YouTube'da söylediği bir şarkının ardından, iki yıl önce bir ev konserleri etkinliği olan Sofar’da sahneye çıkan ve 2015'te kendi adıyla çıkardığı albümle milyonlarca insanın da hayatına dokunan Kalben, "Bursa Nilüfer’de altı bin kişinin önünde söyledik ve konser bittiğinde ‘Kalben Kalben’ diye tempo tuttular. İnanamadım, ‘Adımı biliyorlar’ dedim. Hâlâ çok heyecanlanıyorum her defasında. Bu doğru bir şey mi bilmiyorum ama daha ‘cool’ olmak için her şeyimi verirdim” diyor" dedi.
Milliyet'ten Yavuz Hakan Tok'a söyleşi veren Kalben, "Yeni Kalben albümüne dair ilk bilgileri vererek başlayalım mı?" sorusuna "Çok heyecanlı! İsmini On üç şarkıdan oluşacak bir albüm bu. Özgürlükten, eşitlikten, herkesin birbirini özgürce, mutlu mesut sevebildiği bir dünyadan bahseden, karanlıktan korkmayan, karanlığın varlığını ve kendi karanlığını da kabul eden şarkılar var içinde. Artık daha özgür olmak isteyen bir hikâye anlatıcısı olduğumu hissediyorum bu albümde. Cesur olmaktan korkmuyor ama korkak olmaktan da çekinmiyor" yanıtını verdi.
Kalben'in Milliyet'teki röportajı şöyle:
- İlk albüm tuttuysa şayet, ‘ikinci albüm stresi’ diye bir şey oluyor genellikle.
Bizde olmadı yok. Albümün tuttuğundan haberdar değildik ki. Yılbaşında altın plak geldi bize mesela, haberimiz yoktu. Fotoğraflarını çekip ailelerimize filan gönderdik, mutlu olduk. Zaten birinci albüm tuttu diye hayatımızı ona göre yönlendirmedik. Örneğin ben ekibimde çalışmak istemediğim biri varsa, onunla çalışmaya devam etmek istemedim yine; gerçekten sevdiğim insanlarla çalışmak istedim. “Bir şeyler yolunda gidiyor, bunu bozmayayım, karakterimden taviz vereyim, ne olacak canım,” demedim. Birinci albümün ikinci albümün hissiyatını etkilemesine izin verdik dersem yalan söylemiş olurum.
Sosyal medyada yazdıklarınıza da bakınca… Biraz ütopik bir iyimser mi Kalben?
Bir yandan da çok karanlık biriyim. O yüzden bu kadar iyimserim. Çünkü benim gibi karamsar biriysen bu kadar iyimser olmak zorundasın. Ben de her şeyin farkındayım. Ofislerde, şirketlerde, fabrikalarda ve şantiyelerde insanların günde kaç saatini ne kadarlık bir para için harcadığını çok iyi biliyorum. Kadınların ne halde olduğunu biliyorum. Çocukluğumda bakkaldan para üstü alırken bakkal elime değse taciz edildiğimi zannederek büyüdüm ben. O korkuyla büyütüldüm. Geceleri sokakta yürüyemeyerek, ne giyeceğime dikkat ederek, sonra ne giyeceğime aksine dikkat etmeyerek, birtakım isyanları geliştirmek zorunda kalarak büyütüldüm. Ben de gerçeklerin çok farkındayım yani. Şuursuz bir iyimserlik değil benimki.