T24 Haber Merkezi
İyi Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM'ye gönderilen HDP'li 9 milletvekili hakkında, "İyi Parti olarak bizim terör konusundaki çizgimiz bellidir, PKK konusunda da, HDP konusunda da, terör konusunda da, parlamento konusunda da, adalet konusunda da çizgimiz çok net ve açıktır" dedi. Tatlıoğlu, Genel Başkan Meral Akşener başkanlığında parti grubu olarak toplanılacağını ve ortak bir karar alınacağını söyledi.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konulan Tatlıoğlu, Uygur Türkleri hakkında TBMM’nin ortak bir karar alarak uluslararası topluma ilan etmesi gerektiğini belirterek, taleplerini iletmek üzere Meclis Başkanı’ndan randevu aldıklarını açıkladı.
"İyi Parti milletimizin iradesine ters düşecek bir kararın yanında olmamıştır"
HDP milletvekillerinin fezlekeleri hakkında İyi Parti’den farklı açıklamalar geldi sizin yorumunuz ne olacak? Sorusuna Tatlıoğlu, “Bizim birbirinden farklı açıklaması olan bir arkadaşımızı görmedim. Belki yorumlanması o şekilde olabilir. İyi Parti olarak bizim terör konusundaki çizgimiz bellidir, PKK konusunda da, HDP konusunda da, terör konusunda da, parlamento konusunda da, adalet konusunda da çizgimiz çok net ve açıktır. Henüz genel kurula gelmiş bir fezleke yoktur. Bu fezlekelerle ilgili kararda bir belirsizlik olduğu kanaatindeyiz. Biz genel olarak bu tür kararları Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında parti grubu olarak toplanırız her bir arkadaşımız kendi düşüncesini ifade ederek ortak bir karar alırız. İyi Parti milletimizin iradesine ters düşecek bir kararın yanında olmamıştır, hep ortasında olmuştur. İyi Parti Milletimizin iradesini temsil eden bir parti olmuştur. Milli iradenin de devlete hakim olması mücadelesini veren bir partidir” dedi.
"Türkiye’de siyasi iklimin değişmesi gerektiğine inanıyoruz"
Tatlıoğlu, erken seçim senaryoları konusunda neler olabileceği yönünde sorulan bir soruyu şöyle cevaplandırdı:
“Biz milletin iradesi ile iktidarın isteği arasında ciddi bir ayrışma olduğunu görüyoruz. Biz bu ülkenin sokaklarındayız. Sarayla milletin arasında çok ciddi bir mesafe var. Devletle millet arasında bir ayrışma olmasın diye uğraşıyoruz. İyi Parti olarak Türkiye’de siyasi iklimin değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Artık bu hukuki, ekonomik ve sosyal inişi durdurmalı, bunun da siyasi atmosferin değişimine bağlı olduğuna inanıyoruz. Seçimin olmasını arzu ediyoruz, milli iradeye gidilmesini istiyoruz. Milli iradenin değişime yol açacağına inanıyoruz. Böyle bir durumda Türkiye’nin çok çabuk yükselişe geçeceğine inanıyoruz.”
Büyüme rakamları
Büyüme rakamlarını nasıl değerlendiriyorsunuz soruna Tatlıoğlu, “Büyümeye baktığımızda özellikle finansman ve kredi genişlemesinin büyük katkı sağladığını görüyoruz. TÜİK rakamları üzerinden okuduğumuzda gecikmiş yatırımların belli bir miktar realize edildiğini görüyoruz. Bu toparlanmanın finans ve bağlı birimlerden ziyade reel sektör üzerinde olmasını arzu ederiz. İhracat ve dış ticaret rakamlarında ciddi bir bozulma var. Bunun bütçedeki bozulmayla beraber üstü üste düşmesi ve merkez bankası rezervlerindeki erimeyi de kattığınızda bu tablodan çıkmak esas meseledir. 2021 için pozitif bir büyüme bekliyoruz ama bunlar Türkiye’yi bu yapıdan çıkaracak kuvvette olmadığı herkesin malumudur.” yanıtını verdi.
