RTÜK üyesi İlhan Taşcı, “RTÜK Başkanı şu an soyadının hakkını veriyor. Kimi yayıncılara karşı minik serçe oluyor kimi yayıncılara karşı şahin kesiliyor.” dedi.
Taşçı, "Dört yıldır en çok şikâyet edilen kanalla ilgili, dört yılda benim okuduğum dosya sayısı bir." diye konuştu.
RTÜK Üyesi Taşçı Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın sorularını yanıtladı.
-Son bir haftada ülke gündemindeki iki olayda da baş aktör RTÜK oldu. Ebubekir Şahin, FOX Ana Haber Sunucusu Selçuk Tepeli’nin bültendeki sözleri ve gazeteci Sedef Kabaş’ın TELE 1’deki ifadelerinin ardından Kurul'u olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıdan ağır cezalar çıktı. Bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
RTÜK’ün olağanüstü toplantı yapmasını gerektirecek bir durum yok çünkü kurulun rutin görevi bu. Gündelik izlemesini ve raporlamasını yapan bir kurum olduğunu ve haftada bir toplanarak bunları değerlendirdiğini dikkate alırsak, olağanüstü toplantıya çağrılması RTÜK’ün rutin dışına çıkmasından kaynaklanıyor. RTÜK yönetimini bu rutinin dışına çıkartan, RTÜK yönetiminin üzerindeki bir başka irade. Yani siyasi irade. Bu yayınlarla ilgili olarak da RTÜK resen harekete geçebilir, hepsini rapora bağlayabilirdi. Ama akşam vakti atılan tweetlerle birlikte hem siyasi iktidar cephesinden hem saray çevresinden açıklamalar geldi. Bütün bu açıklamalardan sonra RTÜK Başkanı’nın vazife çıkarmaması beklenemezdi.
-RTÜK Başkanı Şahin’in Tepeli’ye ilişkin paylaşımı İhsas-ı Rey olarak yorumlandı.
Bence dememeli ama RTÜK Başkanı, “Şu tarihli şu programla ilgili inceleme başlatılmıştır” diyebilir. Bu kamuoyuna bir bilgi vermektir. Ama siz tutup da Selçuk Tepeli’ye ilişkin, “Adeta muhalefet partisi lideri gibi” dediğiniz an tarafınızı belli etmiş, o dosya görüşülürken oyunuzun ceza yönünde olacağını kamuoyuna deklere etmiş olursunuz. Bunun hukukta karşılığı İhsas-ı Rey’dir.
Tepeli’nin sözlerine ilişkin dosya geldiğinde Sayın RTÜK Başkanı’na ihsas-ı reyde bulunduğu gerekçesiyle toplantının o bölümüne katılmaması için Kurul'a bunu oylatmasını istedim. Fakat Başkan orada keyfi bir tutum sergileyerek, “Ben ihsas-ı reyde bulunduğumu düşünmüyorum. Dolayısıyla oylama yaptırmıyorum” diyerek görüşmeyi sürdürdü. O dosya özelinde de yaptırım yönünde oyunu kullandı.
-Ebubekir Şahin son üç yıldır RTÜK Başkanlığı görevinde. RTÜK önceki dönem başkanlarının yaptırımlarıyla Şahin dönemindeki yaptırımlar arasında bir kıyas yaptınız mı? Şahin dönemi farklı mı?
Çok farklı. Bir kere RTÜK Başkanı şu an sonuna kadar soyadının hakkını veriyor. Yayıncılara karşı tam bir şahin. Ama her yayıncıya karşı değil. Kimi yayıncılara karşı minik serçe oluyor kimi yayıncılara karşı şahin kesiliyor. Hiç evirmeye çevirmeye gerek yok, 27 yıllık RTÜK her dönem siyasi iklimin etkisinde kalmıştır. Bunun nedeni de üye yapısından kaynaklıdır. Bu üyeler parlamentoda siyasilerin seçimiyle Kurul'a geliyorlar. Her ne kadar yasal olarak tarafsız da olsalar yapı siyasetin içinden geliyor. Bu yapıda “siyasetten etkilenmesin” beklentisi gerçekçi değil. Ama Ebubekir Şahin döneminde bir fark var. Daha önce de AK Parti kontenjanından seçilmiş bir başkan vardı. En azından bir karma yapılırdı. İktidarı övenlerden belki bir dosya gelirdi, iktidarı yerenlerden 11 dosya gelirdi. Ama gelirdi. Göstermelik de olsa bir iki ceza gelirdi. Ama Ebubekir Şahin dönemine bakıyorsunuz, en ağır ihlallerde bile bir tane dosya gelmiyor.
İsmini özellikle söylemeyeceğim. Ben dört yıldır görevliyim. Dört yıldır en çok şikâyet edilen kanalla ilgili, dört yılda benim okuduğum dosya sayısı bir. Onu da RTÜK Başkanı istediği için değil mahkeme emrettiği için getirdi. Burada Ebubekir Şahin’in başkanlık yönetimi, siyasi angaje olmuşluk tablosunu gösteriyor bize. Tamamen siyasi iktidarın pusulasıyla hareket eden bir anlayışı var. Ebubekir Şahin üç yıllık döneminde iktidarı öven kanalların RTÜK’teki temsilcisi, hamisi, koruyucusu gibi bir tutum almıştır. Canla başla hiç kimse iktidarı yermesin istiyor. Kanallar sabah akşam iktidarı övsünler, Saray'a methiyeler düzsün istiyor. Mutlu olacağı anlayış bu.