T24 Kültür Sanat
Geçen yıl Altın Portakal Film Festivali'nde sansür kriziyle gündeme gelen, festivalin iptaline giden sürecin odağına yerleşen "Kanun Hükmü" belgeseli bu yıl da Antalya Valiliği'nce yasaklandı. Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi tarafından, sansürlenip gösterimi yasaklanan filmlerden oluşan bir seçkiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne alternatif olarak hazırlanan Özgür Portakal Film Günleri listesinde yer alan "Kanun Hükmü" belgeselinin gösterimi, Antalya Valiliği tebligatıyla engellendi. Yönetmen Nejla Demirci, filmin bir kez daha yasaklanmasına isyan etti. Demirci "Komedi filmlerine taş çıkartır" diyerek davacı olacağını söyledi.
Nejla Demirci, yapım aşamasından bugüne kadar birbiri ardına sansür girişimlerine maruz kalan filminin hikâyesini Gazete Duvar'dan Ceren Deniz'e anlattı. Geçen yıl Altın Portakal ve Ankara Film Festivali'nde programdan çıkarılan, son olarak film günleri kapsamında dün gösterime girecekken yasaklanan filmi için hukuk mücadelesini sürdüreceğini söyleyen Demirci, bir hafta içinde yasak kararına karşı savcılığa suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Nejla Demirci
Yönetmeni Nejla Demirci, "Kanun Hükmü" filminin seyirciyle buluşma yolculuğuna dair şunları anlattı:
"Film daha yokken sansür başladı"
"KHK ile görevinden alınan bir öğretmen ve bir hekimin yaşamlarından kesitleri içeren bu filmin yapımının her aşamasında başka bir zorluk yaşadık. Bu saldırı çok büyük. Film daha yapılmadan sansür başladı. Yapım aşamasında daha ne çekeceğimizi, nasıl bir şey anlatacağımızı bilmeden engelleme girişimleri başladı. Ardından zaten Türkiye'de yapamadım. Gidip yurt dışına kurgulamak zorunda kaldım. Çalışmak istediğim operatörler uzak durdu benden. Yalnızlaştırıldım. İfade özgürlüğünün ihlali hafif kalır bugün yanında. Sözü daha söylenmeden kaynağından yok etmek. Korkunç bir sansür. Ama güçleri yetmedi buna. O söz söylendi. Ve şu anda bir eser olarak duruyor."
AYM "ifade özgürlüğü ihlali" dedi
"Sonra Anayasa Mahkemesi'nin uzun uzun tartışıp vermiş olduğu kararla, yapım aşamasındayken bir engellenme haline 'ifade özgürlüğü ihlali' dendi. Geçen yıl Antalya Film Festivali'nde bu film yasaklandı. Bu yasaklamayı protesto eden diğer yarışmacılar, eserler, festival temsilcileri, çekildiklerini açıkladılar. Geçen yıl bunlar yaşandıktan sonra ben bu yıl Altın Portakal Film Festivali'nin karşısında durmadım. Yapılmaması yönünde herhangi bir tavır sergilemedim. Ama festivalin yanında da durup sansürün aklanmaması gerektiğini önerdim. Başka arkadaşlar da bunu önerdiler. Bu tutum kendiliğinden oluştu."
"Muhittin Böcek iktidarın teveccühünü kazanmış"
"Hakikate tahammül göstermeyen iktidarın bir telefonu, Antalya halkının oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı için 'kanun hükmünde' oluyor. Buna tepki gösterdik ve hâlâ tepki gösteriyoruz. Bugün aldığım valilik kararında Altın Portakal Film Festivali yönetiminin, valiliğin ve Kültür Bakanlığı'nın bir kararda birleştiğinin kokusu var. Görüyorum ki Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek iktidarın teveccühünü kazanmış. Kendisi iktidarın teveccühüne sahip şu anda. Bir kentte halkın oylarıyla seçilmiş bir insanın bir filmle nasıl uğraştığını görüyoruz."
"15 gün yasak kara mizah sayılacak bir şey"
"Şimdi Antalya Valiliği diyor ki; bu konuda 15 gün yasak var. Bu, hakikaten komedi fikirlerine taş çıkartır. Bir fıkra gibi yani. Kara mizah sayılacak bir şey. Dolayısıyla ben hukukçuları, baroları bu meseleye dönüp bakmaya davet ediyorum. Çünkü bu geldiğimiz yer hiç iyi şeyler söylemiyor kimseye. Avukatımla konuştum. Bu karar, Anayasa'nın 27. maddesindeki bilim ve sanat özgürlüğüne, 34. maddesindeki toplantı hak ve özgürlüklerine ve nihayetinde hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu için karar verenlerin hukuki ve cezai sorumluluklarını da gerektiriyor. Dolayısıyla ben de bir hafta içerisinde bir suç duyurusunda bulunacağım."
"CHP'nin vicdanına emanet ediyorum"
"Ben Antalya'ya gayet barışçı bir şekilde geldim. Kanun Hükmü'nü sansüre uğramış diğer filmlerle beraber burada Baküs Sahne'de mütevazı bir şekilde izleyip Antalya izleyicisine gösterip buradaki tepkileri alıp gitmek istiyordum. Kanun Hükmü belgeselini keyfi bir şekilde bizden aldılar, halka sunumdan kaldırdılar, insanların izleme hakkını ellerinden aldılar, bunun hukuksal hiçbir gerekçesi yok. Nefes alacak kadar bizde kalan enerjiyi de istiyorlar. Yani ben onu hissediyorum. Bu filme yapılan işkenceyi Cumhuriyet Halk Partisi'nin vicdanına emanet ediyorum. Baroların vicdanına emanet ediyorum. Sivil toplum örgütlerinin vicdanına emanet ediyorum."
TIKLAYIN | İşçi Filmleri Festivali'nde sansür: "Kanun Hükmü" belgeseline yine yasak getirildi
'Gecenin Kıyısı'nda taraf tutmanın anlamsızlığı üzerine bir hikâye |