Politika

Kanal 7’deki karmaşık ilişkiler

Kanal 7'nin eski Avrupa Reklam Müdürü Aslan’ın kitabında, nasıl para toplandığı, Zekeriya Karaman ve çevresi ile siyasetçi-finans ilişkisi anlatılıyor. Deniz Feneri e.V. i

09 Eylül 2008 03:00
Kanal 7'nin eski Avrupa Reklam Müdürü Yüksel Aslan'ın kaleme aldığı 872 sayfalık "Sahte-Kâr" adlı kitapta, halen Frankfurt'ta devam eden Deniz Feneri Derneği e.V. iddianamesine benzer şekilde, Kanal 7'nin arkasındaki siyasetçi ve finans ilişkileri anlatılıyor.
Kanal 7'nin Necmettin Erbakan'ın isteği ve milletvekillerinin çabasıyla kurulduğunu anlatan Yüksel Aslan, Almanya'da camilerde Kanal 7 için Türklerden para toplandığını söyledi. Bu amaçla düzenlenen şölene Zekeriya Karaman ve İsmail Kahraman ile Almanya Deniz Feneri Derneği'nin para trafiğinde kuryelik yaptığı iddia edilen RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın da katıldığı ileri sürülüyor.

Paralar Mercümek'in hesabına

Kitapta özetle şu bilgiler veriliyor:
“Yeni Dünya İletişim AŞ, 3 Şubat 1993'te kuruldu. 1 milyar TL sermayeli şirketin yönetim kurulu başkanlığına yüzde 20 hisseye sahip olan Recai Kutan, başkan yardımcılığına Kombassan Holding Başkanı Haşim Bayram getirildi. Bayram, şirket adına hisse senetlerini basıp bavula doldurduktan sonra soluğu Avrupa'da aldı.
Daha önce Kombassan hissesi satan temsilcilerin Yeni Dünya hisseleri satmasını sağladı. Ancak Bayram'ın "Hisse alanların televizyonun mülk ve gelirlerine ortak olacağı" şeklindeki söylemi üzerine Kutan ile Harun Aytaç (eski Bolu milletvekili) Kanal 7 hissesi satışını Kombassan'dan geri aldı.”
Kitapta, hisse satılan kişilere paraları yatırmaları için verilen hesap numarasının ise "RP'nin kasası" olarak bilinen Süleyman Mercümek'e ait olduğu iddia ediliyor.

Holdinglerden para geldi
Hisse satış yetkisinin Kombassan'dan alınmasından sonra Kanal 7'nin yönetimini Recai Kutan'la paylaşan Zekeriya Karaman'ın yeni bir sistem kurduğunu belirten Aslan, bu sistemin, Kanal 7'nin Frankfurt'taki şirketi Media 7 Gmbh (Deniz Feneri'nin para aktardığı Euro 7 şirketi) ile Türkiye'deki Yeni Dünya'nın büyük hissesinin Yimpaş'a devrine kadar sürdüğünü ifade ediyor.
Kitapta, hisse satışı azalınca Karaman'ın Almanya'daki holding yöneticileriyle toplantı yapıp zorda olduklarını anlattığı ve belirli bir aidat vermezlerse yayını durduracaklarını söylediği belirtiliyor. Bunun üzerine Kombassan ve Konya Endüstri Holding'den her ay 200'er bin euro tahsil edildiği, diğer holdingilerin de belirledikleri tutarları aktardığı ileri sürülüyor.


Paralar AKP için kullanıldı

Organik değil tamamen duygusal!

Akman'la birlikte katıldı
Media 7 Gmbh'ın Kanal 7 hisse satışını Köln'de Neusser Str. 356 adresindeki Fatih Camii'nin bir ofisinde yaptığını anlatan Aslan, cami imamlarından da yararlandığını, düzenlenen şölenlere Zekeriya Karaman, İsmail Kahraman ile RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın da katıldığını iddia etti. Yüksel Aslan'ın kitabının 823'üncü sayfasında şöyle deniliyor:
"Yeni Dünya İletişim AŞ Avrupa Koordinatörü Necmettin Hocaoğlu, Kanal 7'ye daha çok yardım toplayabilmek için Kanal 7 Avrupa Şöleni hazırlamıştır. Bielefeld kentinde yapılan bu şölene; Kanal 7 TV Genel Koordinatörü Zekeriya Karaman, İGMG Genel Başkanı Ali Yüksel, Kanal 7 TV Muhasebesi Müdürü İsmail Kahraman ve Zahid Akman, sanatçılardan da Nuri Sesigüzel ve İsmail Türüt katılmışlardır.
Toplanan bu yardımlar esnasında, kadınların yüzük, bilezik, küpe... vb. ziynet eşyalarını da bağışladığını gören İsmail Kahraman şaşkınlık geçirmiş ve çevresindekilere, 'Bu kadınlar niye altınlarını hediye ediyorlar?' diye sormuştur. Şaşırdığını görenler, 'Abi, Kanal 7 cihad kanalıdır. Bu TV'ye yapılan yardım, cihad ordusuna yapılmış bir yardımdır' dedi."

Şirket hisseleri baskında bulundu

Zekeriya Karaman'ın başında olduğu, Kanal 7'nin sahibi Yeni Dünya İletişim AŞ hisseleri Frankfurt'ta görülen Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinde de yer aldı. Derneğin yargılanan muhasebecisi Firdevsi Ermiş, dernek ve Euro 7 (Media 7) merkezlerine yapılan baskınlarda ele geçen 7 milyon 61 bin euro’luk Yeni Dünya İletişim AŞ hisse senetleri hakkında konuşurken, bunların 2005-2007 arasında geri alınan hisseler olduğunu söyledi.
İddianamede bu hisse senetlerinin geri alımı konusunda şunlar yer aldı:
"Hisse senetleri geri satın alındığı zaman, peki bunların parası nereden ödeniyordu sorusuna Ermiş, hisse senetlerinin geri alınması için harcanan paranın, kendisinin ve Mehmet Taşkan'ın keş kasasından çıktığını, bu paraların da o keş kasalara hem bağış paralarından, hem Taxi Quick'in gelirinden ve hem de TVT'nin reklam gelirlerinden geldiğini, onun anlaşılmasının biraz zor olduğunu anlatmış, paraların tamamen karıştırıldığını belirtmiştir."