DW: Sorunun boyutlarını kavramamız açısından internette cinsel tacize, izlenmeye ve hatta şiddete maruz kalan çocuk ve gençlerin sayısını verebilir misiniz?
Hans Zollner: Sayılar mutlaka bizim düşündüğümüzden daha fazla. Bu konuda güvenilir rakamlar yok, sadece tahminler var. AB bu konuda bir kampanya başlattı. Adı, ‘One in Five‘, yani Avrupa'daki her beş çocuk ya da 18 yaş altı gençten biri cinsel tacize ve istismara uğruyor anlamında. İnternet ortamına yerleştirilen fotoğraf ve filmler, hatta kamera önünde birebir gösterilen cinsel ilişki görüntüleri nedeniyle giderek artan sayıda genç de cinsel istismara uğruyor. Dünya çapında yaygınlaşan bir fenomen daha var: Sexting. Çocuklar ve gençler birbirilerine cinsel boyutları olan mesajlar yolluyor, bunları sosyal medyada paylaşıyorlar. Gönderdikleri şeylerin kontrol dışı kalma riski taşıyabileceğinin bilincinde değiller.
DW: Roma'da şu sırada Papalık Üniversitesi Gregoriana'da "Child Dignity in the Digital World" (Dijital Dünyada Çocuk Onuru) başlığı altında bir kongre devam ediyor. Konunun uzmanları birkaç gün sürecek kongrede atölye çalışmalarına da katılıyor. Bu kongreden ne gibi sonuçlar çıkmasını arzu ederdiniz?
Hans Zollner: Bu kongre birleşimi açısından emsalsiz. Hükümet temsilcileri, bilim insanları, büyük internet firmalarından temsilciler, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu Unicef gibi büyük kuruluşlardan ve farklı dinlerden katılımcılar kongrede biraraya getirildi. Bunlar birbiriyle konuşacak ve bu konuyu ve konuya nasıl yaklaştıklarını birbirlerine anlatacaklar. Umarım herkesin konuya kendi penceresinden baktığı durum ortadan kalkacaktır. Daha sonra bir bildirge üzerinde çalışacaklar ve bu bildirgeyi Papa'ya da sunacağız. Çocuk ve gençlerin internette güvenlikli bir ortamda bulunmaları için hükümetler önemli partnerler ile görüşerek doğrudan alınabilecek önlemleri ve geleceğe yönelik planları bu bildirgeye yansıtacaklar. Bilimin de bu konuyla daha yoğun bir biçimde ilgilenmesi için onlara talepte bulunacağız.
DW: Katılımcılar arasında en büyük görevler kimlere düşüyor?
Hans Zollner: Tabii ki internette hizmet sunanlara, Facebook, Google ve Twitter gibi internetteki sosyal medya ve platformlara büyük görev düşüyor. Kendi yönetmelikleri çerçevesinde bir şeyler yapıyorlar ama bu yeterli değil. Facebook gibi bir şirket yaklaşık 2 milyar insana ulaşıyorsa, hükümetlerin bazı şeyleri yasaklamaları konusunda bu şirketleri zorlama imkanı pek bulunmuyor. Eğer hizmet sağlayıcı şirket başka bir ülkede faaliyet gösteriyorsa, o şirketten hesap sormak güçleşiyor. Hükümetler ile holdingler arasındaki diyalog çok önemli kalmaya devam edecek.
DW: Peki internetteki şirketlere nasıl baskı yapılabilir?
Hans Zollner: Baskı sadece etik ve yasalar yoluyla olabilir. Bizim tarafımızda Papa olduğu için etik otoritemiz çok sayıda insan tarafından kabul görüyor. Bu nedenle uluslararası birtakım kuruluşlar aracılığıyla dünya çapında ortak kuralların geçerli olmasının talep edilmesini ümit ediyoruz.
DW: Kongreye çok sayıda temsilci katılıyor ve onların çocuk ve gençlerin korunmasına ilişkin başarılı deneyimlerini öğrenme fırsatı doğuyor. Hangi ülkelerdeki hangi kuruluşlar bu konuda ileri konumda?
Hans Zollner: Örneğin ECPAT adlı uluslararası bir yardım kuruluşu önemli. Tabii ki ABD, İngiltere, İsviçre ve Almanya bu konuda çok önde gelen ülkeler. Ama bunlar dünyanın diğer ülkelerinin yaklaşık sadece yüzde 15'ine tekabül ediyor. Örneğin bilgisayarlar için anne-babaların satın aldığı güvenlik programları mevcut. Ama daha küçük yaştaki çocuklar bile bu programların kilitlerini çözebiliyor. Çok sayıda anne-baba ve öğretmen ne yapacağını bilemez durumda. Bu konuda da çalışmalar var. Etkin programlar ve girişimler yolda. Ancak ne yazık ki bunlar, bu deneyimler bir ülkeden diğerine aktarılmıyor.
DW: Geçmişte internette gençliğin daha iyi korunmasına ilişkin çabalar sıkça başarısızlığa uğramıştı. Sizi bu kongre aracılığıyla olumlu sinyaller yollama konusunda iyimser kılan şey ne?
Hans Zollner: İnsanlar, daha iyi korunma, yasaların uygulanması ve daha iyi eğitim yöntemleri doğrultusunda verilen mücadelede yalnız olmadıklarını fark edecektir. Ayrıca biz bu konuyu kamuoyunun gündemine getirdiğimizde, bu konunun bilinenden çok daha fazla insanı ilgilendirdiği gözler önüne serilecektir. Kongre'nin "tek bir damla" olarak kalmaması, daha ileriye doğru gelişme göstermesini ümit ediyoruz.
Hans Zollner Papalık Üniversitesi Gregoriana'ya bağlı Psikoloji Enstitüsü'nün yöneticisi. Cizvit Papazı Zollner hem ilâhiyatçı hem de psikolog. Zollner 2014 yılından bu yana da çocukların korunmasından sorumlu Papalık Komisyonu'nun üyesi.
© Deutsche Welle Türkçe
Wolfgang Dick