T24 Haber Merkezi
Sağlık Bakanlığı’nın yeni Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi talebiyle üç günlük iş bırakma eylemi başlatan aile sağlığı merkezi çalışanları, “Bu tamamen birinci basamak sağlık hizmetlerini ve aile hekimliğini lağveden bir yönetmeliktir. Bu yönetmeliğin ardından çalışacak aile hekimi bulamayacakları gibi burada asıl mesele de halkımız birinci basamak sağlık hizmetine de ulaşamayacaktır” dedi.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik, geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelik değişikliğini protesto eden aile hekimleri, hemşireler ve ebeler ülke çapında üç günlük iş bırakma eylemi başlattı. Sağlık örgütlerinin İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde gerçekleştirdiği eyleme katılan sağlık emekçileri, kendi hakları ve hastaların hakları için eylem yaptıklarını açıkladı.
"Haklarımızı istiyoruz"
İzmir Buca ilçesinde bir aile sağlığı merkezinde görev yapan ebe Gamze Sapmaz, "Bugün hep birlikte eylemdeyiz. Ebe, hemşire ve hekim arkadaşlarımızın kazançları için buradayız. Hastalarımızın hakları için buradayız. Bize daha çok çalışma deniyor ama biz zaten çalışıyoruz ve hakkıyla çalışıyoruz. Elimizde aşımız yok aşı yapamıyoruz. Herkes için koşuyoruz. Bu arada hastalarımızın da hakları yeniyor. Biz sadece kendimiz için değil, aynı zamanda halkımız için de vatandaşlarımız için de buradayız. Bizim eğer yaptığımız işlerde hasta sayılarımızı azaltarak ve kat sayımızı aşağıya çekilerek daha çok iş yapılarak daha çok iş yüklenerek daha az maddi kazanç bekleniyor. Biz maddi kazancından çok aslında yaptığımız işin özverisindeyiz ve meslek onurumuzdayız. Bizim meslek onurumuz ayaklar altına alınmış durumda özellikle ebe, hemşireler olarak hiçbir yerde adımız geçmiyor, hiçbir yerde anılmıyoruz. Aile hekimlikleri sadece oturan, hiçbir iş yapmayan yerler gibi gözükürken aslında sağlığın temelini oluşturandır. Biz koruyucu sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Biz insanlara hastalanmadan önce aşılamak istiyoruz. Biz hastalarımızla ilgilenmek istiyoruz. Fakat bu yeni çıkan yönetmelikte bizim iş yükümüzü arttırarak hastalarımıza daha az vakit ayırmamızı sağlıyor. Ben bir hastaya aile hekimliğinde en az 15 dakika ayırmalıyım ki hastaya verimli olarak işlem yapabileyim. Ben gelen bebeğimi 'aşı yok' diye geri çevirmemeliyim. Ben gelen gebemin eğitimini, emzirme eğitimini vermeliyim. Ben bunun için buradayım. Ama bunlar bizim elimizden alınmaya çalışıyor. Biz makina değiliz. Biz bir sağlık kurumuyuz. Biz sağlık vermek için buradayız. Haklarımızı istiyoruz" dedi.
"Bakanlığı aklını başına almaya çağırıyoruz"
Sağlık emekçisi Başak Edge ise "Bakanlığın daha öncesinde basına sızan yönetmeliği için birçok eylem yapmış bu yönetmeliğin geri çekilmesini istemiştik. Bir yönetmelik yapılacaksa eğer sağlık meslek örgütleriyle birlikte yapılmasını istemiştik ancak bakanlık yine kulaklarını bize tıkadı ve bir gece yarısı yönetmeliği, sızan şekliyle olduğu gibi yayınladı. Bu tamamen birinci basamak sağlık hizmetlerini ve aile hekimliğini lağveden bir yönetmeliktir. Bu yönetmeliğin ardından çalışacak aile hekimi bulamayacakları gibi burada asıl mesele de halkımız birinci basamak sağlık hizmetine de ulaşamayacaktır. Biz bugün hem birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha nitelikli verilebilmesi hem de kendi haklarımız için buradayız. Biz sağlık çalışanları olarak bugün üç günlük bir uyarı grevindeyiz. Bakanlığı aklını başına almaya çağırıyoruz. Bu yönetmelikle iş yürümez. Bu yönetmelikle birinci basamak hizmetleri, aile hekimliği hizmetleri verilemez" diye konuştu.
"Hakkımızı aramak için sahalardayız"
İzmir'in Çiğli ilçesinde aile hekimi olarak görev yapan Mehmet Uğur Baran da hak mücadelesi için alalarda olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Bu yönetmeliğin neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Bu yönetmeliğin açıklanabilecek tarafı yok. Sağlıktaki dönüşümle hastanelerdeki bence randevu sisteminden kaynaklanan zorlukları birinci basamağı ötekileştirerek çözmeye çalışıyorlar. Fakat bunu yaparken de maalesef yaptığınız her işe bir cezayla yönlendirme. Mesela hastayı muayene ediyorsunuz, teşhisinizi yapıyorsunuz, ilaç yazacaksınız, ilaç yazdığınız ilaca karışıyor. Şu ilacı şu kadardan çok yazamazsın. Ağrı kesicisinden, antibiyotiğinden vesaire. Sadece bu değil. Nüfusunuza kayıtlı kişiler, şayet de herhangi bir sağlık problemi olmadan size gelmiyorsa ya da sağlık tercihini başka kurumlarda görmek istiyorsa sizi sorumlu tutuyor. Yani akılla bağdaştırılacak bir şey değil. Aldığımız her kuruşu neredeyse bir tarafından kesmek için elinden geleni yapıyor. Halkımızın bilmediği bir şey daha var; bizler aslında çalıştığımız kurumlara belli bir bedel ödüyoruz. Kira ödüyoruz, personel çalıştırıyoruz, yaptığımız kurumun bütün harcamalarını karşılıyoruz. Enflasyon oranında maaş artışlarına ek olarak teşviklerimizde aldığımız ücretlerde ciddi kesintilere yol açıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil. Halbuki bizim kendi işimize odaklanmamız lazım. Birinci basamağın önceliği koruyucu hizmettir, poliklinik hizmeti değildir. Hem poliklinik yaptıracaksın hem yaptırdığın polikliniğe karışacaksın hem de polikliniğine gelmeyen kişiler için ceza vereceksin. Bunu izah etmek gerçekten çok zor. Bir kere her şeyden önce onur kırıcı. İnsanlar sağlık hizmeti verirken bunları düşünmemek zorunda. Dolayısıyla biz de bu anlamda hakkımızı aramak için sahalardayız" dedi. (ANKA)
Oval Ofis:
|