Türkiye, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 40 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırıları ile sarsılırken, Ankara'da Meclis Genel Kurulu'nda 'yüksek yargıda neşter' olarak adlandırılan Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 11 maddesi kabul edildi.
Ömür boyu Yargıtay ve Danıştay üyeliğinin son bulacağı, Anayasa Mahkemesi üyelikleri gibi 12 yılla sınırlandırılacağı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri TBMM'de devam ediyor.
Tasarının Meclis'te kabul edilmesiyle birlikte Yargıtay'ın 516 olan üye sayısı 300'e düşürülecek. Bu sayı da, boşalan her iki üyelik için bir üye seçilmek suretiyle kademeli şekilde nihai olarak 200'e indirilecek.
Yargıtay'da şu an 23'ü hukuk, 23'ü ceza olmak üzere 46 daire bulunuyor. Düzenlemeyle bu sayı 24'e düşürülecek.
Danıştay'ın ise 17 dairesi ve 195 üyesi bulunuyor. Tasarının Meclis'ten geçmesiyle Danıştay'ın daire sayısı ise 17'den 10'a düşürülecek. İlk etapta 116'ya indirilecek üye sayısı da yıllar içinde kademeli bir şekilde düşürülerek (boşalan her iki üyelik için bir üye seçilmek suretiyle) 90'a düşürülecek.
Tasarının kabul edilen maddeleri
Madde 1- Danıştay üyeliğinin süresi, Anayasa Mahkemesi üyeliğinde olduğu gibi, üyelerin yeterince tecrübe kazanması ve tecrübelerini mahkeme çalışmalarına yansıtması bakımından makul bir süre olan oniki yıl olarak belirlenmektedir.
Anayasanın “Hâkimlik ve savcılık teminatı” başlıklı 139 uncu maddesi ile “Hâkimlik ve savcılık mesleği” başlıklı 140 ıncı maddesinde, görevlerini etki altında kalmadan yerine getirmeleri için hâkim ve savcılara bazı Anayasal teminatlar sağlanmıştır. Bu teminatlar; hâkimler ve savcıların 65 yaşını
bitirinceye kadar hizmet görmeleri, azlolunamamaları, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamamaları, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılamamaları şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasanın 155 inci maddesinde Danıştay üyeliği düzenlenirken bu üyeler için ayrı bir teminat öngörülmemiş, görev sürelerine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, üyelerin nitelikleri ve seçim usullerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre Danıştay üyelerinin sahip olduğu teminat Anayasada tüm hâkim ve savcılar için öngörülen teminatla aynı şekilde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, Danıştay üyeleri için de asıl teminat, hâkimlik ve savcılık teminatı olup; hâkim ve savcılık mesleği ile olan bağın korunması bu teminatın sağlanması için yeterlidir. Bu nedenle, Danıştay üyeliğinin oniki yılla sınırlanmasının mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatını ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
Bu itibarla Danıştay üyeliği için oniki yıllık görev süresi getirilerek görev süresi sona eren Danıştay üyelerinin Anayasamızın 139 uncu ve 140 ıncı maddelerinde düzenlenen teminatlar gereğince her türlü mali ve sosyal hakları saklı kalmak kaydıyla, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanmaları hükme bağlanmaktadır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş olup da yeniden seçilmeyen üyelere ise aynı teminatlar kapsamında bir tercih hakkı verilmektedir.
Bu üyeler isteklerine göre idari yargıda bir göreve atanabilecekleri gibi idare bünyesinde başka bir göreve
de atanabileceklerdir. Yüksek mahkeme üyelerinin belirli aralıklarla değişmesi, içtihatların yeni bir bakış açısıyla değerlendirilerek sürekli gelişmesine ve toplumun ihtiyaçlarına daha fazla cevap vermesine; üyelerin sürekli kendilerini yenilemelerine ve geliştirmelerine; yüksek mahkeme üyelerinin bilgi ve tecrübelerini istinaf ve ilk derece yargı mercilerine aktarmalarına imkân sağlayacaktır. Öte yandan, üye sayısı ciddi oranda azaltılan yüksek mahkemelerin üyelerinin görev sürelerinde herhangi bir sınırlama olmadan emekliliklerine kadar çalışmaya devam etmeleri, ilk derece mahkemeleri ile istinaf mercilerinde görev yapan hâkim ve savcıların üye olma beklentilerini önemli derecede azaltacaktır.
