Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, düğünlerde ve bayramlarda köçek oynatılmasını yasakladığını bildirmesi ve köçekliğin Anadolu kültüründe olmadığını iddia etti. Ancak bu kültürün Anadolu’daki kökeni 11. yüzyıla kadar gidiyor.
Kastamonu Belediye Başkanı "Köçeklik kültürümüzde yok" dedi, yasak getirdi!
Yunan ve Pers etkisi altında çağlar boyunca Anadolu'da yer eden köçeklik kültürü, Bizans hakimiyetinden sonra bölgeye gelen Türkler ve İslam kültürü ile farklı bir yönde seyretmeye başladı. 11. ve 17. yüzyıllar arasında erkek dansçıların giyim kuşamları yavaş yavaş evrim geçirir.
”Deli İbrahim" olarak bilinen 1. İbrahim döneminde erkek dansçılar, köçek takımları adı altında, bir anlamda devletin onayını almış bir şekilde sanatlarını icra etmeye başladılar.
Radikal’den Oktay Volkan Alkaya’nın 7 Ekim 2010’da yazdığı “Bir Anadolu kültürü köçeklik hakkında 10 Şey” başlıklı yazıda köçekliğe dair şu bilgilere yer alıyor:
1. Köçek nedir?
Köçek kadın kılığına girip oynayan erkek manasında kullanılan bir kelime olmasına karşın, bu kültürün ilk başladığı yıllardan günümüze köçeklik, birebir kadın kılığına girmekten uzakta bir çizgide devam etmektedir. Köçek, kadın karakterini yaşayan değil, gösteri sırasında bu role bürünerek göze hitap eden figürleri sergileyen performans sanatçısıdır. İşte bu kadın rolünü oynama eylemi, köçekliğin çağlar boyu yaşadığı eşcinsellik tartışmasının temelini oluşturur.
2. İlk çağlarda köçeklik
Kadınların dans etmesinin tabu olduğu çağlarda hemen hemen her kültürde, kelime manasında "köçek" olarak nitelendirebileceğimiz bir çok unsur karşımıza çıkar. Özellikle Yunan ve Pers kültürlerinde büyük bir yeri olan erkek dansçılar, Güney Amerika ve Afrika kültürlerinde de kabilelerde her zaman yer bulmuş bir kültürdür.
İlk çağlarda özellikle erotizmle harmanlanan bu dans kültürü, dönemin saray eğlencelerinin başında geliyordu. Söz konusu çağlarda eşcinsellik, büyük bir tabu değildi ve erkek dansçılar eşcinsel tercihleriyle, hem sahnede hem de özel hayatlarında dışlanma tehlikesinden uzak yaşayabiliyorlardı.
3. Nasıl köçek olunur?
Günümüzde modern atletizm şampiyonları nasıl çocukluk yaşlarından beri bu eğitimi alan sporcular arasından çıkıyorsa, köçekler de ortalama 7 yaşından itibaren bu eğitimi alarak 14 yaşlarına kadar bir eğitim sürecinden geçerler. Figürler, ritim duygusu ve izleyiciyi etkileme unsurları bu dönem içerisinde köçek adayı çocuklara öğretilir. Köçeklerin özellikle İlahi dinlerin etkisinden uzak toplumlarda, şehvet ve akrobasiyi bir araya getiren bir performans sergilemeleri gerekirdi. Bu sebeple aldıkları eğitimler de bunu sağlamak üzerine olurdu. Günümüzde ise, köçeklik daha çok belirlenen figürlerin ustalıkla sergilenebilmesine dayanan bir eğitim gerektiriyor.
4. 1071 sonrası Anadolu'da köçeklik
Yunan ve Pers etkisi altında çağlar boyunca Anadolu'da yer eden köçeklik kültürü, Bizans hakimiyetinden sonra bölgeye gelen Türkler ve İslam kültürü ile farklı bir yönde seyretmeye başlar. 11. ve 17. yüzyıllar arasında erkek dansçıların giyim kuşamları yavaş yavaş evrim geçirir. Her ne kadar Osmanlı saray kültüründe eşcinselliğin bir tabu olmadığı yazılıp çizilse de, halka hükmeden İslam'ın gerekleri, eşcinselliği çağrıştıracak unsurlardan arınmayı gerektirir. Bu sebeple erkek dansçılar, kıyafetlerinde değişikliğe gitmeye başlarlar. Bu dönemde Etek ve kadın şalvarı yine kostüm olarak varlığını sürdürürken, uzun ve örgülü saçlar da tercih edilmeye devam etmiştir.
5. 17. yüzyılda köçek takımları
"Deli İbrahim" olarak bilinen 1. İbrahim döneminde erkek dansçılar, köçek takımları adı altında, bir anlamda devletin onayını almış bir şekilde sanatlarını icra etmeye başladılar. Bu dönemde köçekler Osmanlı saray eğlencelerindeki en parlak dönemlerini yaşamışlardır.
