AKP, 29 Mart Yerel Seçimlerine hızlı başladı. Başbakan Erdoğan, en çok miting gerçekleştiren lider oldu. Peki, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, mitinglerde yapacağı konuşmaların ana temasını neye göre belirliyor? Seçim stratejisini nasıl oluşturdu?
Erdoğan’a ‘strateji ekibi’ yol gösteriyor. Ekip, hafta en az üç kez rapor sunuyor. Erdoğan, bu raporlara genelde uyuyor, ama söz dinlemediği zamanlar da oluyor. Peki, bu ekip kimlerden oluşuyor? İşte Şükrü Küçükşahin’in ‘Erdoğan’a sözünü dinleten adamları’ başlıklı yazısı.
Sekiz kişilik ekip
AKP, kamu olanaklarını da sonuna kadar kullanarak bu seçimlerde en organize çalışan, en çok para harcayan, en çok propaganda yapan parti oldu.
AKP bunlarla yetinmedi; Başbakan Tayyip Erdoğan’a haftada en az üç rapor sunan bir strateji ekibi oluşturma geleneğini bu kez de sürdürdü.
Ekip, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Grup Başkanvekili Nihat Ergün, Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, Genel Başkan Danışmanı Ömer Dinçer ile araştırma şirketlerinin yöneticileri İbrahim Uslu (ANAR), İbrahim Dalmış (Pollmar), İbrahim Kalın (SETA), Taha Özhan’dan (SETA) oluşuyor.
Ekip temelde, güncel gelişmeler ve seçim sürecinin gidişine bağlı olarak, "Erdoğan neyi söylesin, neyi söylemesin" üzerinde çalışıyor.
Erdoğan, genelde ekibin önerilerine uyuyor, ama uymadığı noktalar da var.
Kılıçdaroğlu kampanyası durduruldu
Örneğin; Erdoğan’ın, muhalefete küçültücü ifadelerle yüklenmekten, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, "Maganda üslubu", "Başbakan oldun, adam olamadın" yanıtının ardından vazgeçtiğini düşünüyorduk.
Ancak ekip, "Baykal değil, biz etkili olduk" iddiasında.
Başbakan bu uyarıya genel olarak uymuş görünüyorsa da istenen sonuç tam elde edildi denemez; çünkü Erdoğan yazılı metin dışına çıkınca ekibin, "negatif kampanya" diye olumsuz baktığı sert söyleme geri dönüyor.
Ekip bunda, "meydandaki kalabalığın gazının" rolünü düşünmüyor da değil.
Ekibin başka hangi müdahalelerde bulunup ne sonuç aldığına da bakalım.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir kitabın, Türkiye çapında billboard’lu tanıtımının rakibi mazlum konumuna ittiği vurgulanınca ertesi gün hem "AKP ile ilgisi yok" açıklaması yapıldı hem de kampanya acilen durduruldu.
Bülent Arınç’ın, "İyi ki bu generaller döneminde savaşa girmedik" sözleriyle, bazı bakanların seçmeni azarlaması ekibin şimşeklerini çekti.
Ekibin bu seçim kampanyasındaki en önemli etkisi ise, "İşsizlik rakamları açıklanmadan kriz önlemlerini hayata geçirelim" tavsiyesi oldu.
Hükümet, kararların uygulamasını onları da şaşırtan hızla öne aldı.
Anketlerin dediği
Bu seçimlerde, AKP’nin ilk kez, negatif kampanya yürüttüğü, Erdoğan’ın liderlerin yanı sıra belediye başkan adaylarını da hedef tahtasına koyduğu ve seçmeni, "Bizimle uyumlu belediye seç" diye tehdit ettiği görülüyor.
Ekibin bundan da çok mutlu olduğu söylenemez.
Bu negatif kampanyanın AKP’yi nasıl etkileyeceğini 10 gün sonra göreceğiz; ama ekibin yaptırdığı araştırmalara baktığımızda, AKP’nin muhalefetin elindeki hiçbir ana belediyeyi alamayacağı net olarak ortaya çıkmış durumda.
İlaveten, son 5 yılını AKP’de geçirdiği unutulurcasına, kamu eli de kullanılarak Aytaç Durak’a verilen aşırı tepki, Adana’yı AKP’den uzaklaştırıyor gibi ve aynı sürprizin başka illerde yaşanabileceği de hesap dahilinde.
Ekibin araştırmaları, Ankara’da Melih Gökçek tercihinin doğru olmadığını da teyit ediyor; çünkü Gökçek ilk kez AKP’nin çok gerisinde kalacak.
İlginçtir; CHP de bu kez Ankara’da seçimi almaya yakınken, adayla genel merkez arasındaki uyumsuzluk ve estirilemeyen rüzgâr MHP’ye göz kırpıyor.
Bu çerçevede dün görüştüğüm MHP adayı Mansur Yavaş’ın, "Son anketimiz bugün geldi. Biz yüzde 31.5’e çıkarken, Gökçek 29’a, Karayalçın 27’ye geriledi" demesi, AKP’nin de CHP’nin de göz ardı edemeyeceği bir durumun işareti.