Politika

KILIÇDAROĞLU: DEMİREL'İN TIRNAĞI OLAMAZSIN" ANKARA (A.A)

15 Mayıs 2011 03:16
-KILIÇDAROĞLU: DEMİREL'İN TIRNAĞI OLAMAZSIN" ANKARA (A.A) - 14.05.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Süleyman Demirel eleştirisine ilişkin "Sen kim Ecevit kim. Ecevit'in tırnağı bile olamazsın. Aynı şeyi Süleyman Demirel için de söyleyebilirim. Sen kim, Süleyman Demirel kim. Süleyman Demirel'in tırnağı bile olamazsın" dedi. Kılıçdaroğlu, ART canlı yayınında gazeteci Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtlarken, siyaset meydanlarındaki gerginliğin Başbakan Erdoğan'ın üslubundan kaynaklandığını savundu.  Erdoğan'ın, Lüleburgaz'da yaptığı konuşmada, "listeye konulmayan bakan ve milletvekillerinin adlarının yolsuzluğa bulaştığını söylediğini" öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bu çok vahim ve ilginç bir şey. Ben de bugün çağrı yaptım, 'o bakanların da ismini ver' diye, çıkıp açıklama yapsınlar. O bakanlar çıkmalılar, 'hayır böyle bir şeyle bizim ilgimiz yok' demeliler. Eğer herhangi bir açıklama yapmazlarsa demek ki bir yolsuzluğa bulaştılar.  O zaman bizim şu hakkımız var. Yolsuzluğu örtmek mi, yolsuzluğu yargıya taşımak mı dürüst insanın görevi? 'Yolsuzluğu örtelim, yapanın yanına kar kalsın, ondan bir şey olmaz, fakir fukaranın yetimin hakkı yensin' diyorlarsa mesele yok. Ama hayır bu ülkede hukuk, hukukun üstünlüğü var. Yolsuzluk yapmak ciddi bir suçtur. O zaman onu yargıya taşımalıyız. Taşıyacak kişi de Başbakan'dır. Çıksın taşısın bakalım. Yani baltayı taşa vurdu."  "AK Parti'den aday gösterilmeyen bakan ve milletvekillerinin sessiz kalıp, herhangi bir eleştiride bulunmadığı" değerlendirmesine ilişkin Kılıçdaroğlu, CHP'deki farklı tabloyu, "partisinde demokrasi olmasıyla" açıkladı. "AKP bir rant partisi" diyen Kılıçdaroğlu, listeye giremeyenlerin "başka görevlere gelebiliriz" şeklinde düşünmesinin sessizliği besleyen unsurlardan biri olduğunu söyledi. SSK Genel Müdürlüğü dönemine ilişkin iddialara da yanıt veren Kılıçdaroğlu, kurumdaki en uzun genel müdürlüğü, merkezi sınavla ilk kez personel alımını kendisinin yaptığını ifade etti.  Çok bakanla çalıştığını, iki bakan hariç tüm bakanlarla kavga ettiğini, bütün bakanların kendisini görevden almak istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Her bakana karşı direndim. Çünkü doğrusu neyse ben onu yapacaktım, onu yaptım ben de zaten. O nedenle, daha önceki hükümetlerde geldiler, bütün dosyalarımı incelediler. Görevden alınma gerekçemle ilgili olarak pek çok dosyayı Danıştay'a gönderdiler. Çok şükür verilmeyecek hesabımız yok. Hepsini ben Danıştay'da kazandım. Aleyhimde yayın yapan gazeteleri mahkemeye verdim. Hatta bir gazetenin ismine bile haciz koydurdum. Logosu bana ait, şu anda Patent Enstitüsünde. Bu davaların hepsini kazandım. Başbakan benim bütün geçmişi araştırıyor. Her halde polise, istihbarat örgütüne, denetim elemanlarına vesaire hepsine araştırtıyor, 'ne bulabilirim' diye. Ne bulacaksın ki? Bir şey yok ki bulacağın. Çünkü benim dönemim Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Bakanlık Teftiş Kurulu tarafından hep incelenmiştir. Çok şükür hiçbir şey yoktur."  Kılıçdaroğlu, genel müdürlük döneminde yolsuzluklar olduğunu ama her yolsuzluğun soruşturulduğunu ve hesabının sorulduğunu belirtti. Kayseri Büyükşehir Belediyesine yönelik iddiaları anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu kadar rüşvet toplayan bir insana sahip çıkan bir Başbakan'ın dünyada örneği yoktur. Sadece bizde var. Nasıl ararsınız imzası var mıdır, yok mudur. Zaten kişi inkar etmiyor, 'bu defter bana aittir' diyor. Eğer çok şüphen varsa gönderirsiniz laboratuvara ona ait olup olmadığı zaten çıkar ortaya. Adam inkar etmediğine göre senin soruşturmaya, araştırmaya yetkin var, yapmak zorundasın. Yapmazsan o yolsuzluğun bir parçasısın. Tayyip Erdoğan, büyük yolsuzlukların parçasıdır artık" dedi. Saygı