanan tartışma yaratan sözleri:
"Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C’liye de, kader mahkûmlarına da, İslami kesimden kendisini tanımlayan hapiste yatan, sağlığı zor olan insanlara da gittik. Hiçbir ayrım yapmadık"
"Kanı bozukların hiçbiri bu milletin
asaletini asla gölgeleyemez"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'daki muhtarlarla iftar programı öncesinde konuşmuş ve Kılıçdaroğlu hakkında, "Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş, yaralıymış" demişti.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"Ben kanı bozuk derken, biyolojik bir kanı bozukluktan, ırkçılıktan asla söz etmiyorum. Bizim kültürümüzde ifade karakterle ilgili bir göndermedir. Bu ülkeye silah çeken teröristin biyolojik olarak hangi milletten olduğunun ne önemi var, bizim gözümüzde onun kanı bozuktur. Bir siyasi partinin başındaki, ki bu siyasi parti ana muhalefet partisidir. 'Biz yeri geliyor hastanelerdeki PKK'lıları ziyaret ettik' diyor. Şu ifadeye bak ya, ne kadar da rahatlıkla bunu söylüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş, yaralıymış. Ben milletin idaresine bunları havale ediyorum. Benim mehmedimi şehit edenleri, benim polisimi şehit edenleri kalkıp da onlarla hastanede ziyaret ederek hasbıhal etmek kusura bakmasınlar bu milletin değerleriyle bir defa uyuşmaz. Siz böyle yaparsanız işte Almanya'da kendi ülkesini soykırımla itham eden adam kanı bozuk değil de nedir? Toplumumuz içinden çıkacak olan kanı bozukların hiçbiri bu milletin asaletini asla gölgeleyemez"
"Tasvip etmek mümkün değil ama,
siyasetçi de konuşacağını gayet iyi bilmeli"
Erdoğan, Muhammed Ali’nin cenaze töreni için gittiği ABD dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Aralarında Hürriyet'ten Mehmet Arslan'ın da bulunduğu gazetecilerin soruları ve Erdoğan’ın yanıtları özetle şöyle:
Türkiye’de bazı siyasi partilerin terör örgütleriyle aleni yakın görüntü vermesi bir Cumhurbaşkanı olarak sizi rahatsız ediyordur sanıyorum?
"Rahatsız etmemesi mümkün değil. Fakat bu zat biliyorsunuz bu safhaya gelmeden önce de, benzer açıklamaları yapmak suretiyle, terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partiyle adeta eş hareket eder duruma girmişti. Eş hareket eder duruma girmesinden sonra, birçok yerde bazı eylemlerin olması bana göre bir başlangıç değil, bir sonuçtur, bir neticedir. Fatih’teki olay, bana gelen bilgilere göre, şehitlerimizin oradaki yakınlarının tavrı. Tabii ki gönlümüz böyle bir şeyi her halükârda arzu etmez, istemez. Keşke öyle bir şey olmamış olsaydı. Keşke yani orada böyle bir boş kovanın konması yaşanmasaydı. Yapılanı tasvip etmek mümkün değil. Fakat tabii ki siyasetçi de, nerede ne konuşacağını gayet iyi bilmeli. Tahrikler tepkiye yol açabilir. Etki-tepki meselesi var. Yani siz, hele hele böyle şehitlerimizin arka arkaya geldiği bir dönemde, toplumun hassasiyetlerini göz ardı ederseniz, bu toplum size tepki verir. Toplumu tahrik etmemek lazım. Siyasilere düşen de budur. Fakat orada, bir gün önce yapılan açıklamalar, şehit yakınlarını tahrik etmiş olmalı.
"Cezaevinde ziyaret' provoke edildi"
Televizyondaki açıklamaları ben de dinledim. ‘Biz PKK’lı mahkûmları da ziyaret ederiz,DHKP-C’li mahkûmları da ziyaret ederiz’den kastedilenin, cezaevleri ile ilgili insan hakları komisyonu üyelerinin ziyareti olduğu iyi belirtilse, ifade yumuşatılmış olurdu. Ama parti olarak ziyaret ederiz ifadesini kullandığınız zaman olay tamamen provoke edildi. İfade provoke edildi. Mesela yardımcısı onu çeviriyor. Yani bu, o gece o yayını yapan TV’de de dinlendi. Daha sonra diğer TV’ler de aynen alıntı yapmak suretiyle bunu yayınlamış oldular. Burada, ana muhalefette istikametini kaybeden bir siyaset anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu, tabii ki iyi bir gelişme değil. Temenni ederim ki toparlanırlar.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz"
Grup toplantısında konuşan Kılçdaroğlu'nun konuyla ilgili açıklamaları şöyle:
"Değerli arkadaşlarım, kurşunu atan kişi Binali Yıldırım'ın hemen arkasında, kurşunu atan kişi o kadar kişiliksiz bir insan ki fotomontaj diyor. Ya Başbakan yalanlamıyor ki neyi savunuyorsun. Kurşunu atıyorsan adam gibi arkasında duracaksın. Duramıyorsun, yüreğin yetmiyor senin. Onun arkasından bağırıyor "Kılıçdaroğlu dışarı" diye. O kişi Binali Yıldırım'ın arkasında "Binali Yıldırım dışarı" deseydi ne olurdu?
"Cami cemaatine şükranlarımı sunuyorum. Çünkü cenaze namazının ne olduğunu biz de biliyoruz onlar da biliyorlar. Şehidi istismar edip, namazı istismar edip bize saldıranlar bu iktidarın çakallarıdır ve biz onlara pabuç bırakmayacağız.
"Değerli arkadaşlarım, bugün açıklama yapmış Binali Bey, Kılıçdaroğlu'nun güvenliğini sağlayacağız. İster sağla ister sağlama kardeşim! Biz kendi güvenliğimizi sağlayacağız. Birileri cami avlularını bir partinin arka bahçesine dönüştürmek istiyor. Bütün samimi dindarlara seslenmek istiyorum. Kendi vicdanınızda bunu tartın. Namaza giden insanlara bunlar yapılır mı? Şehide saygısızlık değil mi bu? Kurana saygısızlık değil mi bu? Kim oluyor bunlar ve kim bunları koruyor? Böyle bir yapı Türkiye için felaket bir yapı.
"Bu yönetim Türkiye'yi iç kavgaya götürür. Biz olabildiğince dürüst davranıyoruz, yanlış yapanı uyarıyoruz. Bizim üzerimize mermiyle gelecekler, silahla gelecekler, tankla topla gelecekler. Gelmezlerse namertler! Kaçak sarayda oturan zat demiş ki Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla provake edildi. DHPC'lileri hastanede biz ziyaret etmişiz. Ben hayatımda yalan duydum da bu kadar kuyruklusunu ilk defa duyuyorum. Pes yani, bir de "Ben dinledim" diyor, hakkında tazminat davası açtım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz. Ya sen iftardasın ya, nasıl yalan söylüyorsun. Zaten bizi rezil ediyorsun, biz alıştık dünyada da rezil ediyorsunuz. Muhammed Ali'nin cenaze töreninde yapılan doğru mudur arkadaş ya? Türkiye'yi küçük düşürmeye kimin ne hakkı var?