Hep doktorlar mı örgütlenip haklarını arayacak? Bu kez de hastalar bir araya geldi. Üstelik de İstanbul’daki Mazhar Osman Ruh ve Sihir Hastalıkları Hastanesi’nin hastaları onlar. Hasta konseylerini kurdular, yönetimle muhatap oldular. Düzenli toplanıyor, sorunlara çözüm arıyor, Türkiye’ye örnek olmayı amaçlıyorlar.
Mesude Erşan'ın Hürriyet gazetesindeki haberine göre; Türkiye’nin en büyük ruh ve sinir hastalıkları kurumu olan İstanbul’daki Bakırköy Mazhar Osman Hastanesi’ndeyiz. Sıradışı bir toplantıya tanıklık ediyoruz. Çünkü toplantı masasının etrafında beyaz önlüklü doktorlar veya hastane yöneticileri değil, hastalar var bu kez.
Hasta konseyinin her perşembe yaptığı toplantılardan birindeyiz ve bu toplantıya tanıklık eden ilk medya üyesiyiz. Konsey toplantısına projenin fikir babası ve koordinatörü Can Feyzioğlu başkanlık ediyor. Ferhat Aktaş, Neval Küçükçağla, Yasemin Özsöz, F.F., Nil Aydın ve Uğur Güllü’nün de aralarında bulunduğu 20 üyesi var konseyin.
Konsey, bu yılın başında iki ayrı seminerle hastane personeline de anlatıldı, hastaneden hizmet alan 120 katılımcıyla ihtiyaç analiz toplantısı yapıldı. Göreve başlayan konsey üyeleri hastane servislerini dolaşarak, hastaların sorunlarını hizmet aldıkları yerlerde dinledi, bunlara çözüm yolları aradı. Önce hastanenin gündüz bölümüyle işe başlayan çalışmalar, ardından kronik ve akut servislere de yayıldı. Bu temaslar sonucunda konsey temsilcisi her ay düzenli olarak başhekimle biraraya geliyor ve sorunlarla çözüm önerilerini masaya yatırıyor.
Hasta konseyinin hedefi bu yıl sonuna kadar hastanede girmedikleri servisin kalmaması. Can Feyzioğlu, “Hastane yönetimine aktardığımız, servislerden gelen ihtiyaç ve talepler, hastane yönetimi tarafından kabul gördü ve çoğunluğunun düzeltilmesi için de somut adım atıldı. Bundan sonraki amacımız Türkiye’deki diğer hastanelere de örnek olmak” diyor.
Kimisi tek başına banyo kimisi tavla talep ediyor
Türkiye’de bir ilk olan bu projeyi Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK) yaptı. Dernek üyesi sosyolog Can Feyzioğlu, geçmişte bir nödem pskiyatrik tedavi görmüş. Hollanda’daki benzer bir modelden yola çıkarak ‘Psikiyatrik Teşhisli Bireylerin Güçlenmesi ve Karar Mekanizmalarına Katılımı Projesi’ni geliştirmiş. Sabancı Vakfı’nın da desteğini aldığı projesini geçen yıl Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yönetimine de kabul ettirmiş. Amaçlarının hastanedeki hizmet kalitesinin arttırılması olduğunu anlatıyor:
“Bizimle birlikte bir şeyleri değiştirmeye istekli bir hastane yönetimi var. Konseyimiz hastanedeki bütün hastalara açık. Hastaların ihtiyaçları kişiden kişiye, servisten servise değişiyor. Bazen tavla, okey gibi oyunlara talep geliyor, bazen ara öğüne, bazen de tek başına banyo yapabilme hakkına. Bu talepleri alıp kişiye yönelik bireysel tedavi ve rehabilitasyon planının yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bir de yanlarında taşıyacakları kriz kartlarını hazırlamayı amaçlıyoruz. Bu kartlarda hastaların rahatsızlıklarının adı, kullanmaları veya kullanmamaları gereken ilaçlar, acil durumda kime kime haber verileceğine dair bilgiler yer alacak.”
İlaçların zorla yutturulmasına bozuluyorum
Konsey Üyesi Ferhat Aktaş (52), "Şimdi ayakta tedavi görüyorum ama daha önce beş-altı kez hastaneye yattım. En büyük sorunlarımızdan biri hastayız diye damgalanmak. Hastanedeyken ilaçların zorla yutturulmasına bozuluyorum doğrusu. Hastane personeli bana güvensin istiyorum" dedi.