Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçiliklerinin 4 yıldır tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması için ortak açıklama yapmalarına ilişkin olarak, "Büyükelçilerin 'hukuktan başka bir şey'i devreye soktukları açık. Çünkü AİHM’in devre dışı kaldığı bir durum olduğu, dolayısıyla 'hukuktan başka bir şeyin işlediği' kanaatiyle hareket ediyorlar. Bildiride yer alan 'Yeni davalar yaratılması' ifadesi de başka bir sürecin devrede olduğunu düşündüklerini ortaya koyuyor" dedi.
Taşgetiren, yazısına şöyle devam etti:
"O zaman evet hukuktan başka bir şey devreye sokuluyor.
Trump’ın kendisine yakışan açık tehditle Rahip Brunson’ı ya da Merkel’in ince diplomasi ile Deniz Yücel’i kurtarması gibi bir şey.
Osman Kavala, böyle bir kurtarılmayı kabul eder mi, bilmiyorum. Ama onun gibi pek çok, belki yüzlerce insanın 'Keşke iç hukuk yolları tükenmeden adalete ulaşılabilse, hatta keşke yargılaması meşru kabul edilen AİHM kararları, hatta ülkenin kendi AYM’sinin kararları doğru dürüst uygulansa da Türkiye başka muamelelere maruz kalmasa' gibi bir düşünceyi içinden geçirdiğine eminim.
'Hukuk özürlü ülke' olmanın bedelini, kişilerin yaşadığı hukuksuzlukları 'bize dokunmayan yılan bin yaşasın' genel yaklaşımıyla ıskalasak bile, ekonomide ödüyoruz zaten. Her yerden feryat yükseliyor 'En önce hukukun üstünlüğü, en önce öngörülebilir ülke olmak, en önce adalet' diye…
Son HSK’dan istifa olayının iltisaklarına bakıldığında hukukun ne halde olduğunu herkes ayan beyan görüyor. Bu durumda 'Bizde yargı bağımsızdır' sözlerinin kıymet-i harbiyesi de o kadar olabiliyor."