Gündem

İstanbul Barosu davası: Avukatlar barikatı yıkıp salona girdi; Kaboğlu, davanın Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle AYM'ye gönderilmesini talep etti

04 Mart 2025 10:55

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşması başladı. Duruşma salonuna gazetecilerin bir kısmı alınmadı. Duruşma salonu önüne barikat kurulması üzerine kavga çıktı. Avukatlar barikatı yıkarak salona girdi. Kaboğlu, savunmasında davanın Anayasa'ya aykırı olduğunu vurgulayarak; "Ciddidir anayasaya aykırılık açıktır, aşikarı, çok yönlüdür, aynı zamanda anayasanın 2. Maddesi’nin öngördüğü tekel kurallara açıkça aykırıdır. Öyle inanıyorum bu aykırılığı ciddiye alacaksınız ve AYM’ye götürmek için Türk hukuk sistemine sizin de icra ettiğiniz adil yargılama hakkına katkıda bulunacaksınız. Bu yaşamsaldır yoksa bu tür davalara adaletin harcayacağı zaman başkalarının adli yargılanma hakkını çalmaktan başka işlev görmeyecektir" dedi. 

İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu'nu hedef alan açıklamaları değerlendirdi: Seçimle gelen seçimle gider

Duvar'dan Furkan Karabay'ın haberine göre; İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşma, yoğun katılım nedeniyle 21. Asliye Ticaret Mahkemesi salonuna alındı.

CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, bir önceki Baro Başkanı Filiz Saraç ile çok sayıda avukat ve hak savunucuları destek için duruşma salonu önüne geldi. Salon girişinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Gazetecilerin bir kısmının salona alınmadığı duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, TBB temsilcileri, eski İstanbul baro başkanları ve 40’a yakın baro başkanları takip ediyor.

Avukatlar barikatı yıktı, duruşmaya girdi 

Büyük salon talebi üzerine verilen 21. Asliye Ticaret Mahkemesi salonu yerine avukatların duruşmada bulunmak istemesi sebebiyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonu belirlendi. Duruşma saat 12:00’ye ertelendi. Salon önüne çok sayıda polis getirildi.

Duruşma salonu önüne barikat kurulması üzerine kavga çıktı. Avukatlar barikatı yıkarak salona girdi.

Duruşma, iki buçuk saat aranın ardından başladı. 

"Epözdemir olmadan yargılama devam edemez"

Duruşma öncesi 100’ün üzerindeki davaya müdahil olma dilekçelerini değerlendiren hakim, talepleri reddetti. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir’in hukuksuzca tutuklandığını söyleyen Avukat Baran Doğan, müvekkilinin duruşmaya getirilmemesi üzerine hakime tepki gösterdi.

Avukat Doğan, “Davalı tarafından davadan bilgi sahibi olması gerekir. Epözdemir tutuklu, ek klasörlerden dosyadan haberdar değil, dört duvar arasında. ‘Ben bu davayı kabul etmiyorum’ diyerek dilekçe gönderdi. Epözdemir’in bu duruşmaya getirilmesi gerekiyor. SEGBİS ile katılmasını da reddettiniz. Epözdemir olmadan bu yargılama devam edemez. Dava şartı gerçekleşmemiştir” dedi.

"Barolar görev üstlenmiştir"

Söz alan İbrahim Kaboğlu, davanın Anayasa Madde 2’ye aykırı olduğuna dikkat çekti.

Hukukun üstünlüğünü savunmak ve insan haklarını korumanın görevleri olduğunu söyleyen Kaboğlu, “Anayasa madde 2'ye göre barolara hukukun üstünlüğünü koruma görevi verilmiştir. Barolar hukuk devletinin bekçiliği görevini üstlenmiştir” ifadelerini kullandı.

"Dava Anayasa'ya aykırı"

Barolar için kamu hukuku kurallarının geçerli olduğuna dikkat çeken Kaboğlu, “Bu dava Anayasa'ya aykırılık içeriyor” dedi.

Kaboğlu, baroların 'amaç dışı faaliyet' nedeniyle 'asliye hukuk mahkemeleri' tarafından görevden alınmasına ilişkin Av. K. md. 76 ve 77,  Anayasa’nın 2, 10, 11, 36 ve 135 başta gelmek üzere  birçok maddesine  aykırı olup, Anayasa’nın 152. Maddesi gereğince somut norm denetimi yapması için Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi ve davayı geri bırakması gerekmektedir" ifadesini kullandı. 

"Epözdemir olmadan duruşmaya başlayamayız"

Duruşma öncesi 100’ün üzerindeki davaya müdahil olma dilekçelerini değerlendiren hakim, talepleri reddetti.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir’in hukuksuzca tutuklandığını söyleyen Avukat Baran Doğan, müvekkilinin duruşmaya getirilmemesi üzerine hakime tepki gösterdi.

Avukat Doğan, “Davalı tarafından davadan bilgi sahibi olması gerekir. Epözdemir tutuklu, ek klasörlerden dosyadan haberdar değil, dört duvar arasında. ‘Ben bu davayı kabul etmiyorum’ diyerek dilekçe gönderdi. Epözdemir’in bu duruşmaya getirilmesi gerekiyor. SEGBİS ile katılmasını da reddettiniz. Epözdemir olmadan bu yargılama devam edemez. Dava şartı gerçekleşmemiştir” dedi.

"Davayı AYM'ye gönderin"

Anayasa aykırılık itirazlarının ciddiyetle ele alınmasını belirten Kaboğlu, davanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini söyledi.

