Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK'ların yetkisiyle kapatılan İMC TV’de “Gündem Müzakere” programını sunan Ayşegül Doğan, Türkiye'de gazetecilik üzerine "İşsiz katılmak, Türkiye’de, geldiğimiz noktayı düşündüğümüzde gurur duyulası bir hal aldı. Türkiye’de işsiz bir gazeteciyseniz demek ki işinizi layıkıyla yapmaya çalışan bir gazetecisiniz" dedi. 1996 yılında işkence yapılarak öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'yi de hatırlatan Doğan, "Sansür, karartma daha da ileri giden uygulamalar hep vardı. Son yıllarda artarak, biraz da boyut değiştirerek devam ediyor. Hepimiz birer Kadri Bağdu ya da Metin Göktepe olabilirdik" diye konuştu.
Doğan'ın Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar'a verdiği söyleşi şöyle:
-İMC TV son ana kadar yayınını sürdürdü. O anlarda neler hissettiniz?
Sancılı, endişeli, kaygılı bir süreçti. Ben öfke duydum açıkçası... Çünkü ne olacağına dair hiçbir fikriniz yok. Kapatılma kararını öğrenmemiz bile mevzu oldu. Uzun süre öğrenemedik. Kendi kurumunuzla ilgili haberin peşine düşüyorsunuz... Neredeyse hiç uyumadık. Hiç durmadan yayın yapmaya çalıştık. Özel yayına geçtik. Motivasyonumuz azalmadı. Bu süreç bir kez daha gösterdi ki, nerede olursa olsun, hangi olanaklarla olursa olsun habercilik istenildiği an yapılabilen bir iş. Çok şahane ışıkların, süper dekorların olmasına gerek yok. Yeter ki bedel ödemeyi, işsiz kalmayı göze alabilin. Hepimiz ağladık. Ağlamayan yoktu. Eski bir Anadolu geleneğidir ya hani, imece usulü bir araya gelmek... Herkes kendinden bir şeyler katarak İMC’yi var etti. Sanıyorum hepimiz, ayrı ayrı ve hep birlikte şu duyguyu hissettik: Bizim emeklerimizle oluşturulmuş, hiçbir patrona, sermayeye dayanmayan, kendi öz gücüyle ortaya çıkan ve büyütmek için çok emek sarf ettiğimiz, gözümüz gibi koruyup kolladığımız, pamuklara sarıp sarmaladığımız canımızdan bir şeyimizi kaybettik.
-İMC TV’yi anlatır mısınız? Kapatılma kararı bekliyor muydunuz?
İMC TV, Türkiye televizyonculuğu tarihinde bence bir ilkti. Yayın ilkeleri açısından BBC’yi esas alıyordu. Ağır çatışmaların olduğu 2011 yılında kuruldu. Çatışmalara rağmen barış gazeteciliğini esas aldı. Biz hakiki bir gazetecilik yapmaya çalışıyorduk. Geçen yıl, hiçbir mahkeme kararı olmaksızın TÜRKSAT’tan kaldırıldık. Karartma da bekliyorduk. Neden mi? Kötü habercilik, yanlı habercilik, herhangi bir siyasi partiye veya siyasal organizasyona dayanan bir habercilik yaptığımız için mi? Hayır. Tam tersini yaptığımız için kapatılma endişesi yaşıyorduk.
-Halkın haber alma hakkının engellenmesi bir yana işsiz gazeteciler ordusu da giderek büyüyor. Bu konuda neler söylersiniz?
İşsiz katılmak, Türkiye’de, geldiğimiz noktayı düşündüğümüzde gurur duyulası bir hal aldı. Türkiye’de işsiz bir gazeteciyseniz demek ki işinizi layıkıyla yapmaya çalışan bir gazetecisiniz. Türkiye’de işsiz gazeteci olgusu, düne uzanıyor. Sansür, karartma daha da ileri giden uygulamalar hep vardı. Son yıllarda artarak, biraz da boyut değiştirerek devam ediyor. Hepimiz birer Kadri Bağdu ya da Metin Göktepe olabilirdik. İnsanın zoruna giden şey, işsiz kalmak değil. Gazetecilerin yalnızca kendi mesleklerini yapabilmek için ödedikleri bedeller, yaşadıkları baskılar esas mesele. Ayrıca henüz işsiz kaldığımı kabullenebilmiş değilim. İMC TV’nin mühürlenmesi, İMC’nin kapandığı anlamına gelmiyor benim için.