Kültür-Sanat

"İslâmiyet’te peygamberin tasvirine karşı külliyen, her yer ve zamanda geçerli bir yasak yoktur"

Tayfun Atay: Şiâ’yı İslâm-dışı sayma cür’et ve cesaretiniz varsa, o başka tabii

30 Ekim 2016 13:15

İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin çektiği "Muhammed: Allah’ın Elçisi" filminde Hz. Muhammed'in kısmen resmedilmesini değerlendiren Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, "Özellikle de 1990’ların sonundan itibaren İslâm Peygamberi’ni güzel bir genç adam olarak sarığıyla, uzun beyaz entarisiyle ve yorgun ama mutlu bir yüz ifadesiyle resmeden 'posterler', İran’da peynir-ekmek gibi satılmaktadır; 'Muhammed: Allah’ın Elçisi' altyazısı eşliğinde" dedi. Tayfun Atay, yazısında "Mecidi’nin 'Muhammed: Allah’ın Elçisi' filmini de, filmdeki ete-kemiğe bürünmüş (bir tek yüzü saklı) tasvirî Peygamber görüntüsünü de bu arkaplân üzerinden değerlendirmek gerekir.  Ve altını çize çize tekrar etmek de gerekir: İslâmiyet’te Peygamber’in tasvirine karşı külliyen, her yer ve zamanda geçerli bir yasak yoktur. Şiâ’yı İslâm-dışı sayma cür’et ve cesaretiniz varsa, o başka tabii!.." ifadelerine yer verdi.

Tayfun Atay'ın Cumhuriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

İslâm’ın doğuşunu anlatan, uluslararası onay ve itibara mazhar olmuş, Anthony Quinn’i de “Hz. Hamza” rolünde Müslümanlar için unutulmazlaştırmış Çağrı (“The Message”) filminde Peygamber’in kılını dahi göremezsiniz. 

Zaten film, İslâm geleneğine saygı gereği Hz. Muhammed’in görüntüsüne yer verilmediğine ilişkin notla açılır. 

Bu “gelenek”, Mecid Mecidi’nin şu anda vizyonda olan, cuma günkü yazımızda da bir analizini yaptığımız “Muhammed: Allah’ın Elçisi” filminde bozulmuş durumda. 

Peygamber’in bebek olarak, çocuk olarak ve delikanlı olarak temsili, filmde söz konusu. 

Evet, apaçık yüzünü göremiyoruz. Ama boyuyla-posuyla, eliyle-ayağıyla, hatta biraz kaçamak şekilde de olsa yanağıyla-kirpiğiyle Muhammed, İranlı yönetmenin bu son derece iddialı ve hayli tartışma yaratacağı aşikâr filminde seyre açılıyor. 

Eminim benim gibi filmi izleyen pek çok kişi de sonuna kadar acaba ön cepheden yüzünü gösterme sürprizi de olacak mı diye heyecanla bekledi!.. 

Bu olmadı. Ama Hz. Muhammed’in hayatını epik, mitik, fantastik bir anlatım eşliğinde “ortodoks” Müslümanları her halükârda rahatsız edecek derecede görselleştiren İran çıkışlı film, bu bakımdan İslâmiyet’in içinden çarpıcı bir örnek olmuş denilebilir. 

Ne var ki yer İran olduğunda aslında bunun çok yadırganmaması gerektiğini de kaydetmemeiz gerekir. 

“Sünni-ortodoksi”nin sadece Peygamber’in değil, onun aile efradının da resmedilip görüntülenmesine katı bir yasakçı tutum takınmasına karşın İran’da Hz. Ali’nin, Hasan ve Hüseyin’in yanı sıra Hz. Muhammed’in tasviri resim, kart-postal ve posterleri de görülmedik, sergilenmedik, hatta satışa sunulmadık değildir. 

Bu konuyu ele alan kısa ama özlü bir çalışma, Hollanda-merkezli saygın bir İslâm araştırma kurumu olan ISIM (“International Institute for the Study of Islam in the Modern World”) bünyesinde yayımlanmış bir dergide karşımıza çıkar. 

“Bir Resmin Hikâyesi: Muhammed’in Şiî Tasvirleri” başlıklı yazılarında her ikisi de antropolog olan Pierre Centlivres ve Michele Centlivres-Demont, İran’da Hz. Muhammed’i genç bir adam olarak “portreleyen” bir resmin izini sürerler (söz konusu resmin şaşırtıcı öyküsü, şu an konumuzun dışında). 

Makalenin yer aldığı sayfalarda Hz. Muhammed’in genç, güzel ve huzurlu tasvirini yansıtan o resmi de görürüz. Yazarlarca Tahran’da 1998 yılında satın alındığı kaydedilen 49,5-34,5 cm. ebatındaki posterin üzerinde “Muhterem Muhammed’in mübarek portresi, 18 yaşında, Mekke’den Şam’a yolculuğu sırasında” notu yer almaktadır. (P. Centlivres ve M. Centlivres-Demont, “The Story of a Picture: Shiite Depictions of Muhammad”, ISIM Review, No. 17, 2006, s. 18-19). 

İddia ediyorum, şu an yazıyı yazarken elimin altındaki dergideki o resmi görseniz, Mecidi’nin filminde de aynı yolculuğu yapan ve sırtından izlediğimiz çocuğun göremediğimiz yüzünü de görmüş kadar olursunuz!.. 

Mecidi’nin filmi, İslâm’ın İran’da karşımıza çıkan popüler-kültürel motiflerinden beslenerek içerik bulmuş, bu nedenle de hem ayrıksı, hem de aykırı bir örnek olarak karşımızda durmakta. 

Bu bakımdan, Charlie Hebdo’ya yönelik kanlı saldırı sonrasında o dergide ne İslâm’a, ne de onun Peygamber’ine hiçbir hakaret kastı olmayan, aksine onun İslâm adına şiddeti reddedeceği yorumuna dayalı, “gözyaşları içinde Peygamber” çizimine katlanamayanların... 

Mecidi’nin filmine de iyi gözle bakacağını hiç zannetmiyorum. 

Ama işte sonuç olarak İran’da, İslâm Cumhuriyeti’nde bile peygamber tasviri yasak değildir.

Özellikle de 1990’ların sonundan itibaren İslâm Peygamberi’ni güzel bir genç adam olarak sarığıyla, uzun beyaz entarisiyle ve yorgun ama mutlu bir yüz ifadesiyle resmeden “posterler”, İran’da peynir-ekmek gibi satılmaktadır; “Muhammed: Allah’ın Elçisi” altyazısı eşliğinde... 

Mecidi’nin “Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmini de, filmdeki ete-kemiğe bürünmüş (bir tek yüzü saklı) tasvirî Peygamber görüntüsünü de bu arkaplân üzerinden değerlendirmek gerekir. 

Ve altını çize çize tekrar etmek de gerekir: 

İslâmiyet’te Peygamber’in tasvirine karşı külliyen, her yer ve zamanda geçerli bir yasak yoktur. 

Şiâ’yı İslâm-dışı sayma cür’et ve cesaretiniz varsa, o başka tabii!..