Sağlık

İşte uykuyu kabusa çeviren 3 neden

"Kısa ve kalın boyun yapısına sahip kişiler risk altında"

31 Ocak 2018 14:16

Yeteri kadar uyumama ya da uyku düzenindeki bozukluklar; beyin fonksiyonlarından bağışıklık sistemine, kalp sağlığından kan şekeri düzeyine kadar vücudu her açıdan olumsuz etkiliyor. Uyku bozukluklarının en önemli nedenlerinden biri olan “apne” yani uykuda solunum durması tedavi edilmediğinde önemli hastalıklara zemin hazırlıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Mehmet Parlak, uykuyu kabusa çeviren nedenleri, gürültülü uyku, solunum durması ve sık uyanma ile gündüzleri ayakta uyuma hali şeklinde sıraladı.

Uzman Doktor Parlak, uyku apnesinin nedenleri ve tedavisini şöyle anlattı:

"İnsanların yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli faktörler arasında uyku da bulunuyor. Horlama, solunum durması ve yorgunluk gibi belirtiler söz konusu ise kişinin kaliteli bir uyku düzeninin bulunduğu söylenemez. Boğazdaki kasların, havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesiyle ortaya çıkan uyku apnesi) yaşam kalitesini düşürerek ve kişinin hayatını olumsuz etkiliyor. Erkeklerin yüzde 50’si, kadınların yüzde 25’i ve çocukların yüzde 10’nunda görülen uyku apnesi, çoğu zaman teşhis edilemediği için birçok sağlık sorununa da neden oluyor.

1- Gürültülü uyku

Kişinin uyku halinde horlamasının kısa aralıklarla kesilmesi ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlaması, uyku apnesinin en önemli belirtisidir. Kişi, çoğu zaman horladığının ve nefesinin kesildiğinin farkına varamaz. Bu gürültülü süreç, aynı evde yaşayanları rahatsız edecek boyuta gelebilir.

2- Solunum durması ve sık uyanma

Gece uykuda oluşan solunum durmaları, uyku kalitesini olumsuz etkiler. Derin bir uyku halinin oluşmasını ve vücudun dinlenme olanağı sağlamasını engelleyen bu durum, uykunun da sürekli bölünmesine yol açar. Geceleri boğulma hissiyle sık uyanmalar, terleme ve sık idrara çıkma söz konusu olduğunda uyku apnesi akla gelmeli.

3- Gündüzleri ayakta uyuma hali

Sabahları ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrısı, yorgun kalkma ve gün boyu süren yorgunluk uyku apnesinden kaynaklanabilir. Gün içerisinde ise uyku hali devam edebilmekte ve kişinin ayakta uyuklaması çok sık rastlanan bir duruma dönüşebilmektedir.

Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur?

Uyku apnesinin varlığına işaret eden nedenler teşhis edilip kontrol altına alınmadığında; yorgunluk ve aşırı uyku hali dışında, dikkat eksikliği, depresyon, hafıza ve öğrenme problemleri oluşabilir. Yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme, cinsel fonksiyon bozukluğu ve erken ölüme yol açabilir. Hastanın iş, okul ve özel yaşam olumsuz etkilenebilir. İş ve trafik kazalarına yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında görülme sıklığı toplumda yüzde 1-4 arasında olan uyku apnesi, aslında hastaların çevresindeki kişileri de ilgilendiriyorç Özellikle uzun yol şoförlerinin teşhis edilemeyen uyku apnesi, olası bir kazada ciddi kayıplara neden olabilmektedir. Kazaların 3’te 1’inin uyku apnesiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığı biliniyor.

"Kısa ve kalın boyun yapısına sahip kişiler risk altında"

Erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülen bu hastalığa; diyabet, tiroit bezi ve kalp-damar rahatsızlıkları eşlik edebilir. Uyku apnesi kısa ve kalın boyunlu kişilerde daha sık görülen bir hastalıktır. Genetik faktörlere bağlı olarak çene ve boğaz yapısı nedeniyle zayıf kişilerde bile uyku apnesine rastlanır. Yaş ilerledikçe uyku apnesinin görülme sıklığı da artar.

Uyku apnesi nasıltedavi edilir?

Uyku apnesinin etkisini azaltabilmek için risk faktörleri arasında yer alan aşırı kilonun kontrol altına alınması gerekir. Ayrıca solunum yollarını olumsuz etkileyen sigara ve alkol tüketimi sonlandırılmalıdır.


Uyku testi ise hastalığın teşhisi ve tedavisinde önemli bir aşamadır. Test, bir gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedilmesiyle yapılmaktadır. Uyku sırasında beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama, kalp hızı, bacak hareketleri ve oksijen seviyeleri ölçülmektedir. Bu işlem sonucunda uyku apnesinin söz konusu olup olmadığı ve eğer varsa ne derece şiddetli olduğu ortaya çıkar. Tedavi de hastaya özel bir şekilde planlanmalıdır."