Karar gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, bir ülkenin iyi yönetilmesi için ehliyetli ve donanımlı kadrolara ihtiyaç duyulduğunu, ancak ülkeyi "şahsen" yönetmek istendiğinde tüm bunların ayak bağı olduğunu belirterek, "Önce birlikte yola çıkılan kadro tasfiye edildi yavaş yavaş, parti “tertemiz” oldu; sonra partili cumhurbaşkanlığı ve “Türk tipi” başkanlık rejimi geldi…
Bir şahıs için özel hazırlanmış olan ve kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak iktidarı merkezileştiren, kurumları işlevsizleştiren -ve dünyada benzeri olmadığı için “Türk tipi” diye sunulan- bu tuhaf sistem vatandaşa “ekonomi uçacak, paraya para demeyeceğiz, işsizlik azalacak, bütün işler hızlanacak vs. vs…” diye anlatıldı… Propagandası iyi yapıldığı için sandıktan onay alınarak aslında epeyce süredir fiilen uygulanmaya başlanmış olan “şahsen yönetim” modeli kurumsallaştırıldı. Böylece ülkenin yaşadığı problemler de iyice derinleşti, çözüm ümitleri büsbütün uzaklaştı." diye yazdı.
Türkiye'de kuralların sadece halk için geçerli olduğuna vurgu yapan Kiras, "Mesela İçişleri Bakanlığı’nın tam kapanma genelgesinde yer alan “cenaze törenlerine en fazla 9 kişi katılabilir” kuralı gariban cenazelerinde titizlikle uygulanıyor, devletlu cenazelerinde ise “lebalep” kuralı geçerli.
Mesela iktidar partisinin MKYK üyelerine aşı önceliği veriliyor… Mesela güreş şampiyonu kamu bankasının yönetimine getiriliyor… “Ben istediğimi rezil istediğimi vezir yaparım… Herkes ayağını denk alsın” mesajı veriliyor…
Soru şu: İktidar sarhoşluğu mu bunu yaptıran yoksa tam tersine “şahsen yönetim” modelinde bile tek başına iktidar olamamanın doğurduğu duygular mı?" ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...