Yapılan düzenlemeyle, üye olma niteliğini haiz hâkim ve savcıların üyelik beklentilerinin canlı tutulması, çalışma şevklerinin artırılması ve kendilerini daha fazla geliştirmeleri de amaçlanmaktadır.
Görevi sona eren üyelerin Danıştayla ilişkileri kesilecektir. Ancak herhangi bir şekilde üyelerin atama işlemlerinin gecikmesi durumunda, hak kaybına neden olunmaması amacıyla atama gerçekleşinceye kadar özlük haklarının Danıştay tarafından karşılanmaya devam olunması özel olarak düzenlenmektedir.
Madde 2- Tasarıyla yüksek mahkeme üyelerine oniki yıllık görev süresi getirilmesi nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanı seçilebilmek için gerekli olan on yıllık kıdemin altı yıla düşürülmesi öngörülmektedir. Bu düzenlemeye bağlı olarak Danıştay Başkanı seçilebilmek için gerekli olan dört yıl Danıştay üyeliği yapma şartı altı yıl olarak düzenlenmektedir.
Madde 3- 2576 ve 2577 sayılı Kanunlarda 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle halen faaliyette bulunan bölge idare mahkemeleri istinaf mercii olarak yapılandırılmış ve bölge idare mahkemelerinin 20/7/2016 tarihinde faaliyete geçirilmesi kararlaştırılmıştır. Anılan tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 400) idari yargıda istinaf sistemine geçilecek olması nedeniyle ilk derece mahkemelerinin kararlarının büyük bir çoğunluğu bölge idare mahkemelerinde kesinleşecektir. Bu durumun Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde hafifletecek olmasından dolayı Danıştayın daire sayısının yeniden belirlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu itibarla, maddede yapılan değişiklikle Danıştayın daire sayısı azaltılmaktadır. Ancak Danıştay, uhdesinde bulunan dosyaları kendisi çözeceğinden, dosya sayısı kısa zamanda istenilen seviyeye düşmeyecektir. Bu nedenle geçici maddeyle dairelerin tedrici olarak kapatılarak bu maddede belirlenen sayıya indirilmesi öngörülmektedir.
Madde 4- Danıştay Genel Kurulunca üye tam sayısı esas alınarak yapılan seçimlerde ölüm, emeklilik veya istifa gibi nedenlerle boşalan üyeliklerin de hesaba katılması, bazı seçimlerin aylarca tekrarlanmasına ve seçimlerin tıkanmasına neden olmaktadır. Ayrıca bu durum, Danıştayın çok uzun süre seçim gündemiyle meşgul olmasına ve yargılama faaliyetlerinin aksamasına yol açmaktadır. Bu sorunların önüne geçilmesi amacıyla, 2575 sayılı Kanun ve diğer kanunlara göre yapılacak seçimlerde Danıştay üye tam sayısının hesabında; görev süresinin dolması, ölüm, emeklilik veya istifa gibi nedenlerle boşalan üyeliklerin dikkate alınmayacağı hükme bağlanmaktadır.
Madde 5- 2575 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, idari daire sayısının bire düşürülmesine bağlı olarak İdari İşler Kuruluna idari daireden katılacak başkan ve üye sayısı yeniden belirlenmektedir. Maddeyle ayrıca, Danıştay daire sayılarının azaltılması nedeniyle İdari İşler Kurulunun toplanma ve görüşme yeter sayısı da buna göre yeniden düzenlenmektedir.
Madde 6- 2575 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle daire sayısının azaltılmasına bağlı olarak idari ve vergi dava daireleri kurullarının toplantı ve görüşme yeter sayıları yeniden belirlenmektedir
İstanbul'da canlı bomba terörü, Meclis'te 'yüksek yargıya neşter' görüşmeleri
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, teröre karşı birlik olma günü olduğunu belirterek, "Acımız, üzüntümüz büyük ama moralimizi yüksek seviyede tutmamız lazım. Meclis, bugün birlik olmayacağız da ne zaman olacak? Ne zaman bir arada hareket edeceğiz?" dedi.
Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı'nın görüşmeleri, CHP'nin talebi üzerine bir süre kapalı oturumda devam edildi. Daha sonra kapalı oturum sona erdi.
Tasarının görüşmeleri sırasında İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısı, yeniden tartışma konusu oldu.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısıyla ilgili gelişmeler konusunda Hükümetin yeniden Meclis'i bilgilendirmesini istedi.
Gök, Türkiye'nin hak etmediği bir tablo yaşandığını belirterek, "Elbette terör karşısında moral olarak birlikte olacağız ama bu kadar iyi korunan havalimanında olayın yaşanması ve ölü sayısının bu kadar artmış olması da ayrı olgudur. Bu tabloyu aşmamız gerekiyor. Yarın nasıl bir tablonun ortaya çıkacağı konusunda tereddütlerimiz var." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Terör karşısında toplumun yapması gereken kendi hayatını, rutinini sürdürmesidir. Herkes görevini yapıyor. Vatandaşa düşen de teröre karşı kendi hayatlarını ve rutinlerini sürdürmektir. Meclis'in yapması gereken de çalışmalarını sürdürmektir. Teröre karşı buradaki dayanışma ve duyarlılığı görüyoruz, bundan da memnunuz. Meclis'in gündemine sahip çıkarak çalışmalarını sürdürmesi, vatandaşların kendi rutinini sürdürmeleri yönünde bir mesaj olacak." diye konuştu.
Birleşimi yöneten Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın, saldırıyla ilgili açıklama yapma gereği hissettiklerini belirterek, "Başkanlık Divanı olarak bu akşam sıralarında İstanbul Atatürk Havalimanı'nda meydana gelen menfur terör saldırılarını şiddetle, nefretle kınıyorum. Yaşanan bu saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu tür menfur terör eylemlerini yapanların başlıca amacı milletimizin moral ve motivasyonunu bozmak, devlet kurumlarının salıklı işleyişini etkilemek, toplumda kaos ve karmaşa oluşturmaktır. Yüce Meclisimiz işleyişinde normalin dışına çıkmayarak terörün amacını reddettiğini gösterecek ve tüm kurumlara örnek olarak çalışmalarına devam edecek. Gayretiniz ve emeğiniz için tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum" değerlendirmesini yaptı.
Tweet tartışması
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, önerge üzerinde yaptığı konuşmada, iktidarın özeleştiri yapma zamanı geldiğini savunarak, "Bu ülke, kan gölü haline sizin iktidarınız döneminde getirildi. Dışarıdan Türkiye'ye terör ithal ettiniz. İşiniz olmadığı halde Ortadoğu, Suriye, Irak'a silah göndererek, oranın her türlü işine karışacak kadar dış politika ürettiniz, maceracı davrandınız, her türlü cihadist selefi gruplarla işbirliği yaptınız. Terör de geldi sizi buluyor ve bulmaya devam ediyor." dedi.
AK Partili milletvekilleri Emir'e tepki gösterirken, AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, geçmişte kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın kazananların çoğunluğu imam hatipli olduğu için sınavı iptal ettirdiğini belirlediğini anlatarak, "367 gibi bir garabet ne kanunda, ne Anayasa'da ne Meclis hukukunda yazıyor ama ülkeye hukuk olarak dayatıldı. 47 siyasi parti kapatıldı. Özlenen yargı sistemi bu mu? Yargı kimsenin elinde olmayacak;devrimcilerin de başkalarının da elinde olmayacak, bağımsız olacak." diye konuştu.
Muş, isim vermeden bir CHP milletvekilinin terör saldırısının ardından "Atatürk Havalimanındaki terör saldırısını ve iş birlikçileri AKP'yi kınıyorum." tweeti attığını ifade ederek, "Bu hadsizliği yapamaz" diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine CHP sıralarından bazı milletvekilleri Muş'a, "Kendi milletvekillerinin attığı tweetlere bak." diye tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, AK Parti Grubu'ndan da kimi milletvekillerinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşmadan sonra "Bu patlamanın olması acaba tesadüf mü?" diye tweet attığını belirterek, "Gün o gün değildir. İstanbul'daki terörü kim yapmışsa, kim gerçekleştirmişse, hangi örgüt gerçekleştirmişse, adını daha şu anda bilmiyoruz ama hadi PKK, IŞİD, DHKP-C diyelim, kim eline silah almış, bombayı patlatmış, insanları öldürmüşse hepsini lanetliyoruz. Bu lanetlediğimiz ortamda da teröre prim verdirecek anlayışlar içerisinde de hiçbir iktidar partisi milletvekili olmamalı." görüşünü ifade etti.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da terör olaylarının millete yönelik olduğunu vurgulayarak, partisi ne olursa olsun herkesin teröre karşı ortak bir tavır sergilemesi, milletle dayanışma içinde bulunmasının hem ahlaki bir ödev, hem de teröre karşı meşruiyeti temsil etme çerçevesinde bir görev olduğunu kaydetti.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, yaptıkları kınama ve ortaya koydukları siyasi tavrın iktidarla ortak bir tavır şeklinde değerlendirilmesini doğru bulmadıklarını, böyle bir yaklaşımın söz konusu olamayacağını ifade ederek, "Dünyanın sözde en iyi korunan havaalanlarından birisinde yapılan bu saldırıyla ilgili sorumluluğunu taşıyan bir Hükümet ya da bir parti grubuyla asla bir ortak tavır içerisinde olmayız, bunun olması bile düşünülemez." dedi.
"Meclis, bugün birlik olmayacağız da ne zaman olacak?"
Meclis Başkanvekili Aydın, tartışmaların sürmesi üzerine, "Teröre karşı hepimizin birlik olma günüdür. Gün bugündür. Terörün amacına hizmet eden söz ve davranışlardan hepimizin kaçınması lazım. Azami hassasiyeti bu millet bizden bekliyor. Terörün amacı ne bir grup, ne bir kişi ne bir zümredir, bütün millettir. Kaos ve kargaşa çıkarmak istiyor, moral ve motivasyonumuzu bozmak istiyor. Teröre karşı çok daha güçlü şekilde birliktelik sağlamak zorundayız. Milletin bizden beklediği bu. Bu azami hassasiyetle gündemimizi icra etmek durumundayız." ifadesini kullandı.
Terörün amacına hizmet edecek her türlü davranıştan kaçınmak zorunda olduklarının altını çizen Aydın, "Acımız, üzüntümüz büyük ama moralimizi yüksek seviyede tutmamız lazım. Bugün birlik olmayacağız da ne zaman birlik olacak bu Meclis? Ne zaman bir arada hareket edeceğiz? Teröre karşı ne olursunuz bu polemiklere çok fazla girmeyelim. Teröre karşı hepimiz aynı mücadeleyi, ortak mücadeleyi, ortak kararlılığı vermek zorundayız. Burada iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum, bu azami hassasiyeti gösterdikleri için. Meclis; hem çalışmalarını sürdürerek moralini, motivasyonunu milletin moralini güçlü tutmak hem de teröre karşı ortak duruşunu sergileyerek aslında devletin tüm kurumlarına da örneklik teşkil ediyor." diye konuştu.
"Osmaniye'deki kampta kamuflaj imal ediliyor"
Görüşmeler sırasında zaman zaman Genel Kurulu'nda gergin anlar yaşandı. CHP'li milletvekillerinin yoklama istemesi üzerine Genel Kurul'da CHP ve AK Parti milletvekilleri arasında yaşanan tartışmayı, araya girenler engelledi.
HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, 30 insanın yaşamını yitirdiği olay karşısında hiçbir şey olmamış gibi yargıyla ilgili tartışma yürütmeyi içine sindiremediğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu çatı bunu tartışmayacak da kim yapacak? Yarın bu saldırının araştırılmasıyla ilgili komisyon kurulmasını destekleyecek misiniz? Kim yapmışsa, hangi örgüt tarafından yapılmışsa araştıralım var mısınız? Bir ülkede güvenliği sağlamanın birinci şartı terör tanımın net yapmaktır, sulandırmamaktır. Düşününki İstanbul'daki bu patlamayı yapanlar da terörist, bir gazeteyle dayanışmak için bir saat yayın yönetmenliğine gidenler de terörist? Mülteci kamplarıyla ilgili giriş yasağı olan dünyada başka ülke yok. BM temsilcileri, insan hakları örgütleri, siz milletvekilleri olarak mülteci kamplarına giremiyorsunuz. Sizin giremediğiniz kamplarda ben gözlerimle gördüm; Osmaniye'deki kampta kamuflaj imal ediliyor. Bir mülteci kampındaki küçük atölyelerde kamuflaj dikiliyor. Kadınların, çocukların, sivillerin kaldığı mülteci kampında kamuflaj niye üretilir?"
Bilgen, kendisine "ne saçmalıyorsun?" diye laf atan AK Partili milletvekillerine, "Ne saçmalaması? Biriniz çıkın izah edin. Sadece kınama yaparak siyaset sorumluluktan kurtulacağınızı sanmayın. Sadece girdiğiniz ilişkilerin sonucunu yaşıyoruz. Bugünkü patlama girdiğiniz ilişkilerin sonucudur." karşılığını verdi.