Yapıtları dünyada 34 dile çevrilen, Türkiye’nin önde gelen edebiyatçılarından Ahmet Ümit, "Gezi Parkı eylemlerinin başlangıcı olduğu mücadele sürecinin 14 Mayıs'ta zafer umudunu yaygınlaştırdığını" söylerken, "15 Mayıs sabahına dair hayalim, büyük bir yükten kurtulmuş olmak" dedi.
Son günlerde "Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri" isimli kitabının sansürlenmesiyle gündeme gelen Ahmet Ümit, "Sansürle, baskıyla, işkenceyle, yasaklamayla sanatsal kültürü ortadan kaldırmak bugüne kadar ülkemizde de dünyada da mümkün olmadı, bundan sonra da olmayacak" yorumunu yaptı.
BirGün'den Emrah Kolukısa'ya konuşan Ümit, "AKP’nin toplumda yarattığı tahribat" konusunda, "AKP’nin ülkeye verdiği en büyük zarar bence değersizleştirmeyi maalesef hakim kılmasıdır. Bunu biz kendi aralarında liyakatsızlaştırma olarak da görebiliriz. Bayağılığın zerafete üstün gelmesidir, cehaletin bilgiye üstün gelmesidir, kaba gücün hakka üstün gelmesidir… Zaten bu nedenle bu 20 yıllık sürecin sonu büyük bir yıkıma dönüştü ve devlet hayatın hiçbir alanında üzerine düşeni yapamaz hale geldi" ifadesini kullandı.
AKP iktidarının kırılma noktasının Gezi eylemleri olduğunu söyleyen Ümit, "Gezi ile beraber AKP’nin yüzündeki maskenin düştüğünü" belirterek, "Ve orada AKP’nin despot yüzüyle karşılaştık, bu despotik yüzü onaylamayanların tasfiye edildiğini gördük. Bugün artık 14 Mayıs’ta bir zafer umudu yaygınlık kazanmışsa, 14 Mayıs’ta iktidarın değişeceği umudu geniş kitleler tarafından benimseniyorsa bu Gezi’den bu yana sürdürülen mücadelenin bir sonucudur" diye konuştu.
"Adalet, özgürlük en önemli başlıklardan biri olacak"
Ümit, "AKP’nin yaraladığı en önemli duygulardan birinin de adalet olduğunu" belirterek, şöyle devam etti:
"Adaletin sağlanması en önemli başlıklardan biri olacak. Özgürlüğün sağlanması yine aynı şekilde… Yoksulluğun ortadan kaldırılması, yolsuzluğun ortadan kaldırılması… Bu ana başlıkların olduğu bir restorasyon dönemi bizi bekliyor, bu seçimi kazanmaktan daha zor bir dönem olabilir."
"15 Mayıs sabahına dair hayalim..."
Ümit, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerin ardından nasıl bir sabaha uyanmak istediğini de şöyle anlattı:
"15 Mayıs sabahına dair hayalim büyük bir yükten kurtulmuş olmak… Göğsümüze, zihnimize, kalbimize, ruhumuza çökmüş büyük bir ağırlıktan kurtulmuş olmayı umuyorum. Bütün bu süreçten, yani tek parti, tek adam düşüncesinden, onların her şeyi belirlemeye çalışmasından, yaşam biçimimize karışmasından, kadınların eteğine ya da başörtüsüne, politik görüşlerimize, yediğimize, içtiğimize, nasıl davranacağımıza, ne okuyacağımıza karışmasından ve çok kötü bir dille sürekli azarlanmaktan kurtulmuş olacağımızı düşünüyorum. Bu ağırlıktan kurtulmak bence hepimizi rahatlatacak, hepimizi ferahlatacak, geleceğe dair daha büyük bir umut taşımamızı sağlayacak. Derin, çok derin bir oh çekeceğimizi düşünüyorum ama az önce söylediğim gibi, iş bitmeyecek, hatta çok zorlu bir süreç başlamış olacak… Ama bu zorlu süreci başarabilecek güçler Türkiye’de var, çok geniş bir demokrasi koalisyonu kuruldu. İktidarı deviren bu demokrasi koalisyonunun daha güzel bir Türkiye’yi, daha özgür, daha demokratik bir Türkiye’yi yaratacağına inanıyorum. Böyle bir umutla da uyanacağım 15 Mayıs sabahı."