Yaşam

İşte Başbakan'ın futbolculuk hayatı

Çaykur Rizespor Kulübü'nün aylık resmi dergisinde Başbakan Erdoğan'ın futbol hatıralarına yer verildi.

13 Ocak 2009 02:00
Çaykur Rizespor Kulübü'nün aylık yayınlanan resmi dergisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın futbol hatıralarına yer verildi. Yazıda, İmam Hatip'te okurken mahalle futbol takımının değişmez elemanı olan Erdoğan'ın pas atışı ve topa vuruş teknikleri ile Almanların ünlü oyuncusu Beckenbauer'e benzediği, bu nedenle lakabının, "Beckenbauer Tayyip" olduğu belirtildi.

Dün piyasaya çıkan derginin Fatih Sultan Kar tarafından hazırlanan tarih bölümünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın futbol hatıralarına yer verildi. Yazıda, Başbakan Erdoğan'ın İmam Hatip'te okurken başlayan ve profesyonel futbola uzanan serüveni kaleme alındı, o döneme ait fotoğrafları ve futbolcu lisansı yayınlandı.

 Beckenbauer Tayyip'in ilk transferi 1000 lira

Yazıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan için, "Tayyip Erdoğan, Beckenbauer gibi libero oynuyordu. Pas atışı ve topa vuruş şekilleri Alman oyuncu ile aynıydı. Bu yüzden takımdaki bazı oyuncular ona 'Beckenbauer Tayyip' derlerdi. İmam Hatip'te okurken mahalle futbol takımının değişmez elemanı olan Erdoğan, kısa sürede İstanbul Amatör Küme'de yer alan futbol kulüplerinin ilgisini çekti. 15 yaşındayken Camialtı Spor Kulübü'nden ilk transfer teklifini aldı. 1969 yılında kulüp kendisine tam bin lira transfer ücreti ödedi. O tarihte bu miktar bir öğrenci için oldukça iyi bir paraydı. Hayatını çok sevdiği futboldan kazanma düşleri gerçekleşiyordu" denildi. Meydan Gazetesi'ndeki röportajdan alıntı yapıldı

Başbakan Erdoğan'ın 1994'te Meydan gazetesine verdiği ve futbolculuk günlerini anlattığı röportajdan alıntı da yapıldı.

Erdoğan, futbol sevgisini şöyle anlattı: "Çok seviyordum futbolu. Benim için tutkuydu. Gece adeta uykularıma giriyordu. Fakat ilk dönemlerde babam futbol oynamama asla müsaade etmedi. Uzun bir süre futbolu babamdan gizli oynadım. Mesela top ayakkabılarımı hiç eve getirmezdim. Evimizin dışında kömürlüğümüz vardı. Babam görmesin diye kramponlarımı kömürlükte saklardım. Ayakkabılarıma gayet güzel bakardım. Gözüm gibi korurdum onları. Ben maçları yapar, eve gelir, o gün oyun oynadığımı babama hiç çaktırmazdım. Yaralandığım olurdu. Babam görmesin diye saklardım. Sakatlanıp ağrıdan kıvranırdım ancak babam eve gelince dişimi sıkar, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranırdım. Ne kadar kötü olursam olayım babam anlamasın diye hiçbir şey hissettirmezdim."

Didi de hayran kalmış

Camialtı Spor Kulübü'nde oynarken Erdoğan'ın yıldızının her geçen gün parladığı da belirtilen Ç. Rizespor dergisindeki yazıda, "Bu başarısının ilk ödülü olarak İstanbul genç karmasına seçildi. Türkiye Şampiyonası'na gitmek için noter tasdikli, veliden alınmış izin belgesine ihtiyacı vardı. Çok sevdiği, sert mizaçlı babasını ikna etmek için araya dayısını koydu. Ahmet Reis'e durum anlatılınca korktuğu başına geldi. Babası hem gizli gizli futbol oynadığını öğrendi, hem de Türkiye Şampiyonası'na katılmasına izin vermedi. 1973-74 sezonunda Camialtı'nda forma giyen Tayyip Erdoğan'ın iyi bir futbolcu olduğu F.Bahçe Teknik Direktörü Didi'nin kulağına gitmişti. Düşvar İyiiş'le birlikte Erdoğan'ı izleyen ve beğenen Brezilyalı teknik adam, Tayyip'i transfer etmek istedi. Ancak Sultan Demircan ve Düşvar İyiiş'in ikna çabaları baba Ahmet Erdoğan üzerinde bir sonuç vermedi" denildi.

