Evrim sürecinde intikam duygusu oldukça yararlı bir amaca hizmet eder; öyle ki bu beklenti bile insana zevk verir. Peki intikam duygusu neden vardır?
İntikam hikayeleri hem acı hem tatlıdır. Homeros'un Truva'da geçen İlyada destanını ele alalım. Paris Helen'i kaçırdığında, kocası Kral Menelaus bu adaletsizliğe dayanamaz ve Paris'e saldırmaya karar verir. Troy'a koca bir ordu girer ve binlerce kişinin öleceği uzun bir savaş başlar. Destanda intikamı alınmak istenen başka gelişmeler de olur.
Yeryüzünde var olduğumuz sürece intikam insan davranışının bir parçası olmuştur. Tarih boyunca Yunan tragedyasından Shakespeare'in Hamlet'ine kadar edebiyat da yer vermiştir bu duyguya.
Peki insanı intikam aramaya iten nedir? Araştırmacılar buna dair bazı veriler elde etti ve intikamın umulmadık bazı yararları olduğunu fark etti.
İntikam insanı harekete geçiren güçlü bir duygusal tetikleyicidir. Uzun süredir intikam ve affetme duyguları üzerine araştırma yapan Miami Üniversitesi'nden evrimsel psikoloji uzmanı Michael McCullough "Size zarar veren birine karşı öfke duyma ve acı verme isteği her toplumda anlaşılacak bir durumdur" diyor.
Araştırmalar cinayetlerin yüzde 20'sinin, okuldaki silahlı saldırıların yüzde 60'ının intikam kaynaklı olduğunu gösteriyor. Donald Trump'ın başkan seçilmesini bile "hızla küreselleşen ekonominin kendilerini terk ettiği duygusuna kapılan beyaz işçi sınıfının intikamı" olarak değerlendiren makaleler bile oldu.
Saldırganlık konusunda araştırma yapan Virginia Üniversitesi'nden David Chester, şiddet içeren bir saldırıdan önce başka şeylerin devreye girdiğini gördü. Tetikleyici ile saldırı arasındaki duyguları "psikolojik aracılar" olarak adlandıran Chester, örneğin birinin aşağılayıcı davranışı karşısında saldırgan bir tepki vermenin kaynağını intikam duygusuna bağlıyor.
Chester'ın araştırmaları, aşağılanan veya sosyal bakımdan reddedilen bir insanın duygusal acı çektiğini ve sosyal reddedilme karşısında saldırgan tepki gösterenlerde beynin acı ile bağlantılı bölgelerinin daha aktif olduğunu gösterdi.
Fakat reddedilme duygusu başlangıçta acı verse de intikam alma fırsatı ortaya çıktığında bu acı zevk ile maskelenebiliyordu. Saldırgan bir tutum göstermeleri için provoke edilen insanlar beyinlerindeki ödül bölgesinin harekete geçmesiyle gerçekten de tatlı bir intikam hissine kapılıyor.
"Psikolojinin babası" olarak bilinen Sigmund Freud da saldırganlık ile zevk arasındaki bağlantıdan söz ediyordu; ama intikamın ayrı bir zevk verdiği yeni ortaya çıktı.
Chester'ın ekibiyle birlikte yaptığı bir deneyin sonuçları geçen ay Personality and Social Psychology dergisinde yayımlandı. Bilgisayarda oynanan bir top fırlatma oyununda kasıtlı olarak grup dışı bırakılan kişilerin, intikam göstergesi olarak sanal bir vudu bebeğine daha fazla sayıda iğne batırdıkları görüldü. Aynı deney laboratuvar içine taşındığında ise oyun dışı kalan kişilerin intikam duygusuyla rakiplerini rahatsız edecek şekilde yüksek ses çıkarak bir düğmeye uzun süre bastıkları tespit edildi.
Plasebo bir hapla duygularını bastırdıklarına inanan katılımcılar, dışlanmaları halinde intikam almaya çalışmıyor, intikam zevki hissetmeyeceklerini düşünüp saldırgan girişimlerde bulunmuyordu.
