15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki ilk duruşma, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısında oluşturulan mahkeme salonunda başladı. Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere Tarabya'daki Huber Köşkü'ne gitmeleri yönündeki talimata uymayan 25'i tutuklu 29 sanık polis, hakim karşısına çıktı. Duruşma öncesi bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındı.
15 Temmuz'da özel harekâtçıları Huber Köşkü'ne götürmeyen polis pilotlar şube müdürünü suçladı
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 29 polis hakkında açılan davanın ilk duruşmasında sanıkların savunmasına geçildi. Duruşmada Huber Köşkü'ne gönderilen özel harekat polislerini helikopterle götürmek istemedikleri iddia edilen 2. pilot Tolga Gültekin ile 1. pilot Ender Küçüka savunma yaptı. Gültekin savunmasında "İstirahatteki personelin şubeye çağrıldığı söylendi. Ne olduğunu şube müdürü Mehmet Tok'un odasına giderek sorduk. Yüzü kıpkırmızıydı, perişan haldeydi. Biz sorunca 'asker darbe yaptı' dedi. Şube müdürü, Cumhurbaşkanı Tayyip Edoğan'ı koruması için Özel Harekat polislerinin Huber Köşkü'ne uçurulmasını söyledi" diye konuştu. Ardından Küçüka savunmasında bir özel harekat polisinin gelip "Bizi Huber Köşkü'ne götürün" dediğini aktardı. Küçüka, "Elinde silahlı, tuhaf hareketleri olan birileri gelip Cumhurbaşkanı'nın, ailesinin olduğu yere kendilerini götürmemizi istiyor. Ben 1'inci pilotum, tüm sorumluluk üzerimde. Şube müdürü Mehmet Tok'un yazılı emri olursa götürebileceğimizi söyledik. O da kontrolünü kaybetmiş vaziyetteydi. Zamanında hasbelkader rütbe aldığı için şube müdürü olmuş birisi. O hiçbir şey yapmayınca görevi ben devraldım ve direk daire başkanı Uygar Elmastaş'ı aradım, durumu ilettim. Elmastaş bana kendisini arayacağını söyleyip telefonu kapattı" ifadesini kullandı.
Silivri'de başlayan darbe davasında ilk savunmalar
"Yerinde kullanılan tek bir kurşun ülkenin kaderini çizdi"
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı iddianamede şu ifadelerin yer aldığı bildiriliyor:
"Doğru zamanda, doğru yerde bulunan tek bir kişinin, yerinde söylenen cesur bir sözün ve yerinde kullanılan tek bir kurşunun ülkenin kaderini çizdiği, kadınların kucaklarında çocuklarıyla kendilerini, tanklara, bombalara siper ettiği, erkeklerin kendini tankların önüne attığı, terör örgütüne kahramanlık ve direniş dersi verdiği bir ortamda, Emniyet Teşkilatına mensup bir kısım personel, çeşitli bahanelerle görev yerine gelmeyerek terör örgütüne direnmemiş, direnen vatandaş ve kolluk görevlilerinin şevk ve cesaretini kırmak için eylemlerde bulunmuşlardır."
4 günlük takvim
Duruşmaya, biri başka suçtan olmak üzere 25'i tutuklu 29 sanık ile avukatları ve 15 Temmuz Derneği avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı Fikret Demir, ilk iki gün sanıkların savunmalarını alacağını, üçüncü gün tanıkların dinlenileceğini, dördüncü gün ise taleplerin alınacağını söyledi. Duruşmaya saat 13.00'te 1 saat öğle arası verileceğini belirten Demir, duruşmanın sesli ve görüntülü kayıt altına alınacağını ve 110 dakikada bir CD kaydı dolduğu için kısa süreli aralar verileceğini ifade etti. Duruşma, sanıkların kimlik tespitiyle devam ediyor.
Canlı yayın araçları kuruldu
Davaları yakından takip edeceklerini dile getiren Bekar, şehit aileleri ve gaziler için müdahillik talebinde bulunacaklarını kaydetti. Yerleşkedeki büfelerin bulunduğu alanda döviz açmak isteyen bazı 15 Temmuz Derneği üyelerini jandarma ekipleri, bu alanda herhangi bir gösteriye izin verilmeyeceğini belirterek, ikna etti. Dernek üyeleri de karara saygı duyduklarını ifade ederek, dövizleri kaldırdı. Bu arada darbe girişimine ilişkin İstanbul'da yapılacak ilk duruşmaya basın mensupları yoğun ilgi gösterirken, duruşma salonu önüne çok sayıda canlı yayın aracı kuruldu.
"Talimata karşı gelindi"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, çeşitli rütbelerde ve birimlerde görevli 29 sanı polis yer alırken, 15 Temmuz darbe girişimi anlatılıyor. Darbe teşebbüsünü durdurmak için başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması" şeklindeki çağrı yaptığı belirtilen iddianamede, bu çağrılara ve tüm ilgili amirlerin talimatlarına rağmen, "sanık polislerin ya göreve gelmedikleri ya da darbe girişimine direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları" ifade ediliyor.
"Sanıkların, vatandaşların darbeci askerlere müdahale etmek için yardım isteklerine karşılık vermedikleri gibi, polis memurlarına içeride kalıp direnmeden teslim olmaları konusunda uyarıda bulundukları" ifade edilen iddianamede, "sanıkların bu şekilde terör örgütü lehine bozgunculuk yaptıkları" belirtiliyor. İddianamede, darbe girişimi gecesi Özel Harekat Müdürü'nün, saat 22.30 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı korumak üzere Huber Köşkü'ne Özel Harekat timinin sevk edilmesini istediği kaydedilerek, Havacılık Şube Müdürü Mehmet Kurt'un, sanık polis Ender Küçükağ ile pilot Mehmet Barış Aktaş'ı helikopterle Özel Harekat timini Huber Köşkü'ne götürmek üzere görevlendirdiği ancak sanıkların "Özel Harekatçıları oraya götürürsek bu darbeciler bizi asar" diyerek talimata karşı çıktığı anlatılıyor.
İddianamede, sanıkların talimata uymamaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere çıkan ekiplerin, helikopter yerine neredeyse tamamı kapalı olan karayoluyla Huber Köşkü'ne gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor.
Polislerin mesajları
İddianamede, sanık polis Muhammet Işık'ın evinde yapılan aramalarda, kullandığı cep telefonunda "Eagle" isimli haberleşme programı bulunduğu ve burada "ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak" altında da 15 Temmuz 2016 gününe ait takvim yaprağının kayıtlı olduğu belirtiliyor. Yine sanık polis memurlarından İshak Erol, WhatsApp grubundan asker fotoğrafı paylaşarak "Bunların anlamını biliyor musunuz, yarın kamuflajları hazırlayın, yarın asker oluyoruz." şeklinde mesaj attığı kaydedilen iddianamede, sanık Eyüp Şahin'in telefonunda 'FETÖ' yöneticileri tarafından gönderildiği belirtilen şu mesaj yer alıyor:
"Herkes arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olunmasını temin etsin. Direnmesinler, direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Özellikle Özel Harekat ve Çeviktekiler askere teslimiyet gösterin. Emniyetten gelen emirleri de yerine getirmeyin. Ankara'da kim varsa silahını alıp direnen herkesi indirsin.”
İddianamede, darbe girişimi başarısız olunca darbeye destek veren polislere gönderilen mesajın ise bir başka sanık Ersan Gönül'ün telefonundan ele geçirildiği belirtiliyor. İddianamede, yer verilen “16 Temmuz 2016 günü 05.20'de 'bölge imamları' kaydıyla gönderilen mesajda, 'Çok acil duyuru? Durum kötü. Tüm hizmet mensupları darbeyi şiddetle kınayan açıklama yapsın. Meydanlara inip kendisini kamufle etsin, resim çekilip sosyal medyada paylaşılsın, seçilmiş irade falan desinler ama asla hoca efendinin adı geçmesin.'" ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor. Söz konusu mesajda, hükümete ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı asla olumsuz bir paylaşım yapılmaması uyarısında da bulunulduğu kaydediliyor.
İddianamede, bir kısmı "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen 21 sanık polisin, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” ile “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçlarından üçer kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede, diğer 8 polis hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.