Politika

İlker Başbuğ'dan tarih dersi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bir ordunun yüzde 65'inin, 5 günde imha edildiği 'Büyük Taarruz' gibi bir muharebenin, dünya tarihinde bulunmadığını sö

31 Ağustos 2008 03:00

 

Başbuğ, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Gazi Orduevi'nde düzenlenen resepsiyonda, 30 Ağustos zaferinin siyasi, ekonomik ve diplomatik boyutlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

Askeri lisede 30 Ağustos Zafer Bayramını detaylı okumalarına rağmen, bayramın her kutlandığı yıl o günlerde neler olduğunu tekrar okuduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, "Büyük Taarruz'da neler oldu, siyasi, ekonomik boyutu nasıl olmuş, acaba merak ettiniz mi?" diye gazetecilere sordu.  

 

Askeri boyutunu bilindiğini, ancak siyasi, ekonomik, dış politika boyutlarının da önemli olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Sakarya Meydan muharebesi ne zaman oldu? 1921 Eylül. Büyük Taarruz ne zaman? 26–27 Ağustos. Arada 10 ay var...

 

Bir defa şunu iyi anlayamıyoruz. Atatürk gerçek bir siyaset adamıdır, hem büyük bir liderdir. Atatürk diktatörlükle hiçbir ilgisi yok. Atatürk'ün kanuna, hukuka, yasalara, sisteme uymayan hiçbir hareketi yok ama bugün hala 'Atatürk diktatör' diyenler var. Onu okusalar, öğrenseler, şunu yaptı, şöyle yaptı deseler...

 

Sakarya Zaferinin üzerinden 10 ay geçmiş. Meclis'te ne kadar baskı var biliyor musunuz? 'Ordu niye duruyor, niye taarruz etmiyor?' Korkunç baskı var, ağır eleştiriler var." Büyük Taarruz öncesinde askeri ve teçhizat yönünden çok iyi hazırlık yapılması gerektiğini, o günün parasıyla 2 milyon lira paraya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: "Atatürk, Maliye Bakanını çağırıyor. 'Bu parayı bulacaksın' diyor. Bakan diyor ki, 'Efendim, Sakarya Zaferi için halk malının yüzde 40'ını verdi'. Tekrar vergi koyuyorlar, yine de 2 milyon lirayı bulamıyorlar.

 

Atatürk, 'Müslümanlardan gelen 600 bin lira bankada kasada duruyor, onu veriyorum ama gerisini sen bulacaksın' diyor. Osmanlı Bankası'na, 'Bize, 1.5 milyon lira verirsiniz, yoksa şubelerinize el koyarız' diyor. Yöneticiler yabancı. Ertesi gün 1.5 milyon da oradan geliyor. Burada çok güzel bir siyaset var.  

 

Şubat 1922'de Türkiye'nin barış görüşmeleri istediğini biliyor musunuz? Burada uluslararası diplomasi var, zaman kazanma var. Hatta onun üzerine cevap da geliyor."  Taarruzun yapılacağını sadece Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün ve Mareşal Fevzi Çakmak'ın bildiğini belirten Orgeneral Başbuğ, 6 Ağustos 1922'de Atatürk'ün Bakanlar Kurulu'nu toplayarak, taarruz için onay istediğini ve "Zamanını bana sormayın" dediğini kaydetti.

 

Orgeneral Başbuğ, taarruza ilişkin tartışmalar üzerine İnönü'nün siyasi ağırlığını koyarak, "Mustafa Kemal Paşam. Bütün arkadaşlar fikirlerini söylüyor, ama siz Başkomutan olarak emir verdiğiniz an olay biter" dediğine işaret etti.  Orgeneral Başbuğ, harekâtın her şey hesap edilerek 26 Ağustos'ta başladığını ifade ederek, güneydeki cephenin yarılamadığını, olayı gören Atatürk'ün "Yunanlılar burada çok iyi savaşıyorlar, dağılacaklar" dediğini kaydetti.

 

Bu harekâtın 5 gün sürdüğüne, Yunan ordusunun 200–220 bin askerden oluştuğuna ve Yunanlıların bazı kitaplara göre 100 bin asker kaybettiğine işaret eden Orgeneral Başbuğ, "Böyle bir muharebe (Büyük Taarruz) yok. Dünya tarihine bakın, yüzde 65'i bir ordunun, 5 günde imha oluyor. Korkunç bir olay" dedi.  Sakarya Zaferi öncesinde halkın elindekinin yüzde 40'ını verdiğini ve 5 günde 200 bin kişilik bir ordunun yüzde 65'inin imha edildiğini anımsatan Orgeneral Başbuğ, "Bizim şehidimiz kaç? 2 bin 700 civarında. Müthiş bir olay" diye konuştu.  

 

Orgeneral Başbuğ, Atatürk'ün bu durumda risk aldığını belirtti.  

 

Gazetecilere, olayların tersini düşünerek nasıl bir sonuç doğurabileceğini düşünen felsefecinin kim olduğunu soran Orgeneral Başbuğ, sorunun cevabını da kendisi Alman düşünür Max Weber olarak verdi. Orgeneral Başbuğ, olaya o açıdan bakılsa da bir anlamı olmayacağını, neticede sonucun önemli olduğunu ve zaferin kazanıldığını ifade etti.  Orgeneral Başbuğ, ne tür kitaplar okuduğunun sorulması üzerine, Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler" kitabında olayın daha renkli yönlerinin anlatıldığını, Genelkurmay Başkanlığı yayınlarında da benzer kitaplar bulunduğunu anlattı.

 

Afyonlu olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, Afyonkarahisar'ın kurtuluş yıl dönümü olan 27 Ağustos'ta gelecek yıl burayı ziyaret etmek istediğini kaydetti. Orgeneral Başbuğ, 27 Ağustos İlkokulunda okuduğunu, öğrencilerin kendisini davet ettiklerini vurguladı.  Bir gazetecinin, "Bu tarih bilincinin kazandırılması için ne yapılmalı?" sorusunu yanıtlarken, Orgeneral Başbuğ, "Bunu Milli Eğitim Bakanı’na bırakmamız lazım" dedi.  

 

Bu arada, Orgeneral Başbuğ, gazetecilerin ısrarlı soruları karşısında, "Biz 30 Ağustos'u konuşuyoruz. 30 Ağustos'un siyasi boyutlarını, mali boyutlarını konuşuyoruz" diyerek, güncel konulara girmedi. Büyük Taarruz sürecini anlatan Orgeneral Başbuğ, "Biz bu günlere nasıl geldik, bunu bilmek lazım. Ümitsizliğe gerek yok" şeklinde konuştu.