Kaboğlu şunları söyledi:

"Hukuk hakkını istemek bize açılan davanın temelini oluşturmaktadır. Böyle bir dava açılıyorsa İstanbul Barosu’na karşı, 81 baroya karşı hemen her an dava açılabilir faaliyetleri sebebiyle hepsi potansiyel mağdurdur. Hukuk hakkı temeldir, tıpkı yaşam ve adil yargılanmak hakkında olduğu gibi her yerde herkes için geçerlidir. Bu bile ihlal ediliyorsa o zaman 2011 değişikliğini ele almamak gerekir. Zira hepsi birlikte Anayasa’ya aykırılık halkası genişlemektedir. Bağımsız baronun ve özgür avukatın olmadığı yerde devlette adalet çöker. Ciddidir anayasaya aykırılık açıktır, aşikarı, çok yönlüdür, aynı zamanda anayasanın 2. Maddesi’nin öngördüğü tekel kurallara açıkça aykırıdır. Öyle inanıyorum bu aykırılığı ciddiye alacaksınız ve AYM’ye götürmek için Türk hukuk sistemine sizin de icra ettiğiniz adil yargılama hakkına katkıda bulunacaksınız. Bu yaşamsaldır yoksa bu tür davalara adaletin harcayacağı zaman başkalarının adli yargılanma hakkını çalmaktan başka işlev görmeyecektir.”

Hakim, Anayasa’ya aykırılık taleplerini ara kararla değerlendireceğini belirtti.

"Ben hukukçuyum değişen devre bakmam, siz de bakmamalısınız"

Kaboğlu’nun ardından söz alan eski İstanbul Barosu başkanlarından hukukçu Turgut Kazan, baronun susturulmaya çalışıldığını ifade etti.

“Baro bu yöntemle susturulacak olursa savunma ve adil yargılanma hakkı ölür” diyen Kazan, şunları söyledi:

“Davanamede propaganda yapıldığı kabul ediliyor. ‘Yapılan propaganda manevi anlamda lehte katkı sağlamaktır’ diyor. Bunu amaç dışı faaliyet nasıl sayarsınız? Baronun ‘amaç dışı faaliyeti’ diye bir tanım olamaz. O değişiklik neden yapıldı? Hangi kararlarla hangi gerekçeyle verildi. Anayasa Mahkemesi’nde nasıl karar verildi?

Amaç dışı faaliyet tatara titiri! Ne demek amaç dışı faaliyet? Olamaz amaç dışı faaliyet. Ben çok acılar gördüm. DGM’lerde avukatlık yaptım, DGM’ler çok acımasızdı. FETÖ’cü hakim savcıları gördüm. Bir daha bu acıların yaşanmasını istemiyorum. Ama şimdi çok daha büyük acıların yaşandığını görüyorum.

Baro bu şekilde ceza alırsa ben ve bütün meslektaşlarım için güvenceli görev yapma imkanı ortadan kaldırılmış olur. Ben hukukçuyum değişen devre bakmam, siz de bakmamalısınız.”

Güncellenecek...

Davaname 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye'de öldürülen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin ile bu ölümleri protesto ederken gözaltına alınan gazeteciler için yaptıkları açıklama nedeniyle İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açmıştı. Baroya "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamaları yöneltilmişti.

İstanbul Barosu yönetimi hakkında "terör" iddianamesi; hapis ve siyasi yasak talep edildi

Yönetimin görevine son verilmesi talep edildi 

Hazırlanan davanamede, İbrahim Kaboğlu ile Baro Yönetim Kurulu Üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talep edilmişti.

Davanamenin talep kısmında, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun Baro'nun kurulması, organlarının görevden uzaklaştırılması ve görevlerine son verilmesi başlıklı 77'nci maddesinin 5'nci fıkrasına yer verilmişti.

Örgüt üyeliği iddia edildi, ispat edilemedi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılan davanamede, Nazım Daştan ile Cihan Bilgin'in 'terör örgütü' üyesi oldukları ileri sürüldü. Bu iddiaya gerekçe olarak ise Cihan Bilgin hakkında Mardin ve Gaziantep savcılıklarında yürütülen bir soruşturma ve bir dava, Nazım Daştan hakkında ise İstanbul  ve Ağrı savcılıklarınca yürütülen birer soruşturma gösterilmişti.

Ancak savcılığın yazısında, iki gazetecinin 'terör örgütü üyesi' olduklarına dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı gösterilememişti. Dolayısıyla savcılık, haklarında terör örgütü üyeliği yönünde bir karar bulunmayan iki gazetecinin öldürülmesini kınayan İstanbul Barosu yönetimini 'terör örgütü' propagandası yapmakla suçlamıştı.


Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi?


 

Günün öne çıkan haberleri...

TIKLAYIN - Halk TV "bilirkişi" davasında ilk duruşma görülüyor

TIKLAYIN - Tolga Şardan | “Acılı anne”ye Meclis yasağı ve Cübbeli’nin çakarı

TIKLAYIN - Anne-kız cinsiyet değiştirdi, baba-oğul oldular!

TIKLAYIN - İmamoğlu "Seçime daha iki buçuk, üç yıl var, bu uzun soluklu koşu" dedi, yol haritasını anlattı: Rasyonel zeminde bir muhalefet bloku çalışması olacak

TIKLAYIN -Nafakaya düzenleme hazırlığı: Yeni istisnalar geliyor

TIKLAYIN -Meteoroloji'den "toz taşınımı" uyarısı: Bu bölgeler dikkat!

TIKLAYIN - CHP MYK'da AKP'ye veto: Bu iktidarla yeni bir anayasa yapmayacağız!