Bilim / Teknoloji

Karaköy vapur iskelesini ne batırdı?

İDO’ya göre gemiyi “şiddetli lodos” batırmıştı! Ama bu görüşü İDO dışında paylaşan yok!

07 Aralık 2008 02:00
Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknoloji ekindeki Reyhan Oksar imzalı "Lodos bahane, bilimsizlik şahane" haberi, Karaköy vapur iskelesinin neden battığını anlatıyor:

LODOS BAHANE, BİLİMSİZLİK ŞAHANE!

Karaköy vapur iskelesini ne batırdı?

İstanbullular bir sabah Karaköy iskelesinin yerinde yeller estiğini görünce şaşırdılar! Koskoca iskele gece bir kaç saat içinde batmıştı! Abra kadabra! Ne sihirdir ne keramet! Nasıl olmuştu bu iş? IDO’ya göre gemiyi “şiddetli lodos” batırmıştı! Ama bu görüşü İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) dıyında paylaşan yok! Çünkü lodos Karaköy iskelesini fazla etkilemiyor! Derken anlaşıldı ki, iskelenin batabileceği daha bir yıl önceden bildirilmişti, dubalar çürümüş su almaya başlamış ve pompalarla sular boşaltılmaya çalışılmıştı! Yani Lodos bahane, yönetimsizlik ve bilimsizlik şahane! Reyhan Oksay


21 Kasım tarihinde şiddetli lodos İstanbul'u etkisi altına alırken, bir gece Karaköy iskelesi yokoldu! İDO yetkilileri iskelenin batma nedeninin şiddetli lodos olduğunu ileri sürerken, bazı uzmanlara göre iskele, delinen dubalarına gerekli bakım ve onarımın yapılmadığı için battı. TMMOB’nun (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) yaptığı ön inceleme sonuçlarına göre, iskeleyi asıl batıranın “insan yaşamını hiçe sayan akıl ve çağdışı sorumsuz anlayış!”

Kadıköy, Haydarpaşa ve Üsküdar seferlerinin yapıldığı yüzer iskeleyi dengede tutan 16 su tankı belki şiddetli esen lodosun etkisiyle kabaran dalgalardan da iyice hasar görünce, 1200 metrekarelik yolcu ve idare mekanlı yüzer iskele, sağ yan yatmaya ve yolcu salonuna su dolmaya başladı. İskeleyi karaya bağlayan çelik halatların da kopması sonucu Karaköy İskelesi ters dönerek sulara gömüldü. İskele ve dubaları, yapılan açıklamaya göre, 150 milyon liralık onarım geçirmişti!

İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO) Genel Müdürü Ahmet Paksoy, iskelenin şiddetli lodos nedeniyle battığını olayı tüm boyutlarıyla incelediklerini açıkladı.

BİR YIL ÖNCE İDO’YA YAZILI UYARI

Ancak Gemi Mühendisleri Odası (GMO), iskelenin lodos nedeniyle battığı iddiasını gerçekçi bulmuyor. GMO Başkanı Tansel Timur, iskelenin batışı ile ilgili kapsamlı bir araştırma yürüttüklerini, bu çalışmanın sonuçlarını yakında kamuoyuna duyuracaklarını belirtiyor.

Timur, 27 Kasım tarihinde Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği İstanbul Koordinasyon Kurulu olarak yaptıkları açıklamada şöyle dedi: Dubaların su almakta olduğu ve bunun risk oluşturduğu uyarısının gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gerekse İDO yetkililerine yaklaşık bir yıl önce yazılı olarak yapıldı!

Ancak bu iddiaları ciddiye alan olmamış!

Açıklamada, ayrıca, başlangıçta sökülüp takılabilir dubalar biçiminde tasarlanmış olan taşıyıcı sistemin daha sonra birleştirilmiş olması nedeniyle dubaların kontrol ve bakımlarının yapılmasının zorlaştırılmış olduğuna dikkat çekiliyor.


Görüntüyü kurtarmayı amaçlayan “makyaj” çalışmalarının, bakımı yapılmayan dubaları kurtarmaya yetmediği, dubaların batışını “lodos”la açıklamaya çalışmanın insan aklıyla alay etmek anlamına geldiği de, bildiride önemle vurgulandı!..

GMO, iskele dubalarının su alma nedeni ile buna ilişkin sorumluların tespiti için derhal bir soruşturma başlatılmasını gerekli görüyor. “Ancak yapılacak teknik incelemenin şeffaflığının ve tarafsızlığının sağlanması için üniversiteler ve meslek odaları inceleme kurullarına dahil edilmelidir” deniyor.

Çok haklılar. Çünkü İDO’nin, işin sorumlusu olarak, kendini sorumsuz veya haksız çıkartacak bir sonuca varmasını beklemek, eşyanın tabiatına ters bir durum! Eğer iki yıl önceki salonların yeniden yapılması sürecinde, dubaların bakımının da yapılması kararlaştırılmış ve bu yapılmamışsa, gerekli denetimleri yapmadığı için İDO yine suçlu çıkacak!

Ancak bu konuda başka bir tartışma da bizim bilim dünyamızla ilgili... Bir yıl önce geminin batabileceği iddiası öne sürüldüyse, konu ile ilgili bilim insanlarımız neden mesleki-bilimsel bir tartışmaya girmediler, konu üzerinde tartışmadılar ve bu tartışmaya kamuoyunun dikkatini çekmediler?