Öte yandan Tatlıoğlu, Uygur Türkleri ile yaptığı açıklamada da şunları kaydetti:
“Bütün insan haklarını yok sayan bir uygulamanın uzun süredir şahidiyiz. Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşanan Çin zulmü, Çin Halk Cumhuriyeti’nin baskıcı politikalarını giderek derinleştirmesi sonucunda uluslararası bir boyut kazanmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Uygur Türk halkına karşı uygulanan planlı ve sistematik mezalimin sonucunda uluslararası toplum harekete geçmiştir. Bu kapsamda ilk olarak, BM İnsan Hakları Konseyine üye ülkeler tarafından Çin’in, Sincan Uygur Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik insanlık dışı uygulamalarını kınayan bir mektup yayımlanmıştır. Daha sonra Almanya'nın BM Daimî Temsilcisi Christoph Heusgen tarafından 6 Ekim 2019 tarihinde deklare edilen ve aralarında ABD, İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya’nın da bulunduğu 39 ülke tarafından imzalanan ortak açıklamada, 'Çin tarafından toplama kamplarında zorla tutulan Uygur Türklerinin derhal serbest bırakılması' çağrısı yapılmıştır.
ABD ise müstakil olarak, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarından dolayı Çin’e karşı yaptırım öngören tasarıyı Senato'dan ve Temsilciler Meclisi'nden geçirmiş, 17 Haziran 2020 tarihinde ABD başkanının onayı ardından yürürlüğe koymuştur. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin ise resmi twitter hesabından 4 Şubat 2021 tarihinde yaptığı açıklamada Çin’in Uygur halkına yönelik baskıcı politikalarına dikkat çekerek 'Ticaret ve ekonomi, bu zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz' ifadesinde bulunmuştur.
Son olarak Kanada Federal Parlamentosu, 23 Şubat 2021 tarihinde, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını 'soykırım' olarak tanımlayan yasayı onaylamış, Hollanda parlamentosu ise 25 Şubat 2021 tarihinde, Çin'deki Uygur Türklerine yönelik uygulamaları soykırım olarak nitelendiren karar teklifini kabul etmiştir.
9 Aralık 1948’de kabul edilen ve 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren sözleşme bir ulusal etnik, ırksal veya dini temelde tanımlanabilecek bir gurubun sırf o gurup olduğu için imha edilmesine yönelik aşağıdaki beş eylemden herhangi birinin varit olması halinde fillerin soykırım olarak tanınmasına imkan vermektedir. Bu çerçevede aşağıda fiiller soykırım olmasına esas teşkil etmektedir.
Bir grubun üyelerinin öldürülmesi.
Gurup üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar verilmesi.
Grubun tamamen veya kısmen fiziken yok edilmesine makul olarak yaşam koşullarının helaldar edilmesi.
Gurup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirlerin uygulanması.
Gurubun çocuklarının başka bir guruba zorla transfer edilmesi.
Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminin Uygur Türklerine uyguladığı mezalim birden fazla boyutuyla sözleşmenin alınan koşullarını karşılamakta olup, söz konusu fiiller insanlığa karşı suç hatta soykırım olarak tanımlanacak boyutlara gelmiştir. İyi Parti olarak bu mezalimin TBMM’nin ortak bir karar alması ve bu kararı TBMM sahip olduğu irade ile uluslararası topluma ilan etmesini talep ediyoruz. Meclis Başkanımızdan randevu aldık kendilerine bu talebi ileteceğiz.
Biz İyi Parti olarak şehirleri dolaşıyoruz, gittiğimiz her yerde insanımızın bize sorduğu şudur, niçin başında Türkiye olan Büyük Millet Meclisinin Müslüman Türklere zulmedildiği, Çin’in Sincan Uygur Türk bölgesindeki bu mezalime sessiz kaldığıdır. Bu konuda ortak bir karar TBMM’nin milletimize karşı olan sorumluluğunun gereğidir. Bu talebimizi Çarşamba günü TBMM Başkanlığına bizzat ileteceğiz.”