Bundan hareketle araştırmacılar, intikamın sadece zevk vermediği, insanların bu zevk arayışıyla intikama yöneldiği sonucunu çıkardı. Fakat o an iyi duygular veren intikam, tıpkı bağımlılıkta olduğu gibi, bir süre sonra başlangıç noktasından daha kötü bir noktaya çekiyordu insanı.
Belki de bu yüzden intikamın vereceği zevk arayışıyla insanlar bunun doğuracağı sonuçları hesaplamadan hareket ediyor. Örneğin ünlü futbolcu Zinedine Zidane 2006 Dünya Kupası'nda başka bir futbolcuya kafa atmasıyla hatırlanacak hep. Ya da eski ABD başkanı Richard Nixon "düşman listesi" ile bilinir; öyle ki "siyasi rakiplerini mahvetme" isteği ile giriştiği kirli işler yüzünden bir süre sonra istifa etmek zorunda kalacaktır.
Peki bu kadar zarar verebilen yıkıcı bir davranış evrim sürecinde kalıcı olmaya nasıl devam etmiştir?
Bu evrimin bir hatası değil, intikamın çok yararlı bir işlev görmesinden dolayı böyledir. Zira caydırıcı etkisi insanın hayatta kalması bakımından avantajlıdır. Örneğin çete ortamında yanlış insanla dalaşmanın sonucunda intikam saldırılarına maruz kalabilirsiniz.
"İntikam alacağınızın bilinmesi, insanların size sataşmasını veya yararlanmasını önleyici bir etken olacaktır" diyor Chester. Leonardo DiCaprio'nun Oscar ödüllü Diriliş (The Revenant) filminde başkahraman, oğlunu öldürenlerden intikam alma hırsıyla hayata tutunur.
İntikam tehlikesi bazı saldırıları önleyebilir. 2006'da yapılan bir araştırma erkeklerin intikama daha yatkın olduğunu, intikam duygusundan daha fazla zevk aldığını gösteriyor.
2008'de California Üniversitesi'nden Özlem Ayduk'un yaptığı başka bir araştırmada ise belli kişilik özelliklerine sahip kişilerin reddedilme karşısında daha saldırgan tepki göstermeye yatkın olduğu görüldü. Bunlar "reddedilme duyarlılığı" yüksek olan, geçmiş deneyimlerine bakarak reddedilme ihtimali daha yüksek olan insanlardı.
Bunlar nevrotik davranışın yanı sıra anksite ve depresyona da daha yatkındı. "Bunlar olmayan yerde bile reddedilme hissine kapılır. Reddedilme varoluşsal bir tehdittir ve reddedilme beklentisi kişiyi hem düşünsel hem de fizyolojik olarak kendini savunmaya hazır hale getirir" diyor Ayduk. İntikam saldırısı da onlar için reddedilme karşısında doğal bir reflekstir.
Fakat "reddedilme duyarlılığı" yüksek olan herkes şiddete yönelmez. Kimi kendi kendine zarar vererek başa çıkmaya çalışır bu duyguyla. "Böylece kendilerini kontrol sahibi olarak görürler. Saldırı tepkilerden sadece biridir" diyor Ayduk.
Bazı psikolojik taktikler sayesinde intikam saldırısına yatkın kişiler de bağımlılık hastaları gibi saldırı isteklerini kontrol altında tutabilir. Chester'in deneylerinde, bu insanların beyninde, fevri hareketlerin bastırılması ve mantık yürütmede önemli işlevi olan kısmın aktif olduğu görüldü.
Yani intikam güdüsüne kapılmak zorunda değiliz. Bize yanlış yapan kişiye karşı intikam duygusuyla tutuşurken, bu duygunun o an için iyi gelebileceğini, ama uzun sürmeyeceğini bilelim. Bu duygunun varlık nedeninin atalarımızı kullanılmaktan ve yanlış davranılmaktan koruduğunu unutmayalım.