Kaplanoğlu Kusturica'nın söyledikleri üzerine şunları söyledi: ''Bir kişi haksız yere öldürülürse dünyada buna ses vermemiz lazım. Herşeye her savaş suçuna eşit yargıda durmak zorundayız. Bu insan olmakla alakalı. Alınması gereken bir tavır var. İnsanlar hata yapabilir. ''O dönemde milliyetçiydim'' gibi şeyler diiyebilirler ama aradan bunca zaman geçmiş, bütün suçlular yargılanmış, tanıklar ortada. Hala mezarlar kazılıyor, hala bulunamayan insanlar var. Ama hala Miloşeviç’i savunuyor, ben bunu anlayamadım.
Her türlü özrü, her zaman bulabilirsiniz. '1915 olayları' için özür, Darfur için özür her zaman bulabilirsiniz, her şey için bir özür bulabilirsiniz. Yahudi soykırımı için bile... Ama bu özürler hiçbir masum sivilin ve kadınların öldürülmesine, işkence görmesine tecavüz edilmesini affettirmez. Bu gerçek ortada duruyor.''
Kaplanoğlu, ''Kusturica ile karşı karşıya oturup bu meseleleri bir konuşmak istemez miydiniz?'' sorusuna şu cevabı verdi:
"Filmler her yerde gösterilsin"
''Hayır istemezdim. Bu tartışılacak, konuşulacak bir şey değil. Buradaki tek sorun buradaki davet ortaya çıktığında ve ben bunu okuduğumda, izlediğimde festival yönetimine dedim ki; ben bunu bilmiyordum, Türkiye'deki birçok insanın da bildiğini düşünmüyorum. Nedense bilgi gelmemiş buraya. Ben de bu tanıklığı onlarla paylaştım. O sırada benim katılıp katılmayacağım bile belli değildi. Bir mektup yazdım ve böyle şeyler var isterseniz siz de bakın ve bu siyasi şeylere de sebep olabilir, isterseniz bir bakın dedim. Onlar da ilgileneceğiz dediler ama bir şey çıkmadı. Turnedeydim, geri döndüğümde Adana Festivali'nin sonucu ortaya çıktı ve bekledim ki bir şey çıksın sonuca varsınlar, Kusturica konusunda. Ekip olarak konuştuk ve bu durumda filmin gösterimine karşı çıkmayalım diye karar verdik. Kusturica’nın filminin gösterilmesine de karşı değilim, filmler her yerde gösterilsin. Filmler belki bir şey söyler, o yüzden filmler kalsın ama biz gitmeyelim oraya dedik.''