MHP lideri Devlet Bahçeli'nin seçim barajı düşürülmeli çağrısına HDP'den yanıt geldi. HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, "Biz demokrasiyi sadece kendimiz için değil halklarımız için, ezilenler için istiyoruz. Bundan MHP de yararlanırsa yararlansın. Kim yararlanırsa yararlansın barajlar yıkılsın" dedi. Kemalbay, HDP'nin oy oranını baraj üstünde olduğunu kaydetti.
HDP Kadın Meclisi'nin Diyarbakır'da düzenlediği mitingte konuşan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin seçim barajı düşürülmesi çarısını desteklediklerini açıkladı. Kemalbay, "Biz demokrasiyi sadece kendimiz için değil halklarımız için, ezilenler için istiyoruz. Bundan MHP de yararlanırsa yararlansın. Kim yararlanırsa yararlansın barajlar yıkılsın" diye konuştu.
"4 Kasım seçilmiş siyasilere karşı bir darbeydi"
Kemalbay konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
4 Kasım seçilmiş siyasilere karşı bir darbeydi. “Neden böyle bir darbe yapıldı” sorusu sorulduğunda, Türkiye egemenlerinin, Erdoğan - Bahçeli ittifakının, Erdoğan rejiminin Kürt düşmanlığı üzerine kurulmuş bu ittifakın sizlerin iradesine yaptığı saldırıyı görüyoruz. Bu ülkenin egemenleri aslında bu savaştan besleniyorlar. Bunun karşısında HDP, barışı ve özgürlüğü savunmak için direniyor.
Türkiye Cumhuriyetinin 94. yıl dönümü kutlandı. Peki demokrasinin kaçıncı yılını kutladık? Demokrasisiz bir cumhuriyet halklara ne verebilir? Bizler Türkiye’nin demokratikleşme sorununu çözmek için bu mücadeleyi veriyoruz. Bugün zindanlardaki tüm yoldaşlarımızı demokratikleşme mücadelesinin bedelini ödüyorlar.
Onlar istiyorlar ki her siyasi talep silahla ezilsin. Onun için her gün bir katliam işliyorlar. Cizre’de, Sur’da gerçekleştirdikleri katliamlar Kürt sorununu demokratik yolla çözmek isteyenleri yok etme politikasının sonucudur.
Sizler, siz bu mücadelenin neferleri, demokrasi mücadelesini yükseltmekten bedeli ne olursa olsun geri durmuyorsunuz. Biz HDP olarak sizlere layık olmaya çalışıyoruz. Sizlerin sözü, sesi olmak için çalışıyoruz.
Bu ülke 2013-15 arasında gerçek sorunlarını konuşmaya başladı. İşsizliği, ekolojiyi, kadınları konuşmaya başladı. Başka bir Türkiye için, halklar bütün farklılıklarına saygı duyarak bu mücadeleyi yükselttiler. Bu mücadele 7 Haziran’ı getirdi. Biz öyle doğru ve önemli bir şey yapıyoruz ki aslında tüm Türkiye halklarının kaderi bu mücadelenin başarısına bağlı. Çünkü bizler bu toprakların en diri demokrasi dinamiğiyiz. Faşizme karşı en önde koşan partisiyiz. Bunun için sizlerle ne kadar gurur duysak azdır.
"Erdoğan rejimi tükenmişlik sendromu yaşıyor"
Neden savaş bu kadar yükseltiliyor? Bu sorunun cevabı İmralı’daki tecritle açıklanabilir. Eğer siz Sayın Abdullah Öcalan’ın demokrasi projesini bir kenara koyuyorsanız size sorarız; “sizin projeniz ne”. Bugün Erdoğan rejimi tükenmişlik sendromu yaşıyor. Erdoğan rejiminin halklara vereceği hiçbir şey kalmadı. Sadece silah, sadece yok sayılma, sadece tecrit. Artık halkların bu yok sayılmışlığa tahammülü kalmadı. Bu nedenle Sayın Öcalan üzerindeki hukuksuzluğun sonlanması, mutlak tecridin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bizlerin de demokrasi önündeki engelleri hep birlikte aşmamız gerekmektedir.
"Rojova'yı ilham alarak demokratik bir toplum inşa ediyoruz"
Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması demokrasi önündeki engellerin kalkması demektir. Bu toplumun demokratik dönüşüme el birliği ile götürülmesi anlamına gelir. Demokratik siyasetten korkanlar bizleri hapsederek abluka altına alabileceklerini sanıyorlar. Oysa Rojava’da bir güneş doğuyor, 100. yılı kutlanan Ekim Devrimi'nin bir benzeri yaşanıyor. Rojava’da halklar birlikte nasıl yaşanacağını biliyor, bunu el birliği ile hayata geçiriyorlar. IŞİD faşizmine karşı kazanılan savaşın ardından demokratik bir toplum inşa ediliyor. Biz Rojava’yı ilham alarak demokratik bir toplum inşa ediyoruz.
