İzmirli sendikacılar, bugün HDP’ye yapılanlara tepki verilmemesi durumunda yarın sıranın CHP’ye ve ardından sendikalara geleceğini belirttiler. DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikaların İzmir şubelerinin başkanları "Milliyetçilerin, ulusalcıların, muhafazakarların içinde olduğu bir cephe kuruldu. Bunun için beğenmedikleri muhalefeti susturuyor. Bu bugün HDP, yarın CHP olacak" dedi. Genel-İş İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Ali Haydar Kaya, 7 Haziran'daki seçimler hakkında "Asıl darbe girişimini 7 Haziran seçimlerinin sonrasında yaşadık. 1 Kasım sonrası, 15 Temmuz ve bugüne geldiğimizde acaba daha da kötü günlerin habercisi midir diye şaşkınlık içindeyiz" diye konuştu.
Aralarında eş genel başkanların da bulunduğu HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasını yorumlayan işçi ve kamu emekçileri sendikalarının başkanları seçimle gelenin seçimle gidebileceğinin altını çizdi. Sendikacılar, bugün HDP’ye yapılanlara tepki verilmemesi durumunda yarın sıranın CHP’ye ve ardından sendikalara geleceğini belirttiler. Çözümün vekilleri tutuklamakta olmadığını da dile getiren sendikacılar OHAL ve KHK düzeninden çıkılmasını ve siyasetin önünün açılmasını istediler.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile HDP’li vekillerin tutuklanmasını DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikaların İzmir şubelerinin başkanları konuştu.
Evrensel'den Metehan Ud'un haberi şöyle:
Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Güral Doğan, Türkiye’nin sorunlarının giderek derinleşmekte olduğunu ve ülkenin bir uçuruma sürüklendiğini belirterek, “Türkiye’nin sorunları milletvekillerini, belediye başkanlarını, gazetecileri gözaltına almakla çözülemez. Daha düne kadar 'Hakimiyet milletindir' afişleri asanların bugün milletin seçtiklerini tutuklaması açıktır ki halkın iradesini tanımamaktır. Olağanüstü hal uygulamalarının hukuku ortadan kaldırarak yeni bir rejim inşa ediyor olmasını kaygıyla izliyoruz" dedi.
"Yarın sendikacıların da kapısını çalacak"
"Bir seçilmişin ancak seçimle gideceğini savunduklarını" dile getiren Doğan şunları söyledi: “Bu herkes için geçerli. Bir siyasi partinin başkanını tutuklamak demek savaşın fitilini ateşlemek demek. Bunun yarını, kişisi yok. Bu yarın sendikacıların da kapısını çalacak. Önünde hiçbir engel yok. Barışa, kardeşliğe ve demokrasiye her zamankinden çok ihtiyacımız vardır. Bunu sağlayacak olan işçilerin, emekçilerin birliğidir; emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesidir.”
"Algı operasyonu yapıldı"
Tüm Bel-Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Faruk Vergili de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Saray ve AKP’nin kendisine muhalefet olabilecek her kesime yönelik bir saldırı başlattığı görüşünü savunarak “Barışa, kardeşliğe çağrı yapan HDP için bir algı operasyonu yapıldı. En sonunda tutuklamaya kadar gitti. HDP’liler tutuksuz da yargılanabilirdi. Partinin başkanlarının ve vekillerinin tutuklanması ile Kürt seçmenler üzerinde bir korku, baskı yaratılmaya çalışılıyor" dedi.
"Sıra kime gelecek korkusu"
Emekten yana olan insanlar olarak süreci kaygı ile izlediklerini belirten Vergili şunları söyledi:
"Bu ülkede özgürlükten, barıştan, demokrasiden, kardeşçe bir arada yaşamaktan yana olan insanlar artık sıra kime gelecek duygusu ile olaya yaklaşıyor. Bu sorun sadece Kürt seçmenlerin sorunu da değil, kendini farklı siyasi noktalarda gören demokrat insanların hepsinin sorunu. Bir an önce bu hükümet ya da siyasi irade çözüm üretmeli. Biz, KHK düzeninden çıkılmasını ve herkesin siyasetini yapabilmesini savunuyoruz. Ancak bu şekilde kardeşçe barış içinde yaşayabiliriz. Diğer türlü her gün bizi karamsar bir tablo bekliyor.”
