Çevre

İklim değişikliği ve şehir planlama

Şehir planlamacıları eskiden önem verilmeyen iklim faktörlerini de hesaba katmak zorunda kalacaklar.

21 Mart 2010 02:00
T24 - Nüfusun yoğun olduğu yerler daha sıcak oluyor. Büyük şehirlerin hızı artan rüzgârlara da hazırlıklı olması gerekecek. Şehir planlamacıları eskiden önem verilmeyen iklim faktörlerini de hesaba katmak zorunda kalacaklar.

Kentler iyice ısınacak

Yaz mevsiminde sıcaklığın 25 derecenin üzerinde olduğu günler artacak. Alman Meteoroloji İdaresi’nin tahminlerine göre Frankfurt’ta yaz uzayacak ve yılın en sıcak mevsimine 26 gün daha eklenecek. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu beldelerle büyük kentler yakın çevrelerine göre çok daha sıcak olacak. Meteoroloji İdaresi’nin iklim ve çevre etütleri bölümünden Paul Becker, Almanya gibi ılıman bir ülkede bile kentli olmanın zorlaşacağını söylüyor. “Gün boyunca güneşin vurduğu kentlerde beton yığınları çabuk ısınıyor ve depoladığı ısıyı da uzun zaman muhafaza ediyor. Açık alanlarda böyle değil" diyen Becker sözlerini "Kentler aynı zamanda motorlu taşıtlar ve kaloriferler tarafından da ısıtılıyor" şeklinde sürdürüyor.

Klimalar aksi etki yapıyor!

Ayrıca büyük kentlerin doğal soğutma sistemi de kayboluyor. Toprağa düşen yağmur zamanla buharlaşabiliyor. Buharlaşma çevre ısısını düşürüp serinlik sağlıyor. Kentlere yağan yağmur ise kanalizasyondan akıp gidiyor. Paul Becker kentleri soğutmak için klima sistemlerini çalıştırmanın da tam aksi sonucu doğurduğu görüşünde. Becker, "Klima cihazı zarar verir ve kentlerin daha fazla ısınmasına yol açar. Çünkü bina içini soğutan bu cihazlar bina dışına ise ısı yayar” diyor.

Deutsche Welle'nin haberine göre Alman bilim adamı kentlerdeki ısınmanın katlanabilir seviyede tutulabilmesi için planlama aşamasında parklara, çimenlik alanlara ve temiz hava koridorlarına önem verilmesi gerektiğini belirtiyor.

“Temiz hava koridorları şehir dışından kent merkezlerine uzanan ve binalarla kesintiye uğratılmayan yeşil kuşaklardır" diyen bilim adamı, bu güzergâh üzerinde yolların da olması gerektiğini yoksa kent dışından esen rüzgârların egzoz gazlarını da doğrudan merkeze taşıyacağını vurguluyor.

Gizli tehlike: Fırtına

Frankfurt ve Köln gibi şehirlere temiz hava koridoru açmak son derece zor. Bu kentlerin yeni semtlerinde ise, kışla ya da tren garlarının planlı tadili sayesinde temiz hava akımı yaratmanın mümkün olduğunu belirten Hamburg Üniversitesi Meteorolojik Araştırma Enstitüsü uzmanı Michael Schatzmann büyük yerleşim merkezlerini bekleyen bir diğer tehlikenin de fırtınalar olduğunu söylüyor. Binaların perdelemesi sayesinde kentlerde açık alanlara göre daha az rüzgâr estiğini ancak şiddetli ve ani rüzgârların da yapılanmadan kaynaklandığını hatırlatıyor.

Schatzmann, “Binanın rüzgâra bakan cephesinde bir çeşit rüzgâr birikmesi olurken, arka cephesinde ise alçak basınç oluşur. Basınç farkı, çatı seviyesindeki normal esen rüzgârı yere çektiği için bina çevrelerinde sert esinti olur. Rüzgârın yönü binanın mimari özelliklerine göre sıkışıp belli bir yöne akacağından esinti ani fırtına şeklinde de kendini gösterebilir” diyor.

Şiddetli ve ani rüzgârların son yıllarda artıp artmadığına dair elde bilgi yok. Bunun için uzun dönemli istatistiklerin hazırlanıp her araştırma döneminde elde edilen ortalama değerlerin karşılaştırmasını yapmak gerekiyor.

Büyük kentleri ani rüzgârlardan korumak için planlama aşamasında bazı faktörlerin dikkate alınması gerektiğini belirten meteoroloji uzmanı televizyon kuleleri ya da gökdelenlerde olduğu gibi normal binaların da ‘hava tutma’ özelliği hesaplandığı takdirde fırtınaların verdiği zararın azaltılabileceğini vurguluyor.