İstanbul Üniversitesi İstatistik Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar, Koronavirüs'ün iklim değişikliklerinden etkilendiğini söyledi. İstanbul Üniversitesi olarak yaptıkları çalışmada, virüste 3 kırılma beklendiğini gördüklerini; Türkiye'de virüsün mayıs ve haziran ayında yaşanacak iki kırılmanın ardından, temmuz ayında durağanlaşacağını belirten Doç. Dr. Zülfikar, "Temmuz'un birinci haftasını geçtiğimizde vaka sayısının iki haneli sayılara gelmesini bekliyoruz" dedi.
Doç. Dr. Zülfikar, “Yazın virüs sabit halde ama ölmüyor ve yok olmuyor. Zaten tehlike orada, tekrar etme riski orada. Dolayısıyla biz yaşam tarzımızı olabildiği kadarıyla düzenleyerek, bu sabit virüsü kontrol altına tuta tuta sıfıra indirgemeye çalışacağız” diye konuştu.
Doç. Dr. Zülfikar, virüsün kırılma süreçlerini şöyle anlattı:
“Biz İstanbul Üniversitesi olarak yaptığımız çalışmada şunu tespit ettik; Türkiye’de hastalanan insan sayısı artıştaydı, şimdi artık azalışa doğru döndü. Üç tane kırılma bekleniyor. Biri bu dönüşün olduğu kırılma, onu yaşadık. Şimdi bir süre sonra o hızlı azalmanın eğiliminde bir değişim olacak. Sonra bir daha değişecek. İkinci ve üçüncü kırılmalardan sonra paralel olarak devam edecek. Bizim amacımız bunu paralel olarak devam eden noktaya getirmek. Yaklaşık mayısın ikinci haftasından sonra, üçüncü haftasında eğimin değişmesini bekliyoruz. Buralarda yaklaşık 700-800 vaka ile karşılaşacağımızı düşünüyoruz. Sonra da vaka sayısı 200-100 kadara inmeye başlayıp, 20’ler-10’lar seviyesine gelerek gidecektir. Haziranın ilk on gününde tekrar olumlu yeni bir kırılmayı daha bekliyoruz. Virüsün hastalandırdığı insan sayısının gittikçe azalması, çok az sayılarda seyretmesi, temmuzun ikinci haftası gibi olacaktır. Bu hastalık covid vakaları denilen, üç şekilde geçen ve solunuma tutunan bir hastalık. Havadan geçiyor, ağzımızdaki partiküller vasıtasıyla cisimlerin üzerine konup oradan bize geçiyor, bir de kontaklarımızdan geçiyor. Lakin bu geçişkenliği çok önemli kılan ve arttıran bir unsur var. O da iklim. İklim değişimde de her şey var. Havanın değişimi, suyun değişimi, toprağın değişiminin hepsi var ama en fazla hava etkin. Hepsi birbiriyle ilintili ama havadaki sıcaklık ve bağıl nem önemli."
"Sıcaklık ve bağıl nem belirli aralıklarda olduğunda virüs kontrol altına alınıyor"
Sıcaklık derecesi 20, bağıl nem düzeyi ise 40 ile 80 arasında olduğunda koronavirüsün kontrol altına alınma olasılığının çok yüksek olduğunu söyleyen Doç.. Dr. Zülfikar, şöyle devam etti:
“Yale Üniversitesi ile Zürih Üniversitesi’nin ortak yaptığı son çalışmada görüyoruz. Sıcaklık ve bağıl nem belirli aralıklarda olduğunda virüsün hareketliliği kontrol altına alınıyor. Yaklaşık olarak sıcaklık 20 derecelere geldiğinde ve bağıl nem düzeyi 40 ile 80 arasında olduğunda virüsün kontrol altına alınma olasılığı çok yükseliyor. Sıcaklığın ya da bağıl nemin artması, azalması değil. Bunların hepsinin bir arada olması gerekiyor. Bunun için 2 unsur var; içerideki bağıl nem ve sıcaklık ile dışarıdaki bağıl nem ve sıcaklık. Evlerimize kapanmış olduk. Evlerimizde sıcaklık ve bağıl nemi muhafaza etmeye çalıştık. Mevsimlere göre ayırdığımızda tropikal olan ciddi yaz ayları, ilkbahar ile sonbahar gibi yumuşak dönemler ve kış ayları diyebiliriz. Kış aylarında eğer bağıl nem oranı 40’ın altına düşerse ve sıcaklık da 5 derece seviyesinde olursa riskli. O yüzden de ciddi yayılıyor. Yazın da sıcaklığı 80 derecelerin üstüne çıkınca risk artıyor ama bizim bölgemizde daha dengeli olacağını düşünüyoruz.”
"Sıcaklık ve bağıl nemle vaka sayılarının değişmesinde yüzde 92 oranında ilişki var"
Sıcaklığın düştüğü ülkelerde virüs yayılmaya devam edeceği için tekrar Türkiye’ye gelme olasılığı olduğunu, bu sebeple de temasın çok önemli bir faktör olduğunu belirten Doç. Dr. Zülfikar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu virüsler solunuma tutulan virüsler. Bunlar havayla zaten çok ilintililer. Dünya için bakarsak Brezilya, Avusturalya, Arjantin’de şimdi hareketlenme başladı. Çünkü sıcaklık düşmeye başladı. Sidney’de hava kışa dönüyor. 5 derecenin altına geldiğinde bağıl nem de buna eklenirse oradaki durumlara çok dikkat etmek lazım. Orada olay devam edeceği için oradan tekrar buraya gelme olasılığı var. İşin anahtarı kontak. İnsanla, diğer hayvanlarla, doğayla, ürünle kontak. Bu kontakların kontrolsüz devam etmesi de ayrı bir sorun haline gelebilir. Bunlara dikkat etmemiz lazım. Havaya çok dikkat etmemiz lazım. Sıcaklığın ve bağıl nemin değişmesiyle vaka sayılarının değişmesinin arasında yüzde 92 oranında ilişki var.
"Sıcaklık artarsa düzelecek’ denmişti ama bu öyle bir şey değil"
Çok yüksek bir ilişki ama her şeyi buna bağlamak asla mümkün değil. Zaten bu toplu bir ilişki. Hava, ekonomi, sağlık hizmeti, bunların hepsi önemli. Temmuzun birinci haftasını geçtiğimizde vaka sayısının iki haneli sayılara gelmesini bekliyoruz. Daha önceden ‘sıcaklık artarsa düzelecek’ denmişti ama bu öyle bir şey değil. Burada sekiz ayrı seçenek bir arada olmak zorunda. Bağıl nem yüksek ve sıcaklık düşük ya da bağıl nem yüksek ve sıcaklık yüksek gibi senaryoların hepsine bakılmış ve gözlemlenmiş. Böyle bir durumda virüs yaşıyor ama aktivitesini kaybediyor, durağanlaşıyor.
Yazın virüs sabit halde ama ölmüyor ve yok olmuyor. Zaten tehlike orada, tekrar etme riski orada. Dolayısıyla biz yaşam tarzımızı olabildiği kadarıyla düzenleyerek, bu sabit virüsü kontrol altına tuta tuta sıfıra indirgemeye çalışacağız. Bizde azalma başladı ama virüsü kontrol altına almış değiliz. Biz şartları değiştirip kendimizi sokaklara salarsak, açıldığında alışveriş noktalarını yoğun bir şekilde doldurursak, birbirimizle yan yana hareket etmeye başlarsak bütün bu yapı değişir. Mayısın üçüncü haftasına kadar bu çok özel yaşamımızı sürdürmemiz gerekiyor.” (DHA)