Kılıçdaroğlu bu açıklamaları Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila'ya yaptı. Bila'nın bugünkü (7 Ekim 2011) yazısı şöyle:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika’dan dönerken, CHP’li belediyelerin yabancı vakıflardan aldıkları paraları PKK’ya aktardıkları yönündeki iddiasını sürdürdü.
Erdoğan’ın bu konudaki sözleri şöyle:
“Kim, hangi kuruluştan nasıl bir kredi almış, hangi vakıftan ne almış? Bunlar bellidir. Ana muhalefet partisinin genel başkanı da belediyelerini arasın. Siz nereden ne aldınız ne almadınız soruştursun. Bu ortaya çıkacaktır. Bu kurum ve kuruluşlar aynı zamanda istikamet belirliyorlar. Bunu hangi müteahhit firmaya vereceksin, ondan sonra bu işin muvazaa kısmı başlıyor. CHP kendisine çeki-düzen versin. Gidişleri iyi değil.”
'Açıkça çık, açıkla'
Başbakan Erdoğan’ın bu değerlendirmesini dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sordum. Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
“Bizim kendimize çeki-düzen vermeyi gerektirecek bir sıkıntımız yok. Ama Başbakan Erdoğan’ın bir sıkıntısı var. O sıkıntı da bizim beklediğimiz cevabı verememiş olmasıdır. Alman vakıflarından alınan paraları CHP’li belediyelerin PKK’ya aktardığını iddia ediyor. Bu ağır ve ciddi bir suçlamadır. Ben de kendisine şu çağrıyı yapıyorum: Bu hangi belediye ise açıkça çık, açıkla!”
'Başbakan çam devirdi'
Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın bu iddiasıyla bir çam devirdiğini öne sürerek şöyle devam etti:
“Başbakan Erdoğan’ın sıkıntısının asıl nedeni söylediğinin doğru olmamasıdır. Bir çam devirdi. Şimdi bunu kapatmaya çalışıyor. Bunu kapatmak için de yine CHP’ye saldırıyor. Böyle bir üslup bir Başbakan’a yakışmıyor. Böyle bir suçlama da bir Başbakan’a yakışmıyor.”
Kılıçdaroğlu, “Başbakan ve hükümetin görevinin bu tür iddiaları ortaya atıp kenara çekilmek değil, hangi belediyelerse onları denetlemek, suçu ve sorumluları ortaya çıkarmaktır” dedi ve şu çağrıyı yaptı:
“Sen Başbakan’sın. Ortada bur suç varsa onu soruşturmak senin görevin. Görevini ihmal ediyorsun. Belediyeleri, İçişleri Bakanlığı denetler. Hemen denetlesinler. Hazine denetler, hemen denetlesinler. Ortaya çıkarsınlar. Savcıları göreve çağırıyorum. Başbakan’dan ek bilgi alsınlar ve hemen soruşturma açsınlar. Bu görevleridir.”
'Benimle ne konuşacak?'
Kılıçdaroğlu’na, Başbakan Erdoğan’ın “eğer isterse kendisiyle görüşürüm ve bilgi veririm” dediğini anımsatarak, böyle bir talebi olup olmadığını sordum. Şu yanıtı verdi:
“Bana ne söyleyecek ki? PKK’ya nasıl para aktarıldığını mı anlatacak? Eğer böyle bir şey varsa zaten çoktan harekete geçmiş olması gerekir. Denetim kurumlarını harekete geçirip, savcılığa bilgi vermesi gerekirken, benimle görüşmeden bahsetmesi, beni suça ortak etme girişimidir. Eğer bir suç varsa benimle görüşmesine gerek yok, hemen harekete geçsin, görevini yapsın.”
CHP liderine Erdoğan’ın, “Ana muhalefet lideri de belediyelerini arasın, araştırsın” yönündeki sözlerini sorduğumda da şu yanıtı verdi:
“Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın Bey, yerel yönetimlerden sorumludur. Gökhan Bey araştırdı. Biz de öyle vakıf fonlarından kaynak kullanan belediye yok. Bir tek Antalya Belediyesi’nin başvurusu var o da Hazine’de 2 yıldır bekliyor.”
'Üç madde değişmez'
Kılıçdaroğlu, belediyelerin, hükümetin ve Hazine’nin izni olmadan kredi almalarına imkân olmadığını da belirterek şöyle konuştu:
“Bir belediye kendi başına kredi alamaz. Vakıf fonundan yararlanamaz. Bunun için hükümetin, Hazine’nin onayı gerekiyor. Dolayısıyla hükümetin bilgisi dışında bir kredi kullanımı söz konusu olamaz. Birçok AKP’li belediye de bu tür fon kullanmış. Eğer hibe koşulları uygunsa, hibe kullanmış. Bu bilgilerin hepsi kendilerinde mevcut. İddia ettikleri gibi kredi alıp PKK’ya para aktaran belediye varsa, çıkar açıklarlar ve hukuki olarak da gereğini yaparlar.”
'İdeolojisiz devlet olmaz'
Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmaları konusundaki sorularımı da şöyle yanıtladı:
“Bu hafta sonu Abant’ta bir toplantı yapacağız. Anayasa konusunu masaya yatıracağız. Anayasa’nın ilk üç maddesi değişmez. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini belirleyen maddelerdir. Bu maddelerin değiştirilmesini düşünmediğimizi daha önce açıklamıştım, düşüncemizde bir değişiklik yok.”
Kılıçdaroğlu’na, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yeni anayasanın hiçbir ideolojinin damgasını taşımaması gerektiği yönündeki sözleriyle ilgili görüşünü de sordum. Şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii Sayın Cumhurbaşkanı’nın Meclis’te yaptığı konuşmaya orada yanıt verme imkânı yok. Böyle bir usul yok. Dinleyip çıkıyorsunuz. İdeolojisiz devlet olmaz. Açıp Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktım, ideolojiyi gayet güzel tanımlıyor ve örnek de veriyor. Ben Sayın Gül’ün ideolojisiz anayasa derken Atatürk ilke ve devrimlerini, cumhuriyetin temel niteliklerini kastettiği sonucunu çıkarmadım. Öyle anlamadım. Öyle anlayıp eleştirenler de oldu. Sayın Cumhurbaşkanı belki başka fikirleri kastetmiştir.”
'Eşzamanlı düzenleme'
Kılıçdaroğlu, anayasa çalışmalarıyla eşzamanlı olarak başka yasa düzenlemeleri yapılmasını da istediklerini kaydetti ve şöyle konuştu:
“Anayasa çalışmalarıyla paralel yürütülmesini istediğimiz düzenlemeler var. Yüzde 10 barajının kaldırılması, Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi, tutuklu milletvekilleri sorununun aşılması, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gibi. Bu çalışmaların eşzamanlı yürütülmesini istiyoruz ve ısrarlıyız. Anayasa’nın 90. maddesi var ve uygulanmıyor. Siz daha mevcut anayasa hükmünü uygulamıyorsunuz ama yeni bir anayasa yapmaktan söz ediyorsun. Bunları gündeme getireceğiz.”