İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, Türkiye'nin 2 yılını dolduran pandemi sürecini en ağır şekilde yaşayan ülkelerden biri olduğunu söyledi. Küçükosmanoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bu süreçte 95 bin, gerçekte ise 250 binin üzerinde kişinin korunması ve önlenmesi mümkün olan bir hastalık yüzünden öldüğünü bildirdi.
İTO’nun Fatih’teki binasında, Koronavirüs vakasının Türkiye’de görülmesinin ikinci yıl dönümüne ilişkin 11 sendika ve dernek bir araya gelerek ortak basın toplantısı düzenledi. 'Pandeminin Ağır Sonuçlarının Sorumlularını Biliyoruz' başlıklı toplantıya İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, SES İstanbul Şubeleri, Genel Sağlık-İş, Dev Sağlık-İş, Birlik Dayanışma Sendikası, İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED), Tüm Aile Sağlığı Sağlık Memuru- ATT- Hemşire ve Ebe Derneği (İSAHED), Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) kuruluşları destek verdi.
“Her birinin acısını yüreğimizde taşıyoruz”
Kurumların ortak açıklamasını İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Küçükosmanoğlu okudu. Küçükosmanoğlu, “Dünya Sağlık Örgütü’nün Koronavirüs pandemisini ilan ettiği ve Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının açıklandığı 11 Mart 2020’den bu yana iki yıl geçti. 14,5 milyon vakayla dünyada 9'uncu sırada yer alan Türkiye salgını en ağır yaşayan ülkelerden. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile vefat sayısı 95 binin, gerçek rakamlar ise 250 binin üzerinde. Her biri bir can, her biri bir insan, her biri bir anne, bir baba, bir eş, bir dost, bir arkadaş, bir sevgili, bir çocuk. Her birinin acısını yüreğimizde taşıyoruz. Korunması ve önlenmesi mümkün olan bir hastalık yüzünden öldüler” dedi.
Pınar Saip: Sağlık hizmetini verenler beton duvarlar değil
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip de meslektaşlarına ve tüm sağlık çalışanlarına göstermiş oldukları özverili çalışmalardan dolayı teşekkür etti. Saip, şöyle konuştu:
“Bu dönem boyunca çok yüksek sayıda sağlık çalışanını kaybettik. Birçoğu hastalanma pahasına hastalarına bakmaya ve sağlık hizmetini vermeye devam etti. Sağlık hizmetini verenler maalesef beton duvarlar değil. Pandeminin ilk günlerinden bir alkış yapılmıştı ama bunların ne kadar sahte olduğunu iktidarın son söylemlerinde görmekteyiz. Bizleri koruyamadıkları için güvenli sağlık koşullarını sağlayamadıkları için 14- 15 Mart’ta güvenli ve güvenceli koşullar istediğimiz için g(ö)revde olduğumuzu buradan bir kez daha hatırlatıyoruz.”