T24 Çevre
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritasını değerlendiren iklim ve enerji alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasına yönelik bu adımı önemli bulurken, enerji dönüşümünün kapsayıcı bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğine yönelik ihtiyacı da yineledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 21 Ekim 2024 tarihinde yaptığı açıklama ile Türkiye’nin 2035’te yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgarın kurulu gücünün bugüne göre 4 kat artarak 120 GW’a ulaşacağını belirtmişti.
Süper izin süreçleri
Uzmanlar, yenilenebilir kapasitenin artırılması için yapılan izin süreçlerinin, ormanlar, tarım alanları ve zeytinlikler gibi doğal varlıkların tahribine yol açmaması gerektiğini vurguladı. İklim değişikliğinin türler, yaşam alanları ve geçim kaynakları üzerinde halihazırda büyük bir baskı kurmuş durumda olduğunu belirten sivil toplum kuruluşları, enerji dönüşümü için gerçekleşmesi beklenen yatırımların bu baskıyı artırmayacak şekilde olması gerektiğini ifade etti. Enerji dönüşümünün prensipleri olarak göz önünde bulundurulması gerekenleri şu şekilde sıraladılar;
- Biyolojik çeşitliliği koruması/gözetmesi, arazi kullanımının planlı ve bütüncül politikalarla yapılması.
- Gıda güvencesini sağlayabilmek için verimli tarımsal arazilere kurulmaması.
- Ekosistemleri koruması ve yöre insanının ekolojik ve sosyal haklarını gözetmesi.
Uzman Görüşleri
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç,
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından 2035 yenilenebilir enerji hedeflerini içeren açıklaması, özellikle güneş ve rüzgar alanında yükselen eğilimi göstermesi açısından oldukça çarpıcı. Yalnızca iki yıl önce yayımlanan Ulusal Enerji Planı 2035’e kadar rüzgar ve güneş kurulu kapasitesinin 82,5 GW’a ulaşacağını söylüyordu. Açıklamalar ise hedeflerin 2 yıl gibi kısa bir süre içinde yaklaşık yüzde 50 oranında arttırıldığını ve yeni hedefin 120 GW olduğunu gösteriyor. Bu durum elektrik arzının karbonsuzlaşmasına imkan sağlaması açısından oldukça önemli bir gelişme."
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye Koordinatörü Özlem Katısöz;
“2035 rüzgar ve güneş enerjisi kapasite hedefi Türkiye'nin iklim taahhütleri için kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan 120 GW güneş ve rüzgar enerjisi hedefi, Türkiye'nin elektrik sistemini karbonsuzlaştırmak adına atılmış önemli bir adım. 2021 yılında Kömürden Çıkış 2030 çalışması ile iklim STK’ları olarak benzer bir vizyonu biz de ortaya koymuştuk. 120 GW hedefinin gerçek anlamda iklime ve topluma fayda sağlaması, ancak kömürden çıkış ve nükleer enerjisiz bir senaryo ile mümkün olacaktır.
Bu kapasite hedefi, Türkiye’nin önümüzdeki yıl sunacağı 2035 iklim hedeflerinin mutlak emisyon azaltımını öngörmesi için gerekli koşulları oluşturuyor. Bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyulan tek şey, bu hedef doğrultusunda güçlü bir siyasi iradenin ortaya konması ve uygulamaya yönelik olarak yol haritasının katılımcı, bilimsel temellere dayalı olarak hazırlanmasıdır. Bu adımların atılması, Türkiye'nin Paris Anlaşması’na uygun bir şekilde 1.5°C hedefine katkıda bulunmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.”
"Aranan yanıtın adresi nükleer enerji olamaz"
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz;
“Eğer Türkiye dışa bağımlılığı azaltmak, iklim kriziyle mücadele etmek ve güvenilir bir kaynaktan elektrik üretmek istiyorsa, aradığı yanıtın adresi nükleer enerji olamaz. Nükleer enerji dışa bağımlı, radyoaktif atık üreten, kaza ve hedef alınma riskiyle ülkenin güvenliğini tehdit eden bir tercih. İklim krizini durdurma konusunda ise hem yavaş hem de yenilenebilir enerji kadar etkili değil. Yenilenebilir enerjiye göre 3-4 kat daha pahalı olması nedeniyle de cari açığı büyütmeye aday.
Türkiye, 2053 net sıfır hedefinde ciddiyse, önce seragazı emisyonlarını artıran kömürlü termik santralleri kapatacağı tarihi açıklamalı. Talebi yönetmeyi planlamalı ve daha sonra yenilenebilir enerji planları yapmalı. Hükümet, nükleer enerjiyi yenilenebilir enerjinin ardına saklayarak gerçek niyetini gizliyor."
"Sonraki adım başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan uzaklaşmak olmalı"
WWF-Türkiye Kıdemli İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu;
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının rüzgar ve güneş enerji kapasitesinin önümüzdeki 10 yılda 4 katına çıkmasını öngören bu yeni hedefi, ülkemizin enerji dönüşümü için son derece iddialı bir gelişme. Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefiyle uyumlu bir enerji sistemi için bir sonraki adım başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan uzaklaşmak olmalı.
Yenilenebilir enerji kurulu gücünde böylesi bir artış elektrik üretiminde kömürden çıkışın planlanmasını da mümkün kılabilir. 2021 yılı sonunda yayınladığımız “Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030” başlıklı raporumuzda ortaya konan öngörüler de bu senaryoyu ortaya koymakta. Öte yandan, adil ve doğa pozitif bir enerji geçişi için yer seçiminin kritik olduğunu ve doğadan taviz verilemeyeceği unutulmamalı. Bu noktada kısaltılacağı söylenen çevresel etki değerlendirme süreçleri önemli doğal alanların enerji projelerine açılmasına yol açmamalı.”
TIKLAYIN - Tarım Bakanlığı açıkladı: Hileli gıda sattığı tespit edilen yeni firmalar TIKLAYIN - Bakanlık yeni liste paylaştı: İşte "dana eti" diyerek "eşek eti" yediren firmalar |