Bu da, ne kadar bilimsel olduğumuzu ortaya koyan başka bir gösterge!


İSKELE NEREDE?

Dubaların bakımının zamanında yapılmadığı yönündeki iddiaların geçerliliği konusunda görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden Profesör Dr. Metin Taylan, kendilerine bilirkişi olarak başvurulduğu takdirde ayrıntılı bir araştırma yürüteceklerini ve bu araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna duyuracaklarını belirtiyor.

Taylan ayrıca, “dubalarda midye kabuklarının görünmesi, bakımın yapılmadığı anlamına gelmeyebilir. Midyeler bakım yapıldıktan sonra bir yıl içinde yeniden birikebilir. Ne var ki İDO yetkililerinin konuyla ilgili açıklamalarını da bilimsel bir yaklaşım olarak değerlendirmiyorum.”

İDO yetkililerine yönelttiğimiz “Aldığımız bazı duyumlara göre dubalarda midye kabukları görülüyor. Bakımı yapılmamış mı Siz bu konuda neler söyleyeceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdiler: “Dubada midye olması o dubaların gerekli bakımlarının yapılmadığını göstermez. Burada önemli olan dubanın sac kalınlıklarının belirtilen ölçülerde olmasıdır. Dubaya 2006 yılında gerekli bakım yapılmıştır. Şu anda yapılan sac kalınlığı ölçümleri normal değerlerdedir...”

Soru: Dubaların Tuzla tersaneler bölgesinde görülmediği belirtiliyor. Bu duyum doğru mu? Tuzla'ya çekilmediyse, dubalar nerede?

Yanıt: 21/11/2008 tarihinde su alarak alabora olan Karaköy Yolcu İskelesi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ait 3 adet romörkör ile çekilerek 24/11/2008 tarihinde Kartal demir sahasında 40 derece 52’,5N, 29 derece 12’,3E mevkiine demirletildi, hâlâ oradadır ve sigorta işlemleri de devam etmektedir.

150 MİLYONLUK BAKIM VE ONARIM

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Besleme ise, İDO’nun iskele için 150 milyon YTL tutarında bakım ve onarım yapıldığı iddiasını kabul edilebilir bulmuyor. Besleme, Oda genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında “Dubalarda midye kabukları görünüyor. Eğer bakım yapılsaydı o mikroorganzimaların bulunmaması gerekirdi” diyor.

Besleme, Karaköy Vapur İskelesi’nde metallerin kimyasal ve fizyokimyasal yapılarının bozulması anlamına gelen “korozyona” karşı katodik (**) koruma sistemlerinin bulunduğunu söylüyor. Ne var ki katodik koruma bakımı en az 4 yıldır ihmal edilmiş.

Besleme, “Deniz üzerinde yapılan yapılarda özellikle denizin altında kalan kısım daha büyük önem taşır. Bu yapıların tuzlu suya dayanıklı olması gerekir. Katodik koruma ve özel boyalar dayanıklılığı sağlar. Ancak tutyaların (*) ömrü tükendiği zaman yenilenmesi şarttır” diyor. Kimya Mühendisleri Odası olarak İDO’ya “Özelleştirme sonrasında iskeleyi alan kuruluş gerekli özeni göstermiş midir diye sorduk. Yanıt gelmedi” diyor.

SONUÇ

Karaköy İskelesi’nin batması konusunda görüşlerini başvurduğumuz uzmanların ortak görüşü, bu olayın aslında insan yaşamını hiçe sayan akıl, bilimi dışlayan anlayış ve günü kurtarmayı amaçlayan yönetim şeklinin bir sonucu olduğu yönünde. Meslek odalarının, üniversitelerin ve uzmanların uyarılarına kulak tıkayan, gerçeğe aykırı beyanlarla insanları yanıltmaya çalışan İDO yöneticileri, diğer iskelelerde de benzer felaketlerin yaşanmaması için, Karaköy İskelesi’nin niçin battığını bilimsel gözlemlere dayanarak ortaya çıkartmak ve kamuoyuna açıklamak zorundadır.

(*) Tutya: Gemi karinalarına kaynaklanarak gemi bünyesinde oluşabilecek korozyonu önlemeyi amaçlayan kurban elektrodlara verilen isim. İsmini genellikle muhteviyatında bulunan çinkodan almıştır, havuzlama dönemlerinde sökülerek yerine yenileri takılır. Bir dezavantajıysa takıntı direncini arttırıyor olmasıdır. (itü sözlük)

(**) Katodik Koruma: yeraltı borulamalarında veya korozif bir sıvının içerisinde yeralan herhangi bir çelik yapının korozyona uğramaması için uygulanan yöntem. Atmosferik korozyon için çare değildir. İki farklı yöntemle katodik koruma yapmak mümkündür. Bunlardan en fazla kullanılanı kurban elektrod yardımı ile koruma yapmaktır. Uygulaması kolaydır ve diğer yönteme göre ucuzdur. Elektrod seçimi, koruma yapılacak kütleye, kaç yıllık koruma istendiğine göre değişir. Diğer yöntem ise, korunmak istenen yüzeyden elektrik akımı geçirilmesidir. Sürekli bir elektrik akımı sağlamak için vs ek aletler gereklidir. (İTÜ sözlük)