Sağlık

Kelliğe çözüm bulundu mu?

Bir ilaç şirketi, saçların yeniden kazanılmasını sağlayan bir ilaç geliştirdiğini açıkladı

09 Mart 2016 19:18

Bir ilaç şirketi, saçları dökülmüş erkeklerin kaybettikleri saçlarını yeniden kazanmasını sağlayan bir ilaç geliştirdiklerini ve tedavinin ilk deneylerde önemli başarı gösterdiğini açıkladı.

Hürriyet’ten Birce Bora’nın haberine göre, ilacın genellikle erkeklerde görülen ancak nadiren kadınlarda da rastlanabilen Androgenetik alopesinin tedavisi için özel olarak geliştirildiği açıklandı. 

İlacın 18-55 yaş arası 302 erkek üzerinde denendiği açıklandı. Erkeklerin üç gruba ayrıldığını ve bir gruba Placebo, bir gruba 0.15’lik, diğer gruba ise 0.25’lik solüsyon verildiğini belirtildi. (Plasebo hiçbir iyileştirici etkisi olmadığı halde, denenen asıl ilacın etkisini kıyaslamak amacıyla hastaya verilen madde olarak tanımlanıyor.) Erkeklerin ilacı 90 gün boyunca her gün kullandığı ve 45 gün ara verdikten sonra yeniden almaya başladığı belirtildi.  

Şirket deneye katılan ve Placebo değil de gerçek ilacı alan tüm erkeklerin ilacı kullanmaya başladıktan 135 gün sonra saçlarının yoğunluğunun ve sayısının arttığını tespit ettiklerini söyledi.

Placebo alan erkeklerin ise saçlarının sayısında azamla görüldüğü belirtildi. İlaçla ilgili bulgular Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin yıllık kongresinde açıklandı.
 

Androgenetik Alopesi Nedir?
 

"Androgenetik Alopesi" erkeklik hormonu olan androjenler tarafından etkilenen, genetik yatkınlığı olan kişilerde ergenlik sonrası dönemden itibaren herhangi bir yaşta başlayabilen ve öncelikle alın bölgesindeki saç çizgisinin geri çekilmesi ile sonra da tepe bölgesinin incelip açılmasıyla ortaya çıkan durumdur. Erkek tipi saç dökülmesi olarak da bilinen Androgenetik alopesi (AGA) sadece erkeklere özgü bir problem olmayıp kadınlarda da görülür. Erkeklerde ve kadınlarda en sık rastlanan saç dökülmesi türüdür. Bu tip saç dökülmesinde, alın veya baş orta bölümünde belirgin bir şekli takip eden aşamalı saç kaybı gözlemlenir. Buna neden saç köklerinin DHT’ye karşı genetik olarak belirlenmiş hassasiyetidir.