"AKP Genel Başkanı'nı insanlığa davet ediyorum"
AKP Genel Başkanı ne diyor: “Müslüman kadınlar sizin de çok çocuk yapmanız lazım. Çünkü teröristlerin 15 çocuğu var.” Siz hiç bugüne kadar böyle bir cümle duydunuz mu? Bu ülke pek çok faşist iktidar gördü ama böyle bir cümle duymadı. AKP Genel Başkanını sizlerin huzurunda insanlığa davet ediyorum, insanlığa! Bu coğrafyada kimin çok çocuğu var? Çok çocuklu dediğimizde kimi anlıyoruz? Kürtleri. Kürtleri terörist ilan eden, ötekileştiren bu siyaset anlayışını kınıyoruz. Bu ötekileştirme diline, bu nefret diline, bu ırkçı dile lanet olsun!
"Erdoğan'ın zehirli dili halkları kışkırtıyor"
Bu dil, bu üslup bu ülkeyi karanlığa sürüklüyor. Bugün iktidarının sonuna gelmiş olan Erdoğan rejimi Kürt düşmanlığı yaparak tutunmaya çalışıyor. Kürt düşmanlığı ile, Ergenekoncu, ırkçı tayfayı da yanına alarak savaş suçlarını örtmeye, tek adam rejimini kurmaya çalışıyor. Biz bu ırkçı iktidara yol verecek miyiz? Bizler halkların özgürlüğü ile, eşitliği ile tüm coğrafyamızda bu cinsiyetçi, ırkçı, militarist iktidara dur diyeceğiz!
Diyor ki; “Eğer siz kendinize Kürt diyorsanız müslüman değilsiniz”. Bu öyle zehirli bir dil ki halkları öyle kışkırtıyor ki, bizlerin nerede yaşıyorsak yaşayalım bu ötekileştirici politikaların karşısında durmalıyız.
Erdoğan'ın " çocuk doğurun" tavsiyesine tepki
Bütün kadınların Erdoğan’a cevap vermesi gerekiyor. Bedeni, bir kuluçka makinesi gibi bu ülkenin iktidarına askerler yetiştirilsin, İdlib’de Suriye’de ölsün diye askerler yetiştirsin diye bakılıyor. Bu ülkenin kadınlarının bedenlerine kömür madenlerinde ölecek çocuklar doğursun diye bakılıyor. Kadın cinayetlerinde, inşaatlarda, panzer cinayetlerinde ölenler. Bu ülke ölümler yaşıyor ama AKP Genel Başkanı Erdoğan kadınlar daha çok doğursun ki daha çok insan öldürebileyim, daha çok insanı savaşa sürebileyim istiyor.
Bu coğrafya Vedat Aydınların, Mazlum Doğanların coğrafyası. Amed demek direniş demektir. Amed demek özgürlük için mücadele demektir.
"HDP baraj üstünde"
Bu tükenmiş iktidar Kürt illerinde belediyelere kayyum atadı. O zaman dedik ki bu bir işgaldr, darbedir. Ne oldu? Şimdi metropollere de kayyum atanıyor. Çünkü Kürtlere, ezilenlere sessiz kalırsanız o canavar sizin de kapınıza dayanır. Türkiye halkları bu coğrafyanın acılarına göz yumduğu müddetçe kendisi de büyük acılar yaşamaktan kurtulamıyor.
Bugün Türkiye’nin neredeyse yarısı seçmediği kişiler tarafından yönetiliyor. Türkiye’nin bugüne kadar iyi kötü seçimleri vardı. Onu bile yok ettiniz. Çünkü seçimlere gidilirse Kürtlerin bir milim bile durduğu yerden geriye gitmediğini görecekler. Çünkü HDP hala baraj üstünde.
"Barajlar yıkılsın MHP'de yararlansın"
Şimdi barajları indirmekten bahsediyorlar. Biz demokrasiyi sadece kendimiz için değil halklarımız için, ezilenler için istiyoruz. Biz barajın yıkılmasını, tüm anlayışların temsil edilmesini istiyoruz. Parlamentoda bütün görüşler temsil edilsin diyoruz. Bizler bugüne kadar barajlarla siyasi iradesi parlamentoya yansıtılmayan bir siyaset olarak bunu söylüyoruz. Bundan MHP de yararlanırsa yararlansın. Kim yararlanırsa yararlansın barajlar yıkılsın.
Bizler istiyoruz ki Türkiye barış içinde ortak bir vatanda, farklılıklarla birlikte çoğulcu bir demokrasiyi hayata geçirsin. Türkiye bu 90 yıllık handikaptan çıkabilsin. Bunun için bırakın siyasetin önü açılsın. Bırakın demokratik siyaset konuşsun. Tecride son verin, zindanlar yıkılsın, siyasi tutsaklar özgürleşsin. Zindandaki yoldaşlarımıza, sürgündeki yoldaşlarımıza sözümüz var. Bizler bu mücadeleyi başarıyla, dayanışma ile sonuçlandıracağız.
"Tek adam rejimi hepimize düşman"
Bugün Türkiye’de bu tek adam rejiminden sadece Kürtlerin canı yanmıyor. Tek adam rejimi Aleviler,kadınları, emekçileri de korkutuyor. Tek adam rejimi hepimize düşman. O zaman bizler birleşerek bu mücadeleyi kazanacağız. Bu mücadeleyi mutlaka kazanacağımız, özgürleşeceğimiz günlere taşıyacağız. Birlikte kazanacağız, özgürlüğü, barışı, demokrasiyi kazanacağız. Bu bizim Türkiye halklarına sözümüzdür.