Öztürk'ün partiye yönelik suçlamalar ve "CHP çetelerle işbirliği yapıyor' şeklindeki ifadelerin rahatsız edip etmediğini sorduğu Kılıçdaroğlu, "Rahatsız etmez olur mu? Rahatsız ediyor. Biz istiyoruz ki mahkemelerde hesaplaşmak yerine milletin önünde hesaplaşalım. Gelsin karşıma çıksın, bana 'çetelerle' desin, ben onun ne anlama geldiğini ona güzel güzel anlatırım. Ama çıkmıyor. Hakaret ediyor, bir de dönüp siz bana hakaret ediyorsunuz. Biz hiçbir zaman ona 'çete' demedik" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, en ağır sözcükleri Başbakan Erdoğan'ın kullandığını iddia ederek, kendisinin söylediği en sert ifadenin ise "Recep Bey" olduğunu, bir de yeri ve zamanı geldiğinde "12 Eylül ürünü bir parti" ifadesini kullandığını söyledi. -BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN DEMİREL ELEŞTİRİSİ- Öztürk, Başbakan Erdoğan'ın, açıklamalarında bir "milli şeften" bahsettiğini ve CHP'nin ondan medet umduğunu söylediğini, bahsedilen kişinin de Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduğunu söyledi. Bu yöndeki açıklamaları nasıl karşıladığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hiç umurumda değil, ne derse desin" dedi. Hiçbir zaman siyaseti bırakmış bir politikacının aleyhinde konuşmadığını belirten Kılıçdaroğlu, herkesi saygıyla andığını, anmaya da devam edeciğini kaydetti. "Bu ülkede taş taş üstüne koyan herkese saygı duymamız lazım, politikacılar olarak saygı duymamız lazım" diyen Kılıçdaroğlu, politikanın dışına çıkanları, sıcak siyasetin içinde konuşmanın doğru olmadığına inandığını belirtti. Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit için de konuşulduğunu dile getirerek, "Sen kim Ecevit kim. Ecevit'in tırnağı bile olamazsın. Aynı şeyi Süleyman Demirel için de söyleyebilirim. Sen kim, Süleyman Demirel kim. Süleyman Demirel'in tırnağı bile olamazsın" diye konuştu. Saygı Öztürk'ün, "Kaset siyaseti yapılmaya başlandı. Bu ne olacak. Nereye kadar gidecek?" şeklindeki sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Yasa dışı elde edilen ürünlerin siyasette kullanılması ahlaksızlıktır" yanıtı verdi. -AKRABALARINI İŞE ALDIĞI İDDİASI- Öztürk'ün "Sizinle ilgili müfettişlere yaptırdığı araştırmanın sonuçlarını... Ne yazıyor sizinle ilgili?" şeklindeki sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Bir şey bulunamadı" karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, genel müdürlük yaptığı on yıllık dönemin incelendiğini belirterek, o dönemlerin daha önce de incelendiğini söyledi. KİT Komisyonuna bütün ihale dosyalarının birer fotokopisini gönderdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, KİT Komisyonunun "her şey gayet güzel, sağlıklı yürümüştür" diye kararı bulunduğunu da kaydetti. Kılıçdaroğlu, soyadı kendisiyle aynı olan kaç kişinin SSK'ya alındığı yönündeki soruya da şu yanıtı verdi: "Ben kuruma genel müdür olmadan önce de benim akrabalarım vardı çalışan. Ben kuruma genel müdür olduktan sonra da akrabalarım vardı çalışan. Ama hiç kimse bana şunu söyleyemez, 'Senin şu akraban şef oldu, şube müdürü oldu, daire başkanı oldu, genel müdür yardımcısı oldu, başhekim oldu, başhekim yardımcısı oldu, klinik şefi oldu, klinik şef yardımcısı oldu' hiç kimse bunu diyemeyiz. Benim var olan akrabalarım da bu tutumum nedeniyle mağdur oldular. Hiçbir akrabama ne özel bir torpil yaptım ne özel bir şey yaptım. Verilmeyecek hesabım yoktur. O nedenle çok açık, net Başbakan'ı tartışmaya çağırıyorum." "Soyadınızda bir değişiklik mi oldu?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Benim soyadım ben çocukken rahmetli babam Karabulut olan soyadımızı değiştirmiş. Kılıçdaroğlu yapmış. Ben çocuğum, doğal olarak benim de soyadım değişir. Sanki ben genel müdür olduktan sonra soyadımı değiştirmişim gibi bir imaj yaratıyorlar. Biz daha çocuktuk. Rahmetli babam soyadını değiştirmiş. Karabulut soyadı çok yaygın olduğu için" dedi.