6. Gedikli, koltuk ve ayaklı meyhaneler
17. yüzyılda özellikle meyhane kültüründe de kendisine büyük yer bulan köçeklerin sahne aldıkları mekanlara; "Gedikli" ya da "Koltuk" meyhaneleri denirdi. Bunların yanı sıra gezici köçek takımlarını bir çok bölgeye götürüp tanıtan "Ayaklı meyhaneler" de tüm Anadolu'ya erkek dansçıların yayılmasını sağlamıştır. Kapalı kepenkler altında ve gezici meyhanelerle gözlerden uzaklarda yapılan bu köçeklik adeti, bir çok söylentinin halk arasında yayılmasına sebep olmuştur. Toplumla köçekleri karşı karşıya getiren en önemli unsur eşcinsellik, bu "gizli" köçek gösterilerinde şehvetin ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır. Kadınların gösteri sanatlarında yer almasının tabu olduğu bir dönemde köçeklerin büyük bir alternatif olması beraberinde bu tip sıkıntıları getirmiştir. Ancak Osmanlı döneminde yeniden şekillenen köçeklik kültürü, köçeklerin sahne adlarında bile saygınlık kazanmalarını sağlamıştır. "Şah" tanımlaması özellikle köçeklerin çok kullandığı bir sahne lakabı olmuş, "Küpeli Ayvaz Şah", "Can Memi Şah" gibi döneminin ünlü köçekleri tarafından kullanılmıştır.
7. 1856 ve "underground köçeklik"
Abdülaziz'in 1861'de tahta geçişi Osmanlı'da büyük bir değişimin miladı olmakla birlikte köçeklik için de önemli gelişmelere sebep olmuştur. 1856'da Abdülmecid'in çıkarttığı yeni bir yasayla köçek takımları, eşcinsellik timsali olmaları sebebiyle yasaklanmıştı. Bu yasa Abdülaziz döneminde büyük bir baskı ile uygulanmıştı. Bunun sonucunda köçekler gözlerden uzak Anadolu kasabalarına ve Arap coğrafyasına çekilerek, sanatlarını devam ettirmişlerdir. Bir nevi yer altına çekilmiş gözüken köçekler için bu dönemde, özellikle Kastamonu önemli bir merkez haline gelmiştir.
8. Köçekliğin el değiştirmesi
Dimetokalı Çingene Benli Ali, Hırvat Büyük Afet, Ermeni Küçük Afet, Çingene Köçek gibi ünlü köçekler 19. yüzyıla kadar isimlerini duyurmayı başarmış büyük köçek üstatlarıdır. Uzun yıllar boyunca çoğunlukla Rum ve Çingene topluluklar arasından çıkan köçekler, 1856 sonrasında Kastamonu'da yeniden bir yapılanma içerisine girmişlerdir. İslam etkisiyle şehvet ve erotizmden giderek uzaklaşan köçek kültürü, Kastamonu'da kendisine yeni bir biçim kazandırmıştır. Kastamonu başta olmak üzere Anadolu'da yeniden yorumlanan köçeklikte; erotizmden kopan erkek dansçılar, eğlendirici danslar ve figürlerle sanatlarını sunmaya başlarlar. Günümüzde bilinen köçekliğin temelini atan da bu değişimdir aslında.
9. Kastamonu'dan yükselen yeni köçeklik dalgası
Eşcinsellik her ne kadar köçekliği köşeye sıkıştıran bir itham olmaya devam etse de, köçeklik Kastamonu'da yeniden harmanlanmış haliyle bugün popüler kültürde artık başka bir gözle algılanmaktadır. Kadınsılıktan olabildiğince uzaklaşmış bir köçeklik günümüzde hemen her kesim tarafından kabul edilmiş ve sempatiyle karşılanmıştır. Yükselen bu yeni köçeklik dalgasının, Kastamonu'ya gelerek sanatlarını burada tüm Anadolu'ya kabul ettirecek şekilde çağa uyduran erkek dansçılar sayesinde oluştuğu yadsınamaz. Hem erkek karakterini koruyarak, etek giyen ve sempatik figürlerle izleyicinin ilgisini çekmeyi başaran köçeklik 19. 20. yüzyıldan itibaren Anadolu'da şekillenmeye başlamıştır. Kadını taklit etmekten çıkıp, erkek dansçılığına yeni bir yorum getiren bu değişim günümüzde köçekliğin yer altından çıkmasını sağlayan en önemli faktördür.
10. Köçeklik ve toplum
Toplumun büyük bir kesimi köçekliğe her ne kadar hala olumsuz baksa da, Neşet Ertaş gibi hem Türkiye'nin, hem de dünyanın en önemli kültür sembollerinden olan büyük bir şahsiyetin de geçmişinde köçeklik vardır.
"Zalım kader devranını dönderdi, tuttu bizi İbikli'ye gönderdi, Babam saz çalarken bana zil verdi, oynadım meydanda köçek dediler, Anam Döne İbikli'de ölünce, tam beş tane öksüz yetim kalınca, Beşimiz de per perişan olunca, babamgile buradan göçek dediler"
dizeleriyle bu kültürden asla utanmadığını aksine, bir zamanlar kendisini köçek diye dışlayanların yıllar sonra sazını öptüğünü belirten Neşet Ertaş bu kültürün içinden geçmiş en ünlü isimlerin başında gelir. Bir anlamda köçekliği toplum gözünde normalleştiren, Neşet Ertaş gibi büyük üstatların saygınlığıdır. Günümüzde "Güldür Güldür Show" gibi programlarda da karşımıza çıkan sempatik köçek karakterleri, aslında bu kültürün gelecekte toplumdaki yerini belli etmekte. Çağlar içerisinde geçirdiği evrimlere rağmen varlığını sürdürmeyi başaran köçekliğin, günümüzde "Erkek adam oynamaz" gibi maço söylemleri sempatiyle yumuşattığını söyleyebiliriz. Kesin olan şu ki, zaman ne kadar değişirse değişsin, zamana en güzel ayak uyduran kültürlerden biri olan köçeklik Anadolu insanını eğlendirmeye devam edecek.