"Bugün HDP, yarın CHP"
TEKSİF İzmir Şube Başkanı Faruk Aksoy ise 7 Haziran seçimleri sonrası gelişmelerin bunu gösterdiğini ifade ederek “Hükümet içine girdiği girdaptan çıkmak için Kürt kartına oynadı. Milliyetçilerin, ulusalcıların, muhafazakarların içinde olduğu bir cephe kurdular. Bunun için beğenmedikleri muhalefeti susturuyor. Bu bugün HDP, yarın CHP olacak. Saldırılar bununla kalmayacak” dedi.
"Sadece sendikacılar değil"
Eğer birileri yargılanacaksa onların hırsızların ve yetim hakkı yiyenlerin, hak ve özgürlüklerin önünü kesenlerin olması gerektiğinin altını çizen Aksoy şunları söyledi:
"Hükümet yolun sonuna doğru geldiği için daha da saldırganlaşıyor. Konfederasyon ayrımı yapmadan bu haksızlığı, bu zulmü anlatmak zorundayız. Birleşerek bu ülkenin hem işçi sınıfına hem de Türkiye halklarına yapılan bu saldırıyı püskürtmek zorundayız. Yoksa yaşayacağımız başka Türkiye yok, çocuklarımız için yapmalıyız. Sadece sendikacılar, sadece solcular olarak değil elini vicdanına koyup herkesin bu işin içinde olması lazım."
"Asıl darbe girişimi 7 Haziran'da yaşandı"
Ali Haydar Kaya (Genel-İş İzmir 5 No’lu Şube Başkanı):
"Asıl darbe girişimini 7 Haziran seçimlerinin sonrasında yaşadık. 1 Kasım sonrası, 15 Temmuz ve bugüne geldiğimizde acaba daha da kötü günlerin habercisi midir diye şaşkınlık içindeyiz. Cumhurbaşkanı sermaye ile elele verip Türkiye halklarına daha nasıl zulmeder bilinmez ama 6 milyonun üstünde oy almış bir siyasi partinin genel başkanının asılsız ve mesnetsiz suçlamalarla tutuklanmasının kabul edilebilir yanı yok. Eğer ki biz emekçiler de susarsak durum ortada. Bugün Mecliste muhaliflerin sesleri kesilirse emekçilerin kıdem tazminatı gibi pek çok hakkı rahatlıkla ortadan kalkabilir. Tek başına sarayın ülkeyi yönettiği bir dönemdeyiz. O yüzden emekçilerin mutlaka sokağı ve işyerlerini ısındırmaları gerekiyor."
"Mesaj toplumun bütün kesime"
Cevat Düzci (Eğitim Sen İzmir 4 Nolu Şube Başkanı): HDP’ye yapılan bu tutuklama ve saldırı aslında toplumun bütün muhalif kesimlerini hedef alan bir saldırıdır. Sıranın herkese geleceği çok açık görünüyor. Çünkü muhalif olan hiçbir şeye artık tahammül yok. Yüz binlerce, milyonlarca insanın iradesi olan bir yapıya bile tahammül edilemiyor. Buna karşı yapılacak olan da toplumun tüm muhalif kesimlerinin artık tek bir yerde bir duruş sergilemesi, yan yana gelmesi birlikte hareket etmesi gerekiyor. Çünkü yarın sessiz kaldığımız bir noktada baskıya alındığımızda kimsenin kalmadığını göreceğimiz günler yaklaşıyor. Bu anlamda daha çok birlikteliğe ihtiyaç vardır.