Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İspatlasınlar, istafa ederim" demesiyle gündem olan anayasa değişikliği teklifinde cumhurbaşkanının fesih yetkisinin olup olmadığına dair tartışmaya CHP İstanbul Milletvekili, eski başsavcı İlhan Cihaner de katıldı. "Eyyyy akademi! Eyyyy bilim adamları! Eyyy halen kürsülerinde duran Anayasa hukukçuları! Bir şeyler söylesenize! Fesih yetkisi var mı, yok mu?" diye seslenen Cihaner, "Mevcut Anayasa’da ve getirilmek istenilen değişiklikte 'seçimlerin yenilenmesi' olarak tanımlanan 'fesih yetkisi' cumhurbaşkanına verilmiştir. Mevcut sistemde hükümet kurulaması şartına bağlanmışken getirilmek istenen sistemde hiçbir şarta bağlı olmadan Cumhurbaşkanı tek başına alabilir. Halkın iradesi ile seçilmiş ve tüm milleti temsil eden TBMM’nin tek bir adamın iradesi ile feshedilmesine hayır!" diye yazdı.
İlhan Cihaner'in BirGün gazetesinin bugünkü (29 Mart 2017) nüshasında yayımlanan 'Referandum gerçekleri - 3: Fesih yetkisi var mı, yok mu?' başlıklı yazısı şöyle:
Anayasa değişikliği ve referandum tartışmalarının son bir kaç gün içerisinde yoğunlaştığı nokta; getirilmek istenilen sistemde "Cumhurbaşkanının TBMM’yi fesih yetkisi var mı, yok mu?"
Eyyyy akademi! Eyyyy bilim adamları! Eyyy halen kürsülerinde duran Anayasa hukukçuları!
Bir şeyler söylesenize! Fesih yetkisi var mı, yok mu?
Bu tartışmanın yapılmasındaki garabeti umarım, başta “Evet” demek niyetinde olan herkes fark eder. Tarihimizin en önemli referandumu olduğu konusunda herkes hemfikir ama neyi oylayacağımız üzerinde bile anlaşamıyoruz.
Topu topu 18 maddelik bir değişiklik olduğu iddia edilen bir metin var elimizde ve Fesih yetkisinin olup olmadığı üzerine kıyamet kopuyor! O kadar ki Cumhurbaşkanı "Fesih yetkisini gösterin istifa edeyim" diyecek kadar meydan okudu.
Anayasa değişikliğinde Fesih yetkisinin olmadığını savunanlar tam bir mugalata örneği ile metinde “fesih/fesh” sözcüğünün olmadığı üzerinden bu iddialarını meydan meydan anlatıyorlar. Öteden beri yalan ve saptırma üzerine kurulu bu tarzı oy verecek olanların vicdan ve akıllarına havale ederek "fesih" tartışmalarına bakalım.
Her şeyden önce bir metinde herhangi bir kurumun / kavramın / mekanizmanın olup olmaması, ilişkili "sözcüğün olup olmamasına" indirgenemez. Örnek verecek olursak anayasamızda hiç bir zaman "idam" sözcüğü olmamıştır. Onun yerine "ölüm cezası" kullanılmıştır. Ama hepimiz biliyoruz ki AKP iktidarı zamanında (2004 yılında) 5170 sayılı yasa ile "idam" hukukumuzdan çıkarılmıştır. 38. Madde’ye "ölüm cezası verilemez" hükmü konulmuştur. Şimdi birisi kalkıp; "Kaldırılan ‘ölüm’ cezasıdır. ‘İdam’ cezasının getirilmesi Anayasa’ya aykırı olmaz” derse, hatta “Ben solunum sistemi duruncaya kadar asma cezası verceğim. Bu idam cezası değildir!” diye konuşursa sanırım akıl hastanesine kapatılır!
En iyisi anlamaları için bir meydan da ben okuyayım: Bana Anayasa’da idamı yasaklayan hükmü göstersinler istifa edeyim!!!!
“Cumhurbaşkanının TBMM’yi fesih yetkisi yok” diyenlerin mantığı da yaklaşık bu!
Cumhurbaşkanının TBMM’yi fesih yetkisi olup olmadığına dair tartışmalara gelecek olursak;
öncelikle mevcut Anayasa’nın 116. Maddesi’ne bakalım:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi
MADDE 116. Bakanlar Kurulu’nun, 110’uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99’uncu veya 111’inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırk beş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırk beş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırk beş gün içinde Bakanlar Kurulu’nun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Yenilenme kararı Resmî Gazetede yayımlanır ve seçime gidilir.”
Bu maddedeki “seçimlerin yenilenmesi” tüm anayasa tartışmalarında ‘fesih’le eş anlamlı olarak kullanıldı. Hatta karşılıklı fesih geliyor denilerek övüldü. “Giyotin sistemi” denildi. Birkaç örnek:
Yer: Anayasa Komisyonu, Konuşan: Mehmet Parsak (MHP Anayasa Komisyonu Üyesi): “… “116’ncı madde çerçevesinde niye fesih yetkisi veriyorsunuz?” dedi… Şimdi, ben burada şunu ifade edeyim: 116’ncı maddede Cumhurbaşkanına tanınan bir fesih yetkisi var ve sizin ifade ettiğiniz cümleyle sınırlı değil. Belirli durumlarda sadece ve sadece Cumhurbaşkanına tanınan bir fesih yetkisi var ve biz bunun uygulamasını çok yakın bir zamanda yaşadık, öyle sadece Anayasa’da yazıveren bir kural değil. 7 Haziran’dan sonra o şartlar tahakkuk etti ve biz o madde hükmü çerçevesinde Cumhurbaşkanının seçimleri yenilemesi kararı, iradesi üzerine Meclis feshedilmiş oldu ve seçimlere gittik.
Yer: TBMM Genel Kurulu, Konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: “Şimdi bir şey söyleniyor: Efendim, Meclis’i feshedecek Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının bugünkü Anayasa’mızın ilgili maddesine göre Meclis’i belli şartlar oluştuğunda Fesih yetkisi var mı?VAR.
Nitekim, 7 Haziran seçimlerinden sonra Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verdi mi? Verdi.”
Yer: Anayasa Komisyonu, Konuşan Ahmet İyimaya:“…Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanı Parlamento’yu Feshediyor ama kendisine bir etkisi yok.”
Böyle birçok örnek verilebilir. Görüldüğü üzere değişikliğin ve evet koalisyonunun en önemli isimlerinden ikisi mevcut Anayasa’daki “Seçimlerin Yenilenmesini” ve ‘Fesih’i eş anlamlı ve aynı kavrama/kuruma/mekanizmaya işaret etmek için kullanmışlar. Üstelik de mevcut fesih yetkisini tek taraflı yani sadece Cumhurbaşkanınca kullanılan bir yetki olarak değerlendirip, değişiklikle TBMM’ye de bu yetkinin verilmesini ileri bir adım olarak nitelendiriyorlar.
Amaaaa mevcut Anayasa da fesih yetkisinin Cumhurbaşkanınca ancak belli şartlarda (Hükümet kurulamaması halinde) kullanılabildiğini, getirilmek istenen sistemde ise bu yetki için hiç bir şart öngörülmediğini gözlerden itina ile kaçırıyorlar. Tabi CB’nin tek başına kullanabildiği bu fesih yetkisinin TBMM tarafından en az 361 milletvekili tarafından kullanılabileceği üzerinde de durmuyorlar.
CB’nin bu yetkiyi rastgele kullanmayacağının tek güvencesi ise CB’nin rasyonel davranması ve kendi görevinin de sonlanacak olması. Bizim tarihimiz ve insanlık tarihi bu savunmayı yeterince tekzip ediyor. Kaldı ki somut kişiler üzerinden tartışma yapılamaz ve tekraren “en kötü senaryo” göz önünde bulundurulmalıdır.
Anayasa Hukuku literatüründe de (özellikle Türkiye’de Anayasa tartışmaları başladığı andan itibaren) “fesih” ve “seçimlerin yenilenmesi” aynı anlamda kullanılır.
Fesih kavramının “parlamentonun dağıtılması, kapatılması ve görevinin sona erdirilmesi” anlamında dar kullanımı zaten nerede ise imkansızdır ve “sultanın iradesi” ya da bir "darbe" sonrası olabilecek bir olgudur. Demokratik/Anayasal sistemlerin tamamında eğer “fesih” yetkisi tanınmışsa "seçimlerin yenilenmesi" sonucunu doğurur ve mevcut parlamento yenisi seçilene kadar görevine devam eder. CB Parlamentoya “Feshettim hadi evinize gidin!” demez. Ayrıca herhangi bir sistemde Cumhurbaşkanının ve Meclis’in ikisinin görevi aynı anda sona eriyorsa ikisinin de görevi yeni seçimlere kadar devam eder.
Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanının Meclis’i tek başına hiç bir şart ve koşula bağlı olmaksızın feshedebilmesi seçmen nezdinde kabul görmediği için bir aşamadan sonra anayasal kavram olarak fesih yerine “seçimlerin yenilenmesi” kavramı kullanılmak isteniyor. Oysa ikisinin de sonuçları aynıdır.
Özetle;
Mevcut Anayasa’da ve getirilmek istenilen değişiklikte “seçimlerin yenilenmesi” olarak tanımlanan “fesih yetkisi” Cumhurbaşkanına verilmiştir. Mevcut sistemde hükümet kurulaması şartına bağlanmışken getirilmek istenen sistemde hiçbir şarta bağlı olmadan Cumhurbaşkanı tek başına alabilir.
Halkın iradesi ile seçilmiş ve tüm milleti temsil eden TBMM’nin tek bir adamın iradesi ile FESHEDİLMESİNE HAYIR!