T24 - Nuri Bilge Ceylan, “Polisiye romanlar okumuyorum. Hiç okumadım. Ama bazen Dostoyevski romanları okurum. Yani Karamozov Kardeşler de aslında bir polisiye romandır” dedi. Ceylan, gerilim filmlerinden hoşlanmadığını söyleyerek, "Bir tek Polanski’nin bir filmini izledim. Adı neydi? Chinatown. Onu da çok beğenmedim" dedi.
Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filminin Britanya’da vizyona girmesinden bu yana basın, filme ve Ceylan’a geniş yer verdi. Geçen hafta Britanya’nın önde gelen sinema yazarları filmi çeşitli gazeteler için değerlendirdi. Genel kanı ise filmin bir başyapıt olduğu yönündeydi. Independent gazetesinden Jonathan Romney de bu vesileyle Nuri Bilge Ceylan’la bir söyleşi yaptı. Romney, “Bergman veya Tarkovski’ye en yakın isim” olarak selamladığı Ceylan’a sinemasını ve özel hayatını sordu.
Filmin bilindik Hollywood menşeili gerilim filmlerindeki formüller üzerinden ilerlemediğini söyleyen Romney’ye Ceylan da türe çok yakın olmadığını itiraf ediyor. “Polisiye romanlar okumuyorum. Hiç okumadım. Ama bazen Dostoyevski romanları okurum. Yani Karamozov Kardeşler de aslında bir polisiye romandır” diyen Ceylan, gerilim filmleri izleyip izlemediği sorusuna ise “Bir tek Polanski’nin bir filmini izledim. Adı neydi? Chinatown. Onu da çok beğenmedim” yanıtını veriyor. Ceylan, İklimler filminden sonra gelen oyunculuk tekliflerini reddetmesinin nedeni olarak da telaffuzunu gösteriyor: “Sesim oyunculuğa uygun değil. Ne dediğim anlaşılmıyor.”
Her ne kadar Bir Zamanlar Anadolu’da filminin sonu çeşitli okumalara açık olsa da, Nuri Bilge izleyicinin aklını karıştırmayı amaçlamadığını şu sözlerle ifade ediyor: “Ben bulmacaları sevmem. Ama gerçek hayatta, gerçekliğin ancak yarısıyla yetinmemiz gerekiyor. Biz de geri kalan kısımlar hakkında varsayımda bulunmak gibi bir refleks veya alışkanlık geliştirmişiz. Çünkü sürekli birbirmize yalan söylüyoruz; herkes kendini savunma derdinde. İzleyici bu sürece dâhil olmazsa, derine inmek imkânsızlaşır. Tıpkı edebiyatta olduğu gibi.”
“Rus edebiyatında Türkiyelilerin yansımalarını görüyorum”
Nuri Bilge Türkiye’nin kırsal kesimlerindeki hayatların kendisini beslediğini de dile getirdi:
“Benim yaşadığım yerde, ölüm hep yanıbaşımızdadır. Hayatın tam ortasındadır ve aslında bu iyi de bir şeydir. Son yıllarda akrabaların cenazesine gittiğimde insanların yaşadığı hüznün üstünü örtmek için pek çok adet edindiklerini gördüm. Bunu gözlemlemek de beni rahatlatıyor.”
Nuri Bilge Ceylan, Rus edebiyatına olan tutkusunun Bir Zamanlar Anadolu’da filminde yoğun bir şekilde hissedilmesine ilişkin ise “Filmlerimde en çok Rus edebiyatının etkisi vardır. Hatta Rus edebiyatının etkileri, sinemanın etkilerinden daha yoğundur. Rus edebiyatında Türkiyeli insanların yansımalarını görmeseydim kullanmazdım. Ne var ki, Rus edebiyatı bütün insanlık için geçerliliğini koruyor” diyor.
“Cannes’da herkese açığım. Ama Türkiye’de kendimi dış dünyaya kapatıyorum. Tanıdığım biri aramıyorsa, telefonlara bile cevap vermiyorum” diyen Ceylan, Ebru Ceylan ve Ercan Kesal’la senaryo çalışmalarını ise şöyle tarif ediyor: “Her gün buluşuyoruz. Sahneleri tartışıyoruz. Ben onlara ödev veriyorum. Yazdıklarımızı birlikte okuyoruz... Ama son söz her zaman benimdir.” Ceylan sözkonusu yedi yaşındaki oğlu olduğunda ise son sözün kendisinde olmadığını itiraf ediyor: “Çocuk sahibi olmak her şeyi değiştiriyor. Birdenbire şefkat dolu bir insan olup çıkıyorsunuz. Sinema yaşantımı bile değiştirdi. Artık bütün animasyonlara gidiyoruz.” Yine de Ceylan en beğendiği animasyon filmini söylemeye yanaşmıyor.