Politika

İlhan Cihaner'den Kılıçdaroğlu ile Özel ve İmamoğlu yorumu: O iki yapıdan biri kazanırsa parti takoz gibi ikiye ayrılır

26 Ekim 2023 21:04

CHP’de yaklaşan kurultayda genel başkan adaylığını açıklayan isimlerden İlhan Cihaner, partide “Kemal Kılıçdaroğlucular” ve “Özgür Özelciler ya da Ekrem İmamoğlucular” oluştuğunu, kişiler üzerinden siyaset yapmanın partiyi çürüttüğünü söyledi. Cihaner, “Bu kamplaşma giderek siyasetsizleşmeyi derinleştiriyor, bu siyasetsizlik partiyi çürütüyor. Kamplaşma ve düşmanlaşma olarak gelişiyor. O iki yapıdan biri kazanırsa parti takoz gibi ikiye ayrılır” dedi.

CHP liderliğine sadece Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’in yarışmadığını, kamuoyunun bu isimleri öne çıkarmasına rağmen Örsan Öymen, Muhammed Aybars Akdoğan gibi kendisinin de adaylığını ilan ettiğini belirten Cihaner, gazeteci Semra Topçu’nun YouTube kanalında soruları yanıtladı. Cihaner, Gelecek İçin Biz Hareketi’nin partiyi bir arada tutacak harç olduğunu belirtti.

Cihaner, şunları söyledi:

"Bir Genel merkez var kümelenmiş örgüt üyeleri belediye başkanları var, İstanbul’da Bir de Sayın İmamoğlu ve Özgür Beyin etrafında toplanan değişimciler dediğimiz grup var. Bu kamplaşma giderek siyasetsizleşmeyi derinleştiriyor, bu siyasetsizlik partiyi çürütüyor. Kamplaşma ve düşmanlaşma olarak gelişiyor. Özgürcüler var, Kılıçdaroğlucular var, İmamoğlucular var işte bizim eleştirdiğimiz bu. Bundan çıkmamız lazım. Onun için değişime dair politik bir tartışmayı başlatmamız lazım.

-Kim kazanacak, delegenin havasını nasıl gözlemliyorsunuz?

Adaylık iddiasındayım objektif olamam ama daha ortaya net bir şey çıkmadı. O iki yapıdan biri kazanırsa parti açısından kazanç olmayacak, parti takoz gibi ikiye ayrılacak. Belki birileri kişisel kazanç sağlayacak o belediye bu belediye açısından ama parti kaybedecektir, orta vadede de Türkiye kaybedecektir. Biz savunduğumuz siyaseti aynı zamanda partiyi bir arada tutacak bir harç olarak görüyoruz ve onun için de önemsiyoruz. Kazanmak için de elimizden ne geliyorsa yapacağız.

-Kılıçdaroğlu’nun Netenyahu’ya koltuk göndermesini nasıl yorumluyorsunuz?

Netanyahu ile ilgili olarak Sayın Genel Başkan’ın tespiti o koltuk tartışmalarından daha ziyade bizim tam da partiye getirdiğimiz temel eleştirinin somutlaşmış hali. Yani 100-150 yıllık Filistin meselesini getirip Netanyahu’nun koltuk düşkünlüğü üzerinden analiz etmek çok çok eksik hatta bu devlet politikalarına dönüşürse çok büyük sorunlara işaret eden bir yaklaşım. Filistin meselesi Netanyahu ile başlamadı.

Eksik olan şu, bizim bütünlüklü, etraflıca düşünülmüş, üzerinde anlaşılmış dış politikaya da ihtiyacımız var. Sizin derli toplu bir dış politikanız olur, hemen çıkar sözcünüz ya da dış politikadan sorumlu gölge bakanınız çıkar bunu açıklar. Ne şiddeti olumlayan ne de Filistin sorununu bugüne getiren Siyonist politikaları olumlayan derli toplu bir açıklamanız olur. Soğukkanlı olur, sorunu tarihsel bağlamına oturtur. Partiyle bağını buradan kuruyorum ben. Ama o koltuk tutkusu üzerinden yapılan yorumları da siyasi espri olarak alıyorum. Artık onu yeterince sosyal medyada köpürtmüştür gençler.