Fenerbahçe nasip değilmiş

1976 - 77 sezonunda Fenerbahçe'nin başına Kaleperoviç'in geçtiği belirtilen yazı şöyle devam etti: "Kaleperoviç'in yardımcılığını İETT kulüp müdürü Erman Şarcı yapmaktadır. Buna rağmen sonuç aynıdır. Şarcı aralarında önemli bir yakınlık bulunan Erdoğan'a neden F.Bahçe'ye gitmediğini sorar. O da, 'Erman ağabey, nasip değilmiş' der. 1973 yılında liseyi bitiren Tayyip Erdoğan İETT'ye transfer oldu. İETT'nin işçi kadrosuna alınarak futbol oynamaya başladı. Camialtı Spor'da sembolik ücretler alarak top koşturuyordu. Artık düzenli bir maaşı vardı. Ayda 250 lira kazanıyordu. Hem üniversite eğitimini yapabilecek, hem de ailesinin geçimini sağlayabilecekti. İETT'de yedi yıl oynadı ve İstanbul şampiyonluğunu tattı."

Forvetten liberoya


Ç. Rizespor Dergisi'nde Erdoğan'ın futbol hayatına forvet olarak başladığı belirtilirken, "Oyun tarzı ünlü futbolcu Beckenbauer'a benziyordu. Futbol yaşamına forvet olarak başlayan Tayyip Erdoğan, 1978 yılından sonra libero mevkiine geçti. İETT Futbol Takımı'nda tıpkı dünya futbolunun önde gelen isimlerinden Beckenbauer gibi 5 numarayı giyen Erdoğan'ın topa vuruş stili de Alman yıldıza benzetiliyordu. Takım arkadaşı Sebahattin Ataol, ona neden 'Beckenbauer Tayyip' dediklerini, 'O zaman, Tayyip de Beckenbauer gibi libero oynuyordu. Pas atışı ve topa vuruş şekilleri Alman oyuncu ile aynıydı. Bu yüzden takımdaki bazı oyuncular ona Beckenbauer Tayyip derlerdi' sözleriyle anlatıyor. Dinyakos ayakkabısı bile yoktu Tayyip Erdoğan'ın. Futbolculuğu döneminde bugünkü gibi kramponlar fazla yaygın olmadığı için Dinyakos marka ayakkabılar kullanılmaktaydı. Ancak bu ayakkabılar da pahalı olduğundan, ailesinin ekonomik şartları iyi olmayan Erdoğan'ın Dinyakos almaya gücü yetmiyordu. Bunun en yakın tanığı da Erokspor'daki takım arkadaşı Ercan Arslan'dır. Arslan, 'O zamanlar, Dinyakos ayakkabılar vardı. Parası olan yaptırırdı. Tayyip ağabey de bu ayakkabılara hastaydı. 1972 yılında dayım Almanya`dan bir spor ayakkabısı göndermişti. Tayyip ağabey, o ayakkabılarımı çok beğenmişti' diye anlatıyor Erdoğan'ın futbol ayakkabısı tutkusunu" denildi.

Erdoğan'lı İETT Fenerbahçe'yi 2-1 yeniyor


Dergideki yazının sonunda ise şu ifadelere yer verildi: Tayyip Erdoğan'ın futbol hayatında unutamadığı maçlardan birisi ise Fenerbahçe ile oynadıkları hazırlık karşılaşması. Erdoğan'ın takımı Dereağzı'nda Alparslan, Fuat, Ziya gibi şöhretli oyuncuların karşısında karşılaşmayı 2-1 kazanmıştı. Kaptanlık yaptığı İETT şampiyon olunca, Erdoğan, 'Takdirli işçi kadrosu'ndan İETT'de geçici olarak işe alınıyor. Daha sonra sınavı kazanarak daimi işçi oluyor. Hem çalışıyor hem futbol oynuyordu.