*Aslı Perker - Gazete Oksijen
Afganların en yoğun yaşadığı Zeytinburnu’ndayım. Burada emlakçısından fırınına, telefoncusundan atölyesine koca bir Afgan mahallesi kurulmuş. Mahallenin her köşesinde varlar ama kayıtlarda ve devlet nezdinde yoklar
Sümer Mahallesi muhtarının bir fikri yok ama, 26 yıldır burada yaşayan Cavit Bey’in dediğine göre 50 bin Afgan yaşıyor o bölgede. “Neredeler?” diye sordum, “Her yerdeler” dedi mükemmel bir Türkçeyle. Gencecik bir adam olarak kaçmış ülkesinden Cavit Bey. Halinden memnun. Afganistan’da babası saatçiymiş. Buraya geldiğinde hemen aradığı işi bulacak değil ya! Gitmiş bir deri fabrikasında çalışmaya başlamış. Orada dericiliği öğrenmiş. 12 yıl. “Patronum çok iyi adamdı” diyor. Ama sonra Türk olan karısıyla tanışmış, evlenmiş ve kayınpederinin kuyumculuk işini devralmış. “Nerede oturuyorsunuz?” diye sorduğumda gururla “Tabii ki burada” diyor.
Cavit Bey’in dediğini yapıp etrafa daha dikkatli bakmaya başladık. Herkes Afgan mı? Öyle görünüyor. Telefoncu, uzak mesafe arama dükkanına dönüşmüş, bakkallarda dev poşetlerde Afgan pirinci, Afgan restoranları ve dahası ve en önemlisi yeraltlarına kurulmuş, hemen hemen her apartmanın altında bulunan dikiş atölyeleri. Bu atölyelerin birinde değil, ikisinde değil, hepsinde Afganlar çalışıyor.
İstanbul’un hayaletleri
Göç Araştırmaları Derneği’nin “İstanbul’un Hayaletleri: Güvencesizliğin kıyısında Afganlar” raporu, Afganlar’ın göç rotasından başlayıp, İstanbul’daki hayatlarına uzanıyor.
Afganlar, dünyanın en uzun süreli yerinden edilmiş, mülksüzleştirilmiş topluluğu olmasına rağmen hala daha uluslararası camianın dikkatini çekebilmiş değiller. Bugün Pakistan’da 2.5 milyon, İran’da 1.5 milyon, Türkiye’de 170 bini kayıtlı 500 bin Afgan göçmen yaşıyor. GAR raporu, İstanbul’daki Afganların ağır çalışma şartlarını, legal statüden yoksun izole, görünmez yaşamlarını ve uluslararası camia ile sivil toplum tarafından yalnız bırakılmış koşullarını inceliyor.