Anadolu folklorunun önemli figürlerinden olduğu halde bugün nesli tükenme tehdidi ile karşı karşıya olan kuş türlerinden telli turna (grus virgo) İstanbul’da 45 yıl sonra ilk kez kuş gözlemcileri tarafından görüldü.
Üç adet telli turna geçtiğimiz cuma günü öğlene yakın saatlerde kuş ve doğa fotoğrafçısı Ahmet Özbaş ile Nükhet Barlas tarafından Sarıyer ilçesindeki Fener Kuş Gözlem Kulesi’nden görüntülendi. Kış aylarını Afrika'da geçiren telli turnaların büyük bir bölümü mart ve nisan aylarında uzun bir göçün ardından Hazar Denizi'nin kuzeyi ve doğusundaki üreme alanlarına göçüyor.
Göç esnasında ülkemizi de kullanabilen ve termal hava akımlarını kullanarak 16.000-26.000 fit yükselebilen telli turnaların süzülerek uçan diğer büyük kanatlı kuşlarla birlikte Avrupa yönündeki ilkbahar göçü sırasında İstanbul semalarından gözlenmesi en son 1972 yılında mümkün olmuştu.
15 farklı türün 2'sine Türkiye'de rastlanabiliyor
WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) verdiği bilgilere göre, dünya üzerinde 15 farklı turna türü var. Türkiye’de bu türlerden ikisine rastlayabiliyoruz: Turna (grus grus) ve telli turna (grus virgo). Her iki tür üremek için farklı bölgelere göç ediyor. Bilimsel adıyla Grus grus olarak bilinen turnaların kullandıkları ana göç yollarından birisi de Türkiye üzerinden geçiyor. Bu şekilde her yıl ülkemiz üzerinden göçen 60-80 bin turna kendilerine güvenli sığınak ve zengin besin kaynakları sunan Çukurova Deltasında konaklıyor. Uyumak için de özellikle Akyatan ve Yumurtalık lagünlerini tercih ediyorlar.
Gözünün gerisinden arkaya uzanan beyaz süs tüylerinden adını alan telli turnalar ise Türkiye’de çok nadir görülüyor. Doğa Derneği tarafından yapılan araştırmalara göre, Anadolu’da bir zamanlar türkülere konu olmuş bu türden bugün yalnızca 11 birey Türkiye'de ürüyor. Bunlar da Muş’un Bulanık Ovası'nda kısıtlı bir alanda yaşam mücadelesi veriyor.
Telli turnaların burayı tercih etmesindeki temel sebep ise, Murat Nehri boyunca uzanan Bulanık Ovası'nda çok fazla yerleşim bulunmaması ve Murat Nehri üzerindeki adacıklar ile çevresindeki insan eli değmeyen alanlarda beslenme imkânı olması.