Politika

Baykal'a kaset tuzağı soruşturmasında ifadeye gitmeyen Kılıçdaroğlu: Beni değil, Erdoğan'ı çağırsınlar

"Bahçeli'nin Erdoğan'a başkanlık desteği Cumhuriyet'e ihanet olur"

11 Mayıs 2016 09:41

CHP‘nin eski Genel Genel Başkanı, bugünün Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a kaset tuzağı soruştumasında savcılık tarafından ifadeye çağrılan, ancak gitmeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bütün bildiklerini katıldığı televizyon programında anlattığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Savcının, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bilgisine başvurması gerekiyor” dedi. CHP lideri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle ilgili kendisine yöneltilen “Bahçeli’nin partili Cumhurbaşkanı değişikliğine destek vereceği iddia ediliyor, bunun parti içi mücadeleyle ilgisi var mı?” sorusuna, “Bir partinin içişlerine karışmayı doğru bulmam ama Erdoğan’ın başkanlık taleplerine şu veya bu şekilde bir desteği asla kabul edilemez. Bu, Cumhuriyet’e ihanet olur” yanıtını verdi.

Habertürk gazetesinin Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir ile Parlamento Muhabiri Düzgün Karadaş’ın sorularını yanıtlayan CHP liderinin açıklamaları şöyle:

-Savcı kaset soruşturmasında ifadeye çağırdı, neden gitmediniz?

Bütün bildiklerimi Habertürk Televizyonu’ndaki programda açıkladım zaten; onun dışında bildiğim bir şey yok. Ama asıl bilgisine başvurulacak kişi Sayın Erdoğan’dır.

 

Clinton örneği

 

Savcı görevini yapmıyor. Ben yayında fotoğrafı da gösterdim. Savcının, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bilgisine başvurması gerekiyor. “Bu görüntüleri size kim getirdi? Kim servis yaptı? “2 gün daha beklersek size daha net görüntüler elde ederiz” diye bir cümle de var orada. O cümle şunu çağrıştırıyor: Bu görüntüler, Erdoğan’ın bilgisi dahilinde elde edilen görüntüler. Erdoğan’ın onayıyla kendisine servis edilen görüntüler. Asıl bilgisine başvurulması gereken o. Savcının şunu da unutmaması lazım, eski ABD Başkanı Bill Clinton, savcıya en son ifade vermek zorunda kaldı. Savcı yürekli bir savcı ise ve gerçek anlamda bu olayın arkasındaki failleri ortaya çıkarmak istiyorsa Erdoğan’ın bilgisine başvurması gerekiyor. Ben bütün bildiklerimi söyledim.

 

“Gündem saptırılıyor”

 

Savcı, burada iyi niyetli değil. Savcı, AKP’nin bugün içinde bulunduğu yoğun durumlardan, gündemi saptırmak ve bir anlamda, “CHP’nin içinde de bir şeyler var” gibi bir algıyı beslemek için alınan talimatla hareket eden birisi.

 

“Korkacak bir şeyim yok”

 

-Bunu, size yönelik de bir hamle olarak algılıyor musunuz?

Öyle bir hamle var ama bizim korkacak hiçbir şeyimiz yok. Bildiklerimin tamamını virgülüne kadar anlattım. Dolayısıyla orayı alır, delil olarak kullanabilir. Bunu seçimlerden önce de söyledim. Bütün bunların hepsini ifadem olarak alabilir, (dosyaya) koyabilir.

 

“Neyi izlediğini görmedim”

 

-Sizin gördüğünüz yayında gösterdiğiniz fotoğraf mı, yoksa Cumhurbaşkanı’nın izlediği görüntüyü mü gördünüz?

Neyi izlediğini, görüntüyü görmedim. Sayın Cumhurbaşkanı’na belli görüntülerin izletildiğini gördüm. Bilgisayarların ortasında bir kamera var, o kameradan Erdoğan izlerken kendisini filme alıyorlar. Neyi izlediğini bilmiyorum. Ama o izleme arasında, Erdoğan’ın, bir kaset izletildiğini, “2 gün beklersek daha net görüntülerin elde edileceğini”, gözlüğünü takarak büyük bir dikkatle izlediğini ben gördüm.

-Siz Baykal’ın kasetini izlediniz mi?

Yok, hayır. Bilmiyorum ben.

 

“Cumhuriyet’e ihanet olur”

 

-Bahçeli’nin partili Cumhurbaşkanı değişikliğine destek vereceği iddia ediliyor, bunun parti içi mücadeleyle ilgisi var mı?

Bir partinin içişlerine karışmayı doğru bulmam ama Erdoğan’ın başkanlık taleplerine şu veya bu şekilde bir desteği asla kabul edilemez. Bu, Cumhuriyet’e ihanet olur.

 

“Kabul edilemez”

 

-Öyle bir şey olursa ne yaparsınız?

Biz parlamentoda mücadelemizi yapacağız. Gerekirse sokaklara çıkacağız. Babalarımızın, dedelerimizin bize miras bıraktığı Cumhuriyet’i korumak bizim görevimizdir. Bu Cumhuriyet’i ve yıllar yılı mücadelesini verdiğimiz demokrasiyi bir kişinin iki dudağı arasına hapsetmek asla doğru değildir ve kabul edilemez. Bunun mücadelesi verilmesi gerekiyorsa en şiddetli şekilde verilecektir. Parlamento içinde, dışında. Türkiye, birilerinin çiftliği değildir ve asla olmayacaktır.

-Bahçeli ile görüşmeyi düşünür müsünüz?

Hayır. Sayın Bahçeli, herhalde düşüncesi nedir, onu belki daha net ortaya koyacaktır. O zaman biz kendi düşüncemizi ortaya koyarız.

 

“Tebrik ederiz”

 

-Yeni seçilecek Başbakan, sizin çizdiğiniz çerçeveye uygun davranırsa tavrınız ne olur?

Önce uygulamayı görmemiz lazım. Gerçekten de yasaların Başbakan’a verdiği hakları kullanıyor mu? Kendisinin görevlerini bir başkasına kullandırtıyor mu? Başka birisinin kendi yetkilerini kullanmasından dolayı doğal tepkisini gösteriyor mu? Bunlara bakacağız. “Benim yetkilerimi kullanamazsın” diye bir tavır takınırsa o zaman tebrik ederiz. Sonuçta “Halkın kendisine verdiği bir yetki var, bu yetkiye sahip çıkıyor” deriz. Ama “Hayır, ben bir kişin talimatıyla hareket ederim, onun dışında özgür iradem yok” diyorsa, elbette onun kavgasını veririz.