Çalışmalarında son aşamaya gelinen 10. Yargı Paketi’ne ilişkin taslakta, toplumsal cinsiyet konusunda çok tartışılacak düzenlemeler yer aldı. Taslağa göre aynı cinsiyetteki kişilerin sembolik evlilikleri cezalandırılacak ve kanuna “doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” tanımı eklenecek.
LGBTİ+'ları ilgilendiren cinsiyet değişikliği şartlarının yeniden belirlendiği ve koşulların zorlaştırıldığı taslakla ilgili T24’e değerlendirmelerde bulunan CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, eleştiri getirdi. Gökçen taslağın anayasaya aykırı olduğunu vurgulayarak, “Kişinin sağlığını hedef alan, bilimsellikten uzak, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğin ne olduğunu bilmeyen, ayrımcı ve sadece LGBTİ+ haklarını değil herkesin haklarını tehdit eden bir taslak” dedi. Saki, “Her daim ellerinde LGBT+ düşmanlığını koz olarak bulunuyor” ifadesini kullandı.
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi üzerine Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve pek çok siyasetçi, çeşitli söylemleriyle LGBTİ+’ları hedef aldı. 10. Yargı Paketi’ne ilişkin taslak metin, LGBTİ+’ları ilgilendiren tartışma yaratacak çok sayıda değişiklik içeriyor.
Cinsiyet uyum sürecine başlama yaşı artırıldı
Taslağa göre, cinsiyet değişikliği şartlarını belirleyen Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 40. maddesinde değişikliğe gidiliyor. Bu kapsamda, 18 olan "cinsiyet uyum sürecine başlayabilme yaşı" 21 olarak değiştirilecek. Ayrıca yeni eklecek ibareler ile cinsiyet uyum sürecine başlamak isteyen bireylerin “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu ve cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesinin en az üçer ay aralıklarla yapacağı dört değerlendirme sonucunda vereceği resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesi” zorunlu tutulacak.
Kimlikteki cinsiyet hanesini değiştirmek de zorlaşıyor
Taslakta yer alan değişiklikler ile kimlikteki cinsiyet hanesini değiştirmek de zorlaşıyor. Düzenlemeyle birlikte değişikliğe, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen eğitim-araştırma hastanesinin vereceği resmi sağlık kurulu raporunun doğrulanması halinde mahkeme tarafından karar verilebilecek. TMK’ya eklenecek yeni maddeyle kimlikteki cinsiyet ibaresinin değiştirilmesi şartı şöyle belirtiliyor:
“Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin birinci fıkra uyarınca belirlenen hastane tarafından verilen resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.”
TMK üzerinde yapılacak eklemelerKanuna aykırı cinsiyet değişikliği Madde 93/A- (1) Kanunla belirlenen koşullara aykırı olarak kişinin cinsiyetini değiştirmeye yönelik herhangi bir tıbbi müdahalede bulunan faile üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası verilir. (2) Birinci fıkrada belirtilen müdahalenin çocuğa karşı veya yetkili olmayan bir kişi tarafından yapılması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır. (3) Kanunla belirlenen koşullara aykırı olarak cinsiyetini değiştirmeye yönelik herhangi bir tıbbi müdahale yaptıran kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. TMK 40. madde üzerinde yapılacak değişiklikCinsiyet değişikliğinde
Madde 40- Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin 21 yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu ve cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesinin en az üçer ay aralıklarla yapacağı dört değerlendirme sonucunda vereceği resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır. Bu fıkra uyarınca izin alınmadan cinsiyet değişikliğine yönelik hiçbir tıbbi müdahale yapılamaz. Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin birinci fıkra uyarınca belirlenen hastane tarafından verilen resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir. |
Fotoğraf: Fatoş Sarıkaya / csgorselarsiv.org
“Kanuna aykırı” cinsiyet değiştirenlere 3 yıla kadar hapis cezası
TMK’nın 40. Maddesi üzerinde yapılacak değişikliklerle bağlantılı olarak Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) “Kanuna aykırı cinsiyet değişikliği” bölümüne eklenen, “Kanunla belirlenen koşullara aykırı olarak kişinin cinsiyetini değiştirmeye yönelik herhangi bir tıbbi müdahalede bulunan faile 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve bin günden 10 bin güne kadar adlî para cezası verilir” kısmı ile “yasadışı cinsiyet değişikliği” operasyonu uygulayan hekimler cezalandırılcak. Bu operasyonu “kanuna aykırı şekilde” yaptıran kişiler ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alacak.
“Biyolojik cinsiyet” ifadesi TCK’ye ekleniyor
Taslakla beraber TCK’nın “Hayasızca Hareketler” başlığındaki 225. maddesi üzerinde de değişikliğe gidilmesi planlanıyor. Değişikliklerde “biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutumlar” için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verileceği belirtiliyor. Ayrıca aynı cinsiyetteki kişilerin sembolik nişan veya düğün törenleri gerçekleştiremeyeceğini söyleyen yeni taslakta bu tip törenler düzenleyen kişilere 1 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis verileceği ifade ediliyor.
TCK 225. maddeye yapılacak eklemelerHayasızca hareketler Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları halinde bu kişilere, bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilir. |
Fotoğraf: Hülya Çetinkaya / csgorselarsiv.org
Özgül Saki: Her daim ellerinde LGBT+ düşmanlığını koz olarak bulunuyor
Türkiye’de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde LGBTİ+ düşmanlığının varlığından bahseden Saki şöyle konuştu:
“Sadece Türkiye'de değil, Macaristan, Polonya, Amerika'nın bazı eyaletleri, Rusya adım adım bu LGBT+ nefretini körükleyip, LGBT+ varoluşlara bir saldırıyla kendi topluluklarını dizayn etmeye çalışıyorlar. Bütün bu faşist rejimler, otoriter rejimler aile mefhumu üzerinden bu inşayı yapıyorlar. Ve hemen bir düşman ilan etmeleri gerekir aile üzerinden bunu yaptıkları için ve de tabii ikili cinsiyet rejimi üzerinden yaptıkları için bir düşman ilan etmeleri gerekir. Ne güze,l her daim ellerinde LGBT+ düşmanlığını koz olarak bulunuyor. Ve birbirlerinden güç alarak da adım adım böyle yasal değişiklikler yapıyorlar.”
Özgül Saki: Kadınların "kuluçka makinası" görülme meselesiyle de çok bağlantılı
Bu taslak Medeni Kanun'un 40. maddesinde değişiklik yapıyor. 18 yaşı 21 yaşı çıkartıyor cinsiyet değişikliği için. 18 yaş bile geç tartışmalarının olduğu bir yerde bu 3 yıllık yaşı çıkartmak ve bir de bunu cinsiyet değişikliği operasyonunu üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olduğunu kanıtlamaya bağlaması da kadınların ‘kuluçka makinası’ görülme meselesiyle de çok bağlantılı. Kadın haklarına saldırı ile de çok bağlantılı ve mesela en mühimi diyor ki cinsiyet değişikliği operasyonu ‘sakın yanlış anlaşılmasın’ diyor açıklama bölümünde. ‘Bu bir hak değildir’ diyor. Bu ‘cinsiyet değişikliğine dair bilimsel rapor gerekir’ diyor. Bilimsel rapor derken de mesela bütün hastanelerde hekimlerin raporunu da gerekli görmüyor. Sağlık bakanlığından onaylı eğitim araştırma hastanelerinde heyet raporu diye bir şey söylüyor.
Özgül Saki: Biyolojik cinsiyete aykırı davranışlar ne demek?
Bir de bir madde daha var. Onu da söyleyeyim. Madde 225. Biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı davranışlar bölümü var. Bunlar da suç sayılıyor. Şimdi bu da çok vahim. Biyolojik cinsiyete aykırı davranışlar ne demek? Yani birisi sana şikayete konulup bu biyolojik cinsiyetle uygun olmuyor saçlarını uzatmış. Ya da saçlarını kazıtmış. Ne bileyim ‘şunu giymiş, pantolon giymiş, giymemesi lazım. Ya da etek giymiş, giymemesi lazım’ diyerek acayip geniş bir tanım yapıyor. Bu madde de gerçekten çok vahim. Bunun sadece LGBT+ meselesi olmadığı belirtmem gerekiyor. Sadece o olsa bile bizim eşitlik özgürlük mücadelesi verenlerin buna karşı ciddi bir diriliş örgütlemesi lazım.”
Fotoğraf: Fulya Oral / csgorselarsiv.org
Gökçe Gökçen: Kim yazdıysa ‘anayasanın her maddesini ayrı ayrı ihlal etmeliyim’ diye düşünmüş olmalı
Taslağın Anayasa’ya aykırı olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, taslak yasa tasarısının herkesin haklarını tehdit ettiğini vurguladı. Gökçen’in açıklamaları şöyle:
“Böyle taslakları gördüğümde ‘acaba kâbus mu’ diye düşünüyorum. Çünkü TBMM’ye verilmiş bir teklif yok, kamuoyunda yaratılmak istenen çok tehlikeli bir tartışma var. Etki ajanlığında da bu yapıldı. Önce tepki ölçmek için “metni dolaştıralım bakalım” diyen birileri var. Kişinin sağlığını hedef alan, bilimsellikten uzak, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğin ne olduğunu bilmeyen, ayrımcı ve sadece LGBTİ+ haklarını değil herkesin haklarını tehdit eden bir taslak. Kim yazdıysa ‘anayasanın her maddesini ayrı ayrı ihlal etmeliyim’ diye düşünmüş olmalı. Bu toprakların ruhuna da aykırı, Trump ve Putin soslu bir trend ithal ediliyor.”
Gökçe Gökçen: İktidar hem kendi sorumluluğundan kaçıyor hem de yeni bir nefret siyaseti kurguluyor
LGBTİ+’ların düşmanlaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Gökçen’in açıklamaları şöyle:
“2024 “Emekli Yılı” ilan edilmişti. Emekliye çektirmediklerini bırakmadılar. Anlaşılan “Aile Yılı” da bu mantıkla yapılmış. Herkesin hayatını kabusa çevirip zaten zor şartlarda yaşayan insanları yeni düşmanlar olarak göstermek istiyorlar. İktidar şunu söylüyor: ‘Mutsuzluğunun, berbat olan hayatının, dağılan aile hayatının sebebi ben değilim, bak şunlar.’ Yani hem kendi sorumluluğundan kaçıyor hem de yeni bir nefret siyaseti kurguluyor.
İnsan hakları herkes içindir. İnsan haklarını sadece bir grup için, çoğunluk için savunmanın bir anlamı yok, bir gereği de yok. Çünkü hukuka ihtiyaç duyan zaten egemenler değildir. Bu yüzden 'LGBTİ+’lar hariç' hak savunucusuyum diye bir şey olamaz. LGBTİ+’ların neler yaşadığını siyasetçilerin ya da ezberden konuşanların bildiğini düşünmüyorum. Örneğin ülkemiz trans cinayetlerinde uzun süredir Avrupa birincisi. Buna yol açan sebepler nelerdir? Bunu araştırmak ve tedbir almak zorundayız. Fakat meseleyi yalnızca şiddet başlığıyla ele almak da doğru bir bakış açısı değil. Anayasanın ilk üç maddesine sahip çıkıyorsak, eşitlik ve laikliğe sahip çıkıyorsak tutarlı olmak durumundayız. Herkesin saygın olduğunu, tam anlamıyla eşit olduğunu kabul etmek zorundayız.”