-Talihsizlik mi?

Tabii böyle bir açıklamanın arkasından bu tarz yorumlar geleceğini öngörememek aynı zaman bir siyasi iletişim sorunu olduğuna da işaret ediyor. Ama ben İsrail devletinin politikasının Netenyahu’nun koltuğu üzerinden okunmasını daha büyük bir mesele olarak görüyorum.”

-CHP soldan korkuyor mu?

Bugüne kadar laikliği, hatta Atatürk’ü, sol değerleri, sol figürleri ağzına almayıp, o politikaları yanlış olarak kodlayan yapı, söylemsel düzeyde de olsa o politikaları hatırlamaya başladı. Demek ki 2015’ten beri dillendirmeye çalıştığımız şey en azından parti elitleri nezdinde karşılık bulmuş. Parti elitlerinin bunu hatırlaması da benimsemelerinden değil, tabanın o değerler üzerinde siyasal beklentiye girmiş olması nedeniyle… Öyle bir üstünlüğümüz olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu kavramlar son 10-15 yıl içinde partinin dilinde sürgün edilmiş kavramlardı.

CHP’nin soldan korktuğu pratik olarak anlaşılır bir şey. Çünkü yıllardır sağ siyaset, bizim şimdi ikiye ayrılan yapı tarafından seçmenimizin-tabanımızın zihnine adeta enjekte edildi. Nasıl korkmasın ki… Şöyle bir tespitten yola çıktılar; Türkiye toplumunun yüzde 70’i sağcıdır, muhafazakardır, oraya erişmek için bizim de öyle olmamız lazım, sayımız az. Ya da Kürt meselesi ile ilgili farklı bir tutum bellersek, bize PKK’lı derler… Ya da laiklikle ilgili olarak küçücük bir savunma hattı oluşturmaya, söylem oluşturmaya kalkarsanız aman öyle demeyelim bize dinsiz derler…gibi şeyler denilerek sol bir çeşit marjinal tehlikeli, ütopik, realize edilmesi mümkün olmayan bir düşünce haline getirildi. Ve giderek romantik bir düşünce haline getirildi sol. Oysa sol tam tersi reeldir, reel politiği vardır, olmalıdır.

-100. yıl kutlamaları tartışılırken, sağcılaşan sadece CHP değil, Türkiye de değil mi?

Karşı hegemonya oluşturmazsanız siyasi yelpazenin sağa kaydığı, siyaset yapacağınız alanların kriminalleştirildiği, tehlikeli mayınlı araziler haline geldiğini görürsünüz. Bizim partinin borçlu olduğu şey o alanları yeniden kazanmaktır. Doğrudur 100 yıl en görkemli şekilde kutlanmalıdır. Ama cumhuriyetten geriye kalan, laiklikten geriye kalan o kadar az şey varken, üstelik karşı devrim sürecinin en pervasız yürüdüğü bir dönemde küçücük bir direnç ve kazanım için risk almamışsanız işte şu bahane edilir, kutlamalar anmaya dönüşür, ufak tefek etkinlikler olur, bu tablo ortaya çıkar.

-İktidar Cumhuriyet Bayramından bir gün önce Gazze mitingi yapıyor…

Yıllardır bizim sokağa çıkmamız istenmiyor. CHP de yasakladı. Bu alanı boşaltıp iktidarın görmek istediği gibi kriminal bir alan haline döndürürseniz her hafta sonu Cumartesi Anneleri gözaltına alınır. Çünkü sokaktaki siyasetin kriminalize edilmesine siz ses çıkarmadınız tam tersi onu yeniden ürettiniz.
Adeta şaka yapar gibi iktidar miting yapıyor. Oysa iktidar miting yapmaz, mitingin amacı karar mekanizmasına etki etmektir. Karar mekanizması orada. Bundan partiyi yöneten herkesin utanması lazım.

100. yıl kutlamalarına gelince, zaten esas olan yurttaşların kutlamasıdır, her nerde olursa olsun küçücük bir alana sahip çıkma bile daha faydalı olacak. Neyi kaybettiğimizin muhasebesi çok önemli.

Semra Topçu’nun İlhan Cihaner söyleşisinin tamamını izlemek için buradan devam